|
Kızım nerede?

Kendisinden bir daha haber alınamayan, bir adım ötesi cinayete kurban giden kızlar. Münevver cinayetiyle daha görünür olan, algımızı güçlendiren; ne oluyor bu gençlere sorusuydu. Yanlış yerden sorduk, yanlış yerde aradık sorunun cevabını. Yok olan, yok edilen sadece Münevver değildi. Onun yaş grubunda, benzer hikâyelere sahip bir sürü genç kızdan bir daha haber alınamadı. Ölüsüne bile razıyım çığlıkları TV ekranlarında yankılandı.

Kayıp kızların hikâyeleri incelendiğinde; özellikle annelerin ''ben kızımın her şeyini bilirim'' diyen annelerin; aslında kızlarının hayatına dair hiçbir gerçekten haberdar olmadıkları çıktı ortaya. Özel hayat en çok kızlarla anneler arasındaki kırmızı alandı.

Medyanın ön plana çıkardığı kayıp hikâyelerinden hareketle gençlik panoraması çıkarmak mümkün değil elbette. Çünkü zengin hikâyesiyle reyting vaadeden kayıp vakalar tercih ediliyor medyada. Bu hikayelerin bir ucu da maalesef tanıdık birine ya da aileden birine uzanıyor. İntikam için kaçırılanlar, intikam için öldürülenler.

Gerçek hayatla diziler arasında geçişken bir iletişim, adına intikam denilen kişisel adalet sağlama biçimi.

Aylar öncesinden tanıtım bombardımanına başlanan Kızım Nerede; kayıp kızlar meselesini ele alarak toplumsal bir yaraya parmak basma iddiasındaydı. Öylesine büyük bir beklenti yaratılmıştı ki, çıta öylesine yükseğe taşınmıştı ki, hayal kırıklığı kaçınılmazdı. Aile içi Lost, Dallas gibi benzetmeler yanında; elli bölüm senaryosunun hazır olduğu, ilk bölümde 150 sahne kullanıldığı, sürekli bir gelişme olacağı için yersiz uzun diziler gibi uzun bakışmalara, boş sahnelere yer vermeyeceği iddia edildi. Uçsuz bucaksız beklentilerden sonra ortaya klişe demeti bir dizi çıktı. Çekim tekniği yeni olabilir, sahne geçişleri hızlı olabilir ama eğer hikâye anlatma tarzınız eski ise ne yapsanız boş. Çünkü dizilerdeki eksiklik tempo değil, sürekli yeni bir gelişme beklentisi de değil. Hızlı tempo adına peş peşe sıralanan olaylar silsilesi. Karakterlerde ve hikâyede derinleşememek asıl problem. Entrika, derinlik istemediği için bu kadar gözde dizi âleminde. Nasılsa mantık da gerekmiyor çok fazla.

Bir türlü kendimizi kurtaramadığımız, dilimize deyim gibi yerleşen Dallas gibi benzetmesi fazlasıyla ele veriyordu diziyi. Son dönemde ekrana gelen zenginlik temalı tüm diziler biraz Dallas biraz Aşk-ı Memnu benzerliğinin yeterli olacağına inanıyor.

Henüz ekrana gelmeden, fragmanıyla Arap dünyasının ilgisini çekti haberleriyle başladı tanıtım bombardımanı. Yerli dizi tutturmanın şifresi iki kelime fragman ve Arap ilgisi. Araplar ekran başında kilitlenip hayal kurmak için sabırsızlıkla bekliyormuş diziyi!

16 yaşındaki çocukların her türlü çirkefin döndüğü bir partiye, baba tarafından bırakılıp anne tarafından alınmaya gitmesiyle başlıyor dizi. Kuzenler arasındaki zincirleme karşılıksız aşk hepsini potansiyel suçlu yapıyor. İnşaat sektöründe hızla yükselen mutlu bir ailenin dağılma hikâyesini anlatan dizi deniyor, ama ortada aile yok! Dışarıda aranılan ve bulunan bir mutluluk bahsedilen.

Ekrandaki lüks kavramını değiştirme vaadi; Venedik''i hatırlatan sular üzerinde inşa edilmiş sitelerde yaşayan ailenin, entrikalarla örülü, sırlarla dolu yaşamları ilgi çekmiyor artık.

Sadece entrika, sır adı altında aldatmak, sadece merak yeterli olmuyor artık dizilerin seyredilmesi için. Hatta sadece bunlardan ibaret olunca senaryo, kendi ipini çekiyor yavaş yavaş.

13 yıl önce
Kızım nerede?
Anayasa"nın 83. maddesi "tuzaklar" içeriyor
Kara dinlilerