|
Genişletilmiş Aşk-ı Memnu; Acı Aşk
Benzerlik krizi yaşayan üç diziden Gecenin Kraliçesi Ocak ayında başlayacak, Meryem Uzerli için yazılan ve beğenilmeyen senaryolardan biri olan Beyaz Gece, yapımcı ile kanal arasında yaşanan anlaşmazlıktan dolayı belirsiz bir tarihe ertelendi. Yapımcısının, benzer bir dizi çekiyoruz ama bizimkisi Güney Kore dizisinden uyarlama açıklamasını yaptığı Acı Aşk'ın ekran macerası iki hafta önce başladı. Bütün fatura reyting paneline kesilecek büyük ihtimal, fanları bu kadar kalabalık oyuncuların oynadığı dizi nasıl seyirci çekmez ekrana şaşkınlığı yaşanacak, ama bu hikaye ve senaryo ile başka bir netice beklemek ütopik bir hayal!

Film/dizi fark etmeksizin ilk on beş dakika seyirciyi ekrana bağlamak, ilk bölüm ise anlatılacak hikayenin vaatleri açısından hayati öneme sahiptir. İlk iki bölümü internetin yardımıyla zoraki seyrettikten sonra klavye başına geçtim ama ilk on beş dakikayı hatırlama çabalarım başarısız oldu. İmkansız bir aşkı hikayenin merkezine koymak, tekrar tekrar işlenmiş bir temadan medet ummak, klişeler nasılsa seyircinin ilgisini çeker kolaycılığına kaçmak maalesef artık işe yaramıyor. Özellikle tecavüz, gayri meşru ilişki, evlilik dışı hamilelik, aile içi zincirleme aşk hikayeleri hiç ilgi çekmiyor, negatif bir duygu eşliğinde o diziden uzaklaşılmasına sebep oluyor.

Acı Aşk, imkansız bir aşka bel bağlamak yerine yıllar öncesinde yaşanan yasak aşkın, insanların hayatını nasıl etkilediğini gözler önüne sermeye niyetlense idi, aynı olay örgüsü farklı bir kurgu ile ilgi çekici bir hikaye yakalanması mümkündü. Ferman Köklükaya yıllar önce yasak bir aşk yaşar, bu aşktan Ali isminde bir oğlu dünyaya gelir. Ali, çocuk yaşta kaybettiği annesinin ölümünden baba olarak kabullenmekte zorlandığı, içindeki baba savaşını bir türlü sonlandıramadığı Ferman'ı sorumlu tutar. Kendisini asla istemeyen üvey annenin ve abla Sude'nin yaşadığı baba evine getirildiği her seferinde ortalığı yakıp yıkarak Reşat dayısının yanına koşar. Yasak aşkın meyvesi, Ferman'ın bir gün baba oğul olmayı hayal ettiği Ali'nin eve gelip gitmeleri Sude de derin yaralar açar. “Sen her eve geldiğinde eşyalara zarar verdiğinde babam sana sesini çıkarmazdı ama sen gittikten sonra hep bana bağırırdı” diyerek ifade eder Sude duygularını.

Ferman, yaşadığı yasak aşkla sadece karısına ihanet etmez, küçük yaştaki kızı Sude'de derin yaralar açılmasına sebep olur. Üzerine Şahika'nın evliliğini kurtarmak adına kızını koz olarak kullanması, Sude'yi depresif, paranoyak bir ruh haline soktuğu gibi, yokluğunu hissettiği sevgi açlığı zamanla takıntıya dönüşür. Ki bu takıntılı sevgi, Bulut'un hayatını mahvedecektir. İntihara teşebbüs ettiğinde, Ferman, Bulut'u çağırır ve “kızım sensiz yaşayamayacağını söyleyerek intihar etti, kızımı seveceğine, onunla bir ömür geçireceğine söz verirsen onu kurtarıcam aksi halde bırakıcam ölsün” der. Köklükaya ailesine damat olmak, holdingi yönetmeye en yakın kişi olmak Bulut'a cazip gelmiş olmalı ki zamanla seveceğini düşünerek kabul eder Sude ile evlenmeyi. Ama lüks hayat, itibar, zenginlik yetmez Sude'yi sevmesine, Ferman'ın şirket yönetimini ikna edebildiği takdirde oğlu Ali'ye bırakmayı düşünmesi hayal kırıklığı yaşamasına sebep olur. Yaşadığı hayal kırıklığından Melek'le kurtulur ve hayata tutunur tekrar. Birkaç tesadüfi karşılaşma, kalbinin sesini dinle, yüzünden bulutlar geçiyor gibi havada kalan diyaloglardan sonra Melek'in peşinden İzmir'e gider. Böylece ilk görüşte imkansız aşkın startı verilir.

