|
Amaç jürinin beğenmesiyse “Bu nasıl senin tarzın olabilir?”
Big Brother Türkiye, karakter zenginliği yakalamak yerine, yarışmacıların neredeyse tamamını egosu yüksek, öfke kontrol problemi yaşayan kişilerden seçmeyi tercih ettiği için seyirciyle sağlıklı İletişim kurmakta zorluk çekiyor. İlk BBG'de yaşı ilerlemiş evin abisi/ablası olmaya aday kişilerle, genç jenerasyon arasında yaşanan çatışmalarda ilginç sonuçlar çıkardı ortaya. Big Brother'da yirmi yaşındakiyle kırk yaşındakini yan yana koyun ne tepkilerinde ne de olaylara bakış açılarında fark var. Hatta dijital devrimin içine doğmuş olan yirmi yaşındaki gençler, zekalarıyla abi ve ablalarından bir adım öndeler. Aynı durum İşte Benim Stilim yarışması için de geçerli. 1995 doğumlu Nihal Candan yarışmaya ilk katıldığında 18 yaşında dahi değildi. İşte Benim Stilim stüdyolarında büyürken kıvrak zekası, birikimi, hazır cevaplığı ve mizah anlayışı ile dikkatleri çekti, çoğu zaman yarışmanın yükünü sırtlandı. Öyle ki muhabbete katılmakta zorlandığı bir gün sunucu Öykü Serter tarafından uyarıldı, “Kendini programa ver Nihal, asık suratlı halini hiç çekemiyorum!” Mikrofonu reji tarafından hiç kapatılmayan, her türlü konuya kendine has bakış açısıyla katılan, mizahından asla ödün vermeyen Nihal, programın eğlence kaynağı.

Eğlenceden sorumlu kişisi Nihal, hırs ve öfkeden sorumlu kişisi ise Ayşegül. Kavga edecek kimse bulamasa gölgesi ile kavga edebilecek bir potansiyele sahip Ayşegül'ün, finale kalması durumunda halk oylamasında gerilerde kalacağı anlaşılınca, programa Sima dahil edildi. Megaloman, narsistik özellikleri bünyesinde barındıran Sima cankurtaranı oldu Ayşegül'ün. Herkesle kavga etme görevini seve seve üstlenen, herkes beni, güzelliğimi, zenginliğimi kıskandırıyor diyerek yalnızlaşma politikası ile hedefe gidebileceğini düşünen Sima, yüksek IQ'sunu yanlış yere kanalize etmenin bedelini ödüyor.

İşte Benim Stilim'de çok konuşan, konuşurken ayarı kaçıran, diğer yarışmacılarla kavga edenlere “RTÜK endişesi” dışında müdahale edilmiyor. Yarışmacı arkadaşlarına etmediği hakaret bırakmayan, seninle aynı platformda olmaktan utanıyorum diyen Ayşegül'ün, her haline her söylediğine şahit jüri üyeleri, bize karşı saygılı diyerek savunuyorlar. Aynı eleştiriyi yapan rakiplerine karşı ne kadar saldırgansa jüri önünde o kadar süt dökmüş kedi kıvamında çünkü.

Programın en büyük derdi sessiz sakin yarışmacılar. İkizlerin, yetersiz Türkçeleriyle suskun kaldıkları düşünülse de aslında bırakın kavga etmeyi tartışmaya girmekten bile kaçınan kişilerdi. Emel, Sinem gibi kızlar öfkelerini de üzüntülerini de ağlayarak dışa vurdukları için “kameraya oynamakla” suçlandılar rakipleri tarafından. Her insan duygularını aynı şekilde ifade etmez oysaki. Kamera arkası yapılan toplantılarda kendinizi ezdirmeyin, haklarınızı savunun, duygularınızı dile getirin önerileri fazlaca yapılmış olmalı ki, Ayşegül'ün eleştirileri karşısında tepki vermeliyim ama nasıl ikilemine düşen Emel; dizilerde sıkça kullanılan repliğe imza attı: “Ay beni öldüresi var!” Sonraki gün çantayı paltoyu yere atarak verdiği tepkinin mecburiyetten olduğu o kadar belliydi ki yarışmacılar gülmekten kendini alamazken, ekran başındakiler de yönetmenin “kestik” komutunu bekledi. Olmamış sahneyi tekrar çekimlerle oldurmak adına.

Aynadaki görüntüsü olmadı gölgesiyle kavga edecek potansiyele sahip Ayşegül, şampiyon halk oylaması ile seçilmese, yarışmacıları tek tek sindirerek finalde tek başına kalabilecek bir potansiyele sahip. Makineli tüfek gibi peş peşe sıraladığı cümlelerle hedefine koyduğu yarışmacıyı serseme çevirdikten sonra alakasını kesince, Ayşegül'ün neden kendisinden nefret ettiğini neden sevdiğini anlamakta zorlanan yarışmacı, başlangıçta şaşırsa da kısa sürede yeni duruma adapte olup “yeni kanka”sının hedeflediği kişilere ok akmakta sakınca görmüyor. Ayşegül öfkesi ve nefretiyle yarışmacı arkadaşlarını “sömürgeleştirebiliyor” rahatlıkla. Başlangıçta Ayşenur üzerinde denedi, sonrasında aynı taktiği Ezgi ve Emel üzerinde denedi ve başarılı oldu.

Nihal, finale kalma şansını yakalaması durumunda sosyal medyanın sevdiği bir karakter olması sebebiyle şampiyon olma ihtimali belirince acımasız bir rekabet ortamının içinde buldu kendini. Sevgiden beslenen, duygusal yönünü kahkahalarının arkasına gizlemeyi tercih eden Nihal, bu sevgisiz ortamda daha fazla kalmak istemiyorum diye gözyaşı döktü. Yemek yemek benim için güzel olmaktan daha önemli, ben komik olma pahasına eğlenceli bir karakter olmayı tercih ediyorum diyen, tüm sivri eleştirilerine rağmen arkadaşları tarafından sevilen, defalarca eleme potasından kurtulan, zekası ile programda kendine yer edinen, Nurella'ya rağmen kendini Nur Yerlitaş'a sevdiren bir kişi olması sebebiyle diğerlerinden farklı bir duruşa sahip Nihal.

“Giyinmek dışında her şey” diye özetleyebileceğimiz İşte Benim Stilim'de halk oylamasında üç karakter tipi öne çıkacak. Hırsıyla başkalarını yok ederek yol alanların temsilcisi Ayşegül; giyinmeyi ve güzelliği ikinci plana atarak zekasıyla dikkat çeken Nihal; jüri üyelerinin katkılarıyla erotik tarzını her geçen gün geliştiren, jüri üyelerinin kendi eserleri olarak gördükleri ve son haftalarda alenen destekledikleri Ayşenur.

En çok kazananı, en çok haber olanı, en şöhretlisi kategorilerinin ilk sırasında jüri üyeleri yer alsa, biz olmadan bu yarışma bir hiç egosuna sahip olsalar da all star'dan Ayşegül ve Nihal'i alın geriye ne kalır ki! Biri öfkesiyle biri neşesiyle sırtladı programı.
#Big Brother Türkiye
#türk dizileri
#medya
٪d سنوات قبل
default-profile-img
Amaç jürinin beğenmesiyse “Bu nasıl senin tarzın olabilir?”
‘Beşikten mezara kadar ilim’
Sarhoştum, hatırlamıyorum
Suçlu kim?
Vergi artışı yerine yapılacaklar
Gazze’deki soykırıma ‘istisnaî’ kılıflar..