|
Dizi okuması

Hikaye kuruluşu senaryoların en problemli ve kusurlu yanı olmaya devam ediyor. Genelde sipariş üzerine yazılan ya da hızlıca kotarılan senaryolarda görülüyor hikaye kuruluşundaki aksaklıklar. Kusur ya da aksaklık, yapımcıdan sipariş alındığında masa başına geçip bol çatışmalı karakterler eşliğinde hikaye oluşturulurken; senaristin, ne yapımcıya ne de kendisine bu hikayeyi neden yazıyorum sorusunu sormamasından kaynaklanıyor. Neden yazıyorum sorusu sorulmadığı ve cevaplanmadığı müddetçe hikayenin felsefesi olgunlaşmaz, olaylar dizisinden ibaret kalmaya mahkumdur.



Fırsattan istifade, reyting paneli değişmeli, bizim kanalın dizileri daha çok izlenmeli, çünkü yurt dışına bizim kanalın dizileri satılıyor düz mantığından yola çıkanlara, bir kez daha altını çize çize üstüne basa basa anlatmak isterim ki, mesele reyting ölçüm sisteminden/panelinden ziyade felsefesiz/ önermesiz kotarılan senaryolar ile uzun dizi süreleri. Bu süreler böyle devam ettiği müddetçe reyting panelinin değişmesinin dizi piyasasına bir yararı olmaz.



Süreyi kısaltmak da tek başına yeterli değil! Nitekim 46 Yok Olan 60 dakika idi ama bazı bölümler hariç etkisi 120 dakika gibiydi. 13 bölüm devam etti ve final yaptı dizi, arada bir iki bölüm hikayede zeka pırıltısı görüldü ama dizi Erdal Beşikçioğlu'nun performansına endeksliydi. Hikaye, oyuncunun performansının gerisinde kalınca günden güne seyircisini kaybetti. Ekranda daha kötü dizilerin olması maalesef 46 Yok Olan'ın başarılı ve iyi bir dizi olmasına yeterli gelmedi. Neden bu hikaye anlatılıyor sorusunun cevabı yoktu çünkü. Senaristler bu soruyu geçiştirdiği, ters köşelere sığınarak aksiyon ağırlıklı hikaye yazmayı önemsediği müddetçe, deneme amaçlı kısalan süreler hayal kırıklığı olmaya devam edecek.



N'olur Ayrılalım, yaz ekranının uyarlama dizilerinden biriydi. 2007 yapımı (Good Luck Chuck) İyi Şanlar Chuck filmiyle Truman Show'un karması olarak kotarılmaya çalışılmıştı. İlk filmden konusunu, ikinci filmden dikizleme kültürünü almakla ne bir film ne de dizi çıkıyor ortaya. Daha önce de yazdım, ister roman ister film/dizi uyarlaması olsun konu değildir önemli olan, önemli olan felsefesidir. Ancak felsefe özümsendiği zaman olay akışını zenginleştirmek, karakterleri derinleştirmek mümkün olabiliyor. Aksi takdirde, eklektik, neyi neden anlattığı bilinmeyen, meselesi sadece reyting reklam sarmalında ekranda kalarak kasasını doldurmak olan bir dizi çıkıyor ortaya, N'olur Ayrılalım örneğinde olduğu gibi. Dizi yayınlandığı akşam Türk milletine en büyük zararı “bu kanal” veriyor yorumları çarptı gözüme sosyal medyada. Kanalın sahibinin yabancı olması, daha önce yayınlanan sabıkalı bazı dizilerinin de etkisiyle. N'olur Ayrılalım'ın yapımcısı Osman Sınav, bir döneme damgasını vuran dizilerde imzası olduğu gibi muhafazakar kültürün temsilcilerinden biridir. Süper Baba, Deliyürek, Ekmek Teknesi, Kurtlar Vadisi; bazılarında yönetmen bazılarında yapımcı olarak imzası vardır. Osman Sınav ne oldu da watpatt'dan yazar transfer ederek romantik komedi rüzgarına kapıldı, önce İnadına Aşk, yaz ekranında N'olur Ayrılalım dizisini yapmaya karar verdi?



Yapımcının ya da senaristin dünya görüşü ne olursa olsun, uzun dizi süreleriyle mücadele ederken maalesef kontrol elden kaçırılıyor. Bu hikayeyi neden anlatıyoruz sorusu sorulmadan trende eklemlenip reyting rüzgarına kapılınca, reytinglerin hikayeyi şekillendirmesine müsaade edilince sabun köpüğü hikayeler yazılıyor.



Unutulmazlar arasına giren dizilerin, ilk bölüm hikayesinin yanında felsefesi ile kendini belli eden diziler olduğu görülür. Ne anlatılan aşk hikayesinin imkansızlığı/ büyüklüğüdür ilgiyi çeken ne de oyuncuların kimyasıdır.



Maalesef dizi “okumaktan” uzak, klişe bir bakış açısıyla, büyük yorumcu kimliği altında dizi eleştirisi yazanlar da gelinen noktada ziyadesiyle sorumluluk sahibi. Reytingler düşük olunca yerin dibine batırmak ya da ilişkilerden dolayı iltifat yağmuruna tutmak eleştiri de değildir analiz de! Hepimizin her konuda illaki bir fikri, yorumu olması gerekmiyor; susmasını bilmek, kalemine mukayyet olmak bazen en büyük yorumdur. TV eleştirmenliği herkesin seyrettiği, herkesin gördüğü bir mecra olmasından dolayı basite alınsa da, herkesin görmediğini görmek, geleceğe projeksiyon tutarak yorum yapmak önemlidir. Bunun için de bolca okumak ve uzun uzun düşünmek gerekir.



Hikaye kuruluşunda gelinen noktada senarist, yapımcı kadar ilk bölüm sonrası çalakalem yazılan dizi eleştirilerinin de payı büyük. Eleştirmenler ne kadar derinlemesine yazılar yazarlarsa inanıyorum ki hikayeler ve karakterler de o kadar derinleşecek.


#Dizi okuması
#Osman Sınav
#TV eleştirmenliği
8 yıl önce
Dizi okuması
Başbakan Erdoğan"ın kini
Kara toprak
Çevremiz düşmanlarla mı çevrili?
Askerlik borçlanması
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…