Hikayeyi, geçmişin bugünü nasıl etkilediği üzerinden anlattığım için böyle ama Bulut Melek'in peşinden giderken, ikili yağmurlu bir günde aşka yelken açarken, henüz Melek gibi seyirci de Bulut'un evli olduğunu bilmiyordu. Çünkü paralel hikayede Ali ile Eylül aşkındaki gelişmeler yaşanırken henüz Sude kadraja dahi girmemişti. Babasıyla mücadele eden bir evlat olan Ali, zengin hayatın nimetlerini, holdingin varisi olmayı reddederek, Reşat dayısının mütevazı lokantasında çalışıp, marangozluk işleriyle zamanını geçirirken, en büyük derdi hayatının aşkı Eylül'ün bağımlılıktan kurtulmasıydı. Ne var ki Ferman oğluyla kuramadığı baba oğul ilişkisinin tek sorumlusu olarak gördüğü Eylül'e kafayı takar, oğlumun sırtında yük olma diyerek yüklüce bir meblağ teklif eder. Eylül, sevdiği adam uğruna altın vuruşla hayatına son verir.

Ferman yıllar önce yasak bir aşk yaşamamış olsa idi, Ali ve Sude baba tarafından yaralanmış çocuklar olmayacaktı. Sude sevgi açlığını Bulut takıntısı ile gidermeye çalışmayacak, Bulut ve Melek imkansız bir aşka düşmeyecekti. İki yüz kırk dakikalık iki bölüm içinde kaybolan temalar; daha sakin, üzerinde durularak, altı çizilerek anlatılsa idi Acı Aşk'ın şansı olabilirdi. Anlamsız diyaloglar geçidine sahne olan ilk bölüm hikayenin vaatlerini anlatamadığı için seyri zordu. İkinci bölüm ise Sude'nin psikopat ruh haliyle Melek'e fiziksel olarak zarar vermesi, karakterlerin karşı karşıya geldiği tüm sahnelerde sürekli yüksek sesle bağırarak konuşmalarından dolayı seyir zevki vermedi. Arada baba evlat hesaplaşması adına iyi yazılmış, başarıyla nokta atışı yapan sahneler ve diyaloglar vardı ama okyanusta zerre misali kayboldu gitti.

İyi bir insan olmak için çabalayan, vicdan sahibi Ali, intikam uğruna zengin hayata dönüş yapacak, tabii Bulut'un çocuğuna hamile Melek'le evlenmiş olarak. Şoför Haydar da Sude'ye aşık zaten. Güney Kore dizisi Bad Love'dan uyarlama ama genişletilmiş Aşk-ı Memnu gibi Acı Aşk. Sanırım cazip gelmesinin sebebi de bu. Aşk-ı Memnu efekti yaratarak reytinge reyting dememe isteği. Yapımcılar değişime dirense de seyirci değişti, Kıraç melodileri diziye hayat vermeye yetmiyor artık!
#medya
#diziler
#türk dizileri
#acı aşk
8 yıl önce
Genişletilmiş Aşk-ı Memnu; Acı Aşk
Kara dinlilerle milletin savaşı
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?