|
İyinin iyisi değil, kötünün iyisi olma mücadelesi

Yerli diziler saf kötülerle gerekçeli kötülerin mücadelesine ev sahipliği yapmaya devam ediyor. Başlangıçta saf kötü olarak karakterize edilenler de bir süre sonra seyirciyle arasındaki duvar kaldırılmak suretiyle gerekçeli kötüler kervanına katılıyor.



Kötü ile gizli kötünün savaşında ise masumiyet maskesinin düşmesi biraz zaman alıyor sadece.



Çok değil birkaç yıl önce, dizilerin kötü karakterleri “iyinin kötüsü” idi; şimdilerde ise iyiler “kötünün iyisi” olarak karakterize ediliyor.



Eğitimli, meslek sahibi esas oğlanlar, karizmatik, duygusal ama yeri geldiğinde katıksız kötülüğün temsilcisi olarak çıkıyorlar karşımıza. Baba şiddeti ve sevgisizliği, anne intiharı, takıntılı bir aşk ve psikopat eğilimler: Haluk, Yekta, Tekin, Emir'i aynı paydada buluşturdu. Onların kötü olmak için gerekçeleri vardı. Kötü olmak, kötülük yapmak en tabii haklarıydı!



Geçen sezon diziler yayına girmeden önce gönderilen iki basın bülteni senaryonun 'kötülük' üzerine inşa edilmesinden dolayı yüksek reyting beklentisi içindeydi. Gamsız Hayat, kötülüğün tarihini yazmaya talipti; Mayıs Kraliçesi ise ekranın en kötü adamını takdim etmenin gururunu yaşıyordu!



Kara Sevda hikayenin varlığını psikopat karakteri Emir'e borçlu. Emir'i alın hikayeden gerisi kocaman bir hiç! Paramparça pasif agresif Asuman'ı nevrotik Hazal'ın yanına konumlandırarak ekranda tutunma gayretinde. Arkadaşlar İyidir intikam uğruna teknolojiyi kötülüğün ayakları altına seren Gizem'e ev sahipliği yapıyor. Bodrum Masalı'nda Gözde ikinci kadın olmanın dayanılmaz hafifliği ile, Babam ve Ailesi'nde Suzan yıllardır aldatılmış olmanın verdiği duyguyla zeki ve sinsi planlar eşliğinde hikayelerini zenginleştiriyorlar. İçerde Celal'in, Bana Sevmeyi Anlat Haşmet'in güdümünde.



Kötü karakterlerin güdümündeki hikayelerden nadiren iyi senaryo çıkmasına rağmen neden herkes en kötüyü yazmaya talip!



Karizmatik kötüler üzerinden kötülük estetize edilerek yeniden üretildi ve meşrulaştırıldı. Kötülük kabul edilebilir, tercih edilebilir, hatta öykünülebilir bir değer haline geldi.



Entelektüel bir arka plana sahip psikopat karakterler, planlarını tutkuyla yaptıkları, sevdikleri uğruna her şeyi göze aldıkları, kötülük olsun diye değil aşkları uğruna o şekilde davrandıklarının altı tekrar ve tekrar çizildiği için gerekçelerine inandırmakta güçlük çekmiyorlar.



Yerli diziler psikopat eğilimlere sahip meslek sahibi eğitimli kişilerin sürgün yeri olarak göze çarpıyor.



Hikaye boyunca yaşanan manipülasyon sürecinde izleyici ekranda gördüğü karakterle özdeşleşirken bilinçaltına yapılan derin müdahalenin farkında değildir. Onların kötülüğü inşa biçimi, zekaları, göz alıcı yöntemlerine hayran olmaktan kaçınamazlar.



Edgar Morin; seyirciyi, gösterileni seyreden kişiden çok toplumsal olarak biçimlendirilmiş olan ve kurmacayı nevrotik bir yoğunlukla 'yaşayan' kişi olarak değerlendirir. Bu sebeptendir ki 17 yaşındaki karakterlerin yaşadıkları, birbirlerine karşı tutumları, intikam planları dizi deyip geçilemeyecek kadar önemlidir.



Bir önceki kuşağın nefretle kınayarak cezasını bir an önce bulsun yaklaşımıyla seyrettiği kötü karakterler; bugün hayranlıkla, haz duyularak, merakla, hak verilerek, hikayenin sonunda kazanması arzulanarak izleniyorsa zihinsel dönüşüm gerçekleşmiş demektir!



Seyircinin neden kötü karakterleri seyretmeyi tercih ettiği sorusunun cevabı, senaristlerin neden kötü karakterleri yazmayı, yazmakla da kalmayıp baş tacı ettikleri sorusunun cevabıyla doğrudan ilişkili.



Egoist olmayı, çıkarları uğruna ölümüne mücadele etmeyi hayatta kalmak ve mutlu olmak için değişmez ilke olarak kabul eden modern insan, iyisinin iyisi olma değil; kötünün iyisi olma mücadelesi veriyor.




#Yerli diziler
#Medya
8 yıl önce
İyinin iyisi değil, kötünün iyisi olma mücadelesi
Hangi Mevlânâ
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir