|
Adı Efsane

İlk bölümü izledikten sonra yazdığım dizi analizlerinde dikkate aldığım iki kriter var: biri derdini anlatabilmesi diğeri ise hikayenin akıcılığı. 120 dakika dayatmasından kaynaklanan , anlamsızca uzatılan bakışmalara çokça yer verilse de; Adı Efsane bu iki kriter göz önüne alındığında iyi bir başlangıç yaptı. Ne var ki reyting listesine yansımadı bu başlangıç.



“Amirimin yeni dizisi” olarak tanıtımı yapılan Adı Efsane'nin, hedef kitlesinin kim olduğu konusunda kafalar bir hayli karışık. Behzat Ç.'nin yeni bölümleri çekilecek, televizyonda değil internette yayınlanacak haberlerinin ardı arkası kesilmezken; Beyaz Gölge, Koçum Benim karışımı bir dizi ekrana geldi. Behzat Ç. reytingi yüksek bir dizi değildi ama tutkulu bir seyirciye sahipti. Ama o tutkulu seyirci Erdal Beşikçioğlu hatırına dahi Adı Efsane'ye ilgi göstermez.



Zirvedeyken dibi gören, her şeyini kaybeden Tarık Aksoy karakteri Behzat Ç.'den esintiler taşırken, dizi tarihinin unutulmaz karakteri Dr. House'a da göz kırpıyor. Geçirdiği bir kaza sonucu bacağında kalıcı hasar oluşmuş, ağrı kesiciye bağımlı bir hayat sürüyor Tarık, tıpkı Gregory House gibi. House hastane müdürü ile inişli çıkışlı bir aşk yaşıyordu, Tarık müdür yardımcısı Bahar ile böylesi bir aşkın sinyalini verdi. Boşanmış bir adam, kız evlat, kural tanımaz, isyankar, kaybedenler kulübünün üyesi olması bakımından da Behzat Ç.'ye benziyor. Erdal Beşikçioğlu gibi oynadığı karakteri iliklerine kadar yaşayan ve yaşatan bir oyuncu için ekranda aynı karaktere hayat veriyormuş hissi uyandırması başlı başına bir handikap.



Eşini yıllar önce kaybetmiş eski bir basketbolcudur Tarık Aksoy. Sakatlık sonrası hayatı hepten dibe vurur, çocuklarının velayeti dahil her şeyini kaybeder. CV'sini kalabalık hale getiren pek çok kolejde kısa süreli basketbol koçluğu yapar. Her ne kadar okul yönetimiyle anlaşamadığını iddia etse de disiplinsiz tavırları, düzensiz bir hayat, içkiye düşkünlüğü yüzünden kaybeder işini her seferinde. Ki ilk sahne, beyaz gömleğini giydikten sonra bir kolinin içine tıkıştırdığı eşyalarla ayrıldığı depo, en büyük delilidir bu durumun. Dağınıklık bir yana, ani bir karar neticesi lavaboya dökülen içkilerden de anlaşılır nasıl bir hayat yaşadığı.



Dünya tatlısı kızı Zeynep'in teyzem bizi yurt dışına götürüyor dediği telefon konuşmasından sonra, bir şeyler yapması gerektiği kafasına dank eder. İki kız babasıdır; biri sekiz yaşındaki Zeynep, diğeri 17 yaşındaki Melis. Annelerinin ölümünden sonra kızların velayetini teyzeleri Seçil almıştır. Yaşayamadığı aşkın acısını çeken ifadesiyle karakterize edilen Seçil; eniştesine içten içe aşıktır, aşkıyla baş edemediği için Londra'da yaşamaya başlar, ablasının ölümünden sonra dönerek yeğenlerinin velayetini alır. Salt teyzeleri olmak, kızların iyiliği için sorumluluklarını almak neden yeterli gelmemiş sorusunu sorduğum bir karakter oldu Seçil. Hikayeyi klişeleştiren bir detay olduğu için hoşlanmadım kendisinden ve derdinden.



Yoksul bir semtin -Yalıköy diye geçiyor ismi- aynı isme sahip lisesinde basket koçluğu yapmak üzere iş görüşmesine giderken, dört gencin bir kişiyi dövmesine şahit olur, kavgayı ayırmaya çalışırken öfkesini kontrol edemez, grubun lideri Hakan'la dakikalar içinde hasım olmayı başarır. Mecburiyet temalı hikayenin ikinci ayağına geçiş yapılmış olur böylece.



Gençler Yalıköy lisesinin çift dikiş okuyanlarıdır, isyankardırlar, ele avuca sığmazlar okul müdürünün ifadesine göre. Okul Müdürü basketbol takımını Milli Eğitimden ödenek almak için kurmak istese de ödeneği okulun ihtiyaçları için kullanacağını söylemesinden dolayı -ilerleyen bölümlerde değişebilir şerhini düşmek kaydıyla- rüşvetçi çıkarcı bir müdür olmamasından dolayı tebrik etmek istiyorum. Basketbola meraklı gençler bahsettiği şekilde kötü gençler değildi bir alkış da bu detaya. Genelde yoksulluk edebiyatının yapıldığı dizilerde, taksiden inmeyen paralı gençler yazılıp çizilir, alttan alta parasızlıktan dem vurulur, hırsızlık yalan söyleme her türlü ahlaksızlık normalleştirilip yoksullukla ilişkilendirilir. Özellikle grubun lideri konumundaki aklı başında Hakan'ın bize yakışmaz ifadesi ve tavırları, arkadaşının derdine derman olmak için günlük iş bulması yerli dizilerde sık rastlanmayan bir durum. Neticede arkadaşını kırmamak adına harama el uzattı ama anında yakayı ele verdiler ve topluca nezarette buldular kendilerini. Tarık'ın yardım elini uzatabilmesi, gençlerin bu eli tutması mecburiyet teması içinde birbirlerinin derdine derman olmaları yaralarını sarmaları için gerekli bir sahne idi. Birine iyilik yapmaya çalışırken hata yapmak, hatta kötülük yapmak kişiyi kötücül yapmaz, sadece o eylemi kötücül yapar. Bu farkın anlaşılması açısından da ayakları yere sağlam basan bir sahne idi.



Bahar öğretmen nezdinde sarf edilen; kocası var mı bunun anlamıştım zaten, bu yaşına kadar diyaloglarını cinsiyetçi şerhini düşerek ayıplıyorum.



Gençlerin aile ilişkilerine girildikçe açılım kazanacak hikaye. Disiplinli edebiyat öğretmeni Bahar ile kural tanımaz Tarık'ın aynı olaya farklı açılardan yaklaşımları hikayeyi zenginleştirme potansiyeline sahip. Ama şu sürekli tüm karakterleri aynı sahnede bir araya getirme hastalığından vazgeçilmesi gerekiyor. Ki ilk bölümün son sahnesi ne demek istediğimi gayet net açıklıyor.


#Behzat Ç.
#Adı Efsane
#Dr. House
7 yıl önce
Adı Efsane
Nekahetteki yükselenler: Rusya ve Brezilya
6’lı masada 300 bin dolar alan döviz fırsatçısı lider Kılıçdaroğlu mu; para kaynağı yasal mı?
Kolonyalizm, oryantalizm ve Avrupa’nın taşralaştırılması
İnsaf!
Dağ yürekli adamların büyük seçimine doğru