|
Bukalemun etkisi

“Burası böyle bir platform”, “Ben böyle bir karakterim” gerçeklik kurgusunda rol alan kişilerin en çok kurdukları cümle olarak dikkat çekiyor. İnsan kendisinden “karakter” olarak bahseder mi? Kişi olarak bahseder, insan olarak bahseder ama karakter olarak? Binlerce kişi arasından seçildikleri iddia edilen kişilere görüşmelerde defalarca nasıl bir karakteri temsil ediyorsun sorusu yöneltilmiş olmalı ki kendisini “karakter” olarak kabul ederek katılıyor programa.



Katılımcılar öfkeli, öfkesine her an mağlup olmaya yakın kişiler; bu hallerini törpülemek kontrol etmek yerine “benim öfke kontrol problemim var”, “ben dengesiz biriyim” diyerek gurur eşliğinde konuya açıklık getiriyorlar.



Dizilerde özellikle bu sezon ana karakterlerden biri psikopat ya da sosyopattı. Elini kana bulamaktan çekinmediği gibi sevdiği kadın tarafından sevilmek uğruna kadının hayatını zindana çevirdi(ler). Ama karakter tanımlamasında öfke kontrol problemi yaşayan kişiler olarak tanımlandılar.



Öfke kontrol problemi yaşayan insanlarda mutluluk hormonu adı verilen serotoninin çalışmasında sıkıntı olduğunu belirten araştırma neticeleri yayınlanıyor.



Dizilerde, öfkeli, şiddete meyyal karakterleri izleyen gençler hayatına gerçeklik kurgusu aracılığıyla yön vermek istediğinde; rol kabiliyetlerini gösterebilmek, bir sonraki adımda bir dizide görünebilmek uğruna var güçleriyle efor sarf ediyor. Kısmetse Olur'da öne çıkan, formatın vazgeçilmezi haline gelen iki karakter Melis ve Mehtap, sıklıkla duygusal patlama yaşayan, öfke kontrol problemi olduğunu kabul eden kişiler. Kızlar evinde içlerinden birine hayatı zindan etmeye karar verdiklerinde temassız fiziksel şiddete başvurmakta sakınca görmediler. RTÜK sadece fiziksel şiddet kısmına ceza kestiği için fiziksel temas olmadığı sürece her türlü işkenceyi yapmak mümkün. Kişinin yaptığı yemeği, tatlıyı çöpe dökmekten tabakları yere atıp kırmaya kadar. Tekrar etmekte yarar var, Kısmetse Olur evinde yaşanan hiçbir gelişme spontane (kendiliğinden) yaşanmıyor. Katılımcılardan birinin ses kaydının açığa çıkmasıyla daha net anlaşıldığı üzere; sabah toplantı yapılıyor. O gün hangi çiftlerin aşkı/ayrılığı/ kavgasının ön plana çıkarılacağına karar veriliyor. Formatın kötü karakteri olmayı kabullenen ve gösterdikleri performansla yerlerini sağlamlaştıran Melis ve Mehtap kimin üzerine yürüsün, kime kumpas kursun kararlaştırılıyor ve çekimlere geçiliyor.



Ekran başında bazıları yaşananları gerçek gibi seyrederken bazıları kurgu olduğunun bilincinde seyrediyor ama etki açısından çok bir şey fark etmiyor. Tekrarlanan sözler ve görüntüler insanları etkiliyor. Sadece görülenler değil okunanların dahi insan üzerinde etkisi gerçekten inanılmaz. Yale Üniversite'sinde yapılan bir araştırma “bukalemun etkisinin” gücünü gözler önüne seriyor. Birbiriyle ilişkili bilgileri depolayan beyin devrelerinin dışsal olaylardan nasıl etkilendiğine dair ilginç bir örnek. Test odasında bazı öğrencilerden “unutkan, emekli, buruşuk, dik kafalı, geri kafalı, geleneksel, ağrı çeken, yumuşak başlı, itaatkar, kaşları çatık, eski kafalı, çaresiz, saf” gibi yaşlılıkla ilgili kelimeleri içeren cümleleri okumaları istenir. Bu öğrenciler test odasından yaşlılar gibi yürüyerek çıkarlar, yavaş ve narin.



Bir diğer öğrenci grubunda ise bazılarından “küstah, baş belası, rahatsız etmek, izinsiz girme, sinir bozucu, utanmaz, terbiyesiz, ihlal etmek, çirkin” gibi kabalıkla ilgili sözcüklerden oluşan cümle kurması istenir, bazılarından ise kibarlıkla ilgili. Kabalıkla ilgili cümle kuranların kibarlıkla ilgili cümle kuranlara göre konuşmayı bölmeye daha meyilli oldukları tespit edilir.



Kıssadan hisse dışsal olaylar insanı etkiler; kelimeler düşüncelere, düşünceler de davranışlara tesir eder.


#Bukalemun etkisi
#Diziler
#Medya
#RTÜK
8 yıl önce
Bukalemun etkisi
Fars emperyalizmi ve Şiî yayılmacılığı-3
Efendimiz’in (sav) İtikâfı
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’