Sürelerin bermuda şeytan üçgeni misali yerli dizileri başarıyla imha ettiği zaman diliminde ufuk açıcı yeni şeyler seyretmek isteyenler yabancı dizilere yöneliyor. Ki onlardan biri de benim. Mesleki zorunluluk gereği ilk bölümlerini seyrettiğim yerli diziler ne yazık ki ikinci bölüm için yeterli gelmiyor. Bu sezon bırakın sonraki bölüm ne olacak merakı yaşatan bir dizi, hikaye nasıl gelişecek sorusunu sorduran bir dizi dahi yok! Bölüm özetlerinden, hatta fragmandan takip edip, hiçbir şey kaçırmadığım izlenimi yaşadığım diziler çoğunlukla. Nezaketen hepsi tabirini kullanmadım ama bir önceki cümlemden anlaşılıyor zaten.
İç piyasada hal böyle de dış piyasada farklı mı, değil aslında. Ama onlar hikayeleri tükettiler anlatmadıkları konu etmedikleri tür, tema kalmadı neredeyse. Buna rağmen bilimkurgu türünde Black Mirror, Human ve Westworld ufuk açıcı düşündürücü senaryoları ile dikkat çekti. Politik dramada ise Homeland, House of Card, Scandal'dan sonra Designated Survivor; Amerikan iç politikasında yaşanan gelişmelerin dış politikasını nasıl etkilediğine dair ilginç alt metne sahip bir dizi olarak dikkat çekici.
Başkan veya başkan yardımcısı olmadığında başkanlık yapan kişiyi anlatmak için kullanılan, anayasalarında mevcut bir durum Designated Survivor. Ki dizi parlamento binasına yapılan bombalı saldırı ile başlıyor, saldırından kurtulan tek kabine üyesi Tom Kirkman; saatler önce terfi adı altında bakanlık görevinden alınmış biri. Amerikan başkanı olmak için imajı uygun olmayan profili düşük bulunan biri.
Kirkman alternatifsizlikten başkan olurken, ilk etapta atanmış başkanla birlikte Beyaz Saray'da ve aile içinde yaşanan değişiklere odaklanıyor dizi. Benim için diziyi ilgi çekici kılan unsur, terör saldırısında radikal grupların taşeron olarak nasıl kullanıldığına dair verilen detaylar.
Senaryo hep aynı şekilde işliyor: Bir terör saldırısı olur, terör saldırısını adı sanı duyulmamış radikal bir grup üstlenir, bu üstlenme ile terör örgütü olarak tescillenen grubun liderini himaye eden ülke işgal edilir. Parlamento saldırısının hedeflerinden birisi budur; hedef ülkeyi belirlemek.
Diğer hedef ise herkesi yok edip kendilerinden olan kişiyi enkazın altından sağ çıkartarak başkan olmasını sağlamak. Kirkman'ın toplantıya seçilmiş başkan tarafından davet edilmemesi planın ilk aşamasını sekteye uğratır. Kirkman'ın barışçı bir kişiliğe sahip olması, çatışarak değil aklı ve sağduyusuyla krizleri çözme isteği de ikinci engel olarak çıkar karşılarına.
Terör saldırısından sonra ülkede yaşayan Müslümanların yaşam koşullarının zorlaşması, hedef haline gelmeleri; seçilmiş eyalet valilerinin atanmış başkanın direktiflerini yok saymalarına kadar ince detaylarla işlenmiş bir senaryo Designated Survivor.
Designated Survivor'ı izlerken Savaş Oyunları isimli kitapta 11 Eylül saldırısına dair okuduklarım geldi aklıma. “Slavoj Zizek 9/11'i gerçekliğin imgemize girmesi değil, imge parçalanan gerçekliğimize girmiştir şeklinde ifade eder. Baudrillard ise 9/11'in sinematik niteliğini önceden haber veren sayısız felaket filmine dikkati çekerek, bir kültür olarak Batı'nın olayın günün birinde gerçekleşeceğini tekrar ve tekrar düşleyerek saldırıya katıldığını öne sürer: Bunu onlar yaptı fakat biz istedik.”
“Onlar yaptı fakat biz istedik” ifadesi, Designated Survivor'da “Onların üzerine yıktık fakat biz yaptık” şekline dönüşür. Al Sakar ismi cismi daha önce duyulmamış, patlamayı yapabilecek güçte ve teçhizatta bir örgüt değildir. Ki ismini ilk defa parlamento patlamasıyla duyurmuştur, gerçek hayatta olduğu gibi.
Amerika'da darbe neden olmuyor sorusu sorulur zaman zaman. Amerika'da da darbe oluyor ama bizde olduğu gibi askerin yönetime el koymasıyla değil; karar verme gücünü ele geçirmesiyle yaşanıyor darbe. Afganistan, Irak işgallerini askerin karar verme gücünü ele geçirdiği, kendilerince darbe yaptığı zamanlar olarak değerlendirmek mümkün. Designated Survivor özünde iç politikada yaşanan çekişmelere dikkat çekerken; parlamentoya terör saldırısı düzenleyen, seçilmiş tüm kongre üyelerini katleden kişilerin savaş suçlusu askerler olduğu ve üst aklın da general olduğu gerçeğine göz kırpıyor.
Radikal örgütlerin nasıl isim sahibi olup palazlandığı, hedefteki ülkelerin tespit edilip savaş işgal planlarının nasıl yürürlüğe girdiği konusunda ufuk açıcı, bilgilendirici bir dizi Designated Survivor.
