Dünyada ortalama süresi 45 dakikalık diziler çekilirken; 60 dakikalık dizi çekiliyor diye bayram eden başka bir ülke daha yoktur herhalde! 46 Yok Olan'ın ilk iki bölümünü seyredince, meselenin süre olmadığını, sağlam hikaye ve kurgudan geçtiğini bir kez daha tecrübe etmiş olduk. Hikayeye giriş, karakterleri tanıma açısından daha zor olmasına rağmen, kurgu etkisiyle ilk bölüm akıcı idi. Birinci bölümde açığa çıkan gerçekler üzerine inşa edilen ikinci bölüm ise tam bir fiyaskoydu! 46 tür olarak melodram değil, romantik komedi değil; seyirciler arasında bir taraftan bezelye ayıklayıp diğer taraftan çocuğunun sorularına cevap veren Ayşe teyzeler yok! Gece yarısı yayına giren 46'nın seyirci kitlesi, yabancı dizileri takip eden, hikayenin bilimkurgu tarafıyla ilgilenenler ağırlıklı olarak.
İlk altı dakika Murat Günay'ın evden çıkışı, sonraki yirmi dakika ise Ceyla'nın babasına hayat hikayesini anlatmakla geçti ki o hikayeyi zaten birinci bölümde öğrenmiştik. Anlamayan, kaçıran seyirciler için yaklaşımıyla, süreyi sözüm ona kısa tutup aynı olayları tekrar tekrar anlatacaklarsa nerde kaldı sürenin kısalması.
Parkta ceset bulunuyor, henüz savcı olay mahalline gelmemiş; ama Ceyla ölen kişinin babası olduğunu televizyon ekranından öğreniyor. Polis teşhis için yakınlarından önce haber kanallarına ulaşmış!
Murat hatırlamadığı gecenin sebebi olarak Şaman içkisini gördüğünden Sude'ye ulaşmam lazım onunla hemen konuşmam lazım diyor ama telefon etmek gelmiyor aklına. Ayin yapılacak yerin konumunu Sude göndermemiş miydi Murat'a? Sude cep telefonu uzaklığında, ama Murat'ın dolayısıyla senaristin durumdan haberi yok! Bu arada ayine Murat'ın ısrarıyla giden, Sude'den haberi olmayan Ceyla, eliyle koymuş gibi Sude'nin evine gidiyor.
Murat Günay, babasının ölümünü Ceyla'nın babasıyla bağdaştırıyor. Ceyla'nın babasının kalp ameliyatını yapmak üzere havaalanından dönmese babası yaşayacak! Olayın gelişimine bakıldığında ise ameliyat için dönüyor ama, üç gün sonra bir trafik kazası geçiriyor ailesi ile birlikte. Bununla da sınırlı değil, kaza yaptıkları anda adamın biri geliyor, Murat'ın babasını gözleri önünde arabadan dışarı çıkarıyor ve bıçaklayarak öldürüyor. Babası gözlerinin önünde cinayete kurban gitmiş bir profesör, babasının ölüm nedenini son yaptığı ameliyata bağlar mı? Diyelim ki 15 günlük tatile gitmiş olsun, birileri adamı öldürmeye niyetlendiyse başka bir gün başka bir şekilde işlerlerdi cinayeti. Murat Günay gibi bir adamın cinayeti işleyenlerin peşine düşmesi gerekmez mi? O adam kimdi, cinayeti neden, kimin adına işledi değil midir ana soru? Normalde evet. Ama 46 Yok Olan'ın IQ'su düşük senaryosuna bakılırsa öyle değil!
Reytingden ziyade geç saatte yayınlanmasından dolayı izlenme payını (share) hedefleyen bir dizi 46, ama izlenme payı da hiç beklemedikleri oranda düşük. Reyting; bir programın, reyting cihazlı televizyonların kaçında izlendiğini yüzde olarak verir; share ise bir programın reyting cihazlı “açık televizyonların” kaçında izlendiğini.
Şimdi neticeye bakıp, Türk seyircisi, içinde aşk olmayan, bilim adamı, ilaç keşfi gibi konuların işlendiği senaryoları izlemiyor neticesine varacaklar. Ama 46 Yok Olan laboratuarı çekim mekanı olarak kullandığı gibi Murat Günay'ın bilim adamı kimliğini de kullanıyor.
46 Yok Olan üzerinden; reyting ve reklam gelirlerinin düşük olmasından dolayı 60 dakikalık dizilerin zarar ettiği neticesine varacaklar. Özellikle ikinci bölümde süre atmış dakika olsa da, hikayenin işlenişinden dolayı, bir nevi birinci bölümün tekrarı olduğundan 120 dakika etkisi yarattı.
Senaryo, tek ana konu etrafında şekillenirken; kurguda böylesine hatalar, boşluklar ve tekrarlar seyri zorlaştırıyor. Seyirciye her şeyi açık edelim, her şey seyircinin gözleri önünde yaşansın senaryolarından olmamalıydı 46. Zekanın ön plana çıktığı, bilimsel gerçeklerle ilerleyen bir hikaye olmalıydı. Yoksa diğerlerinden ne farkı kalır ki!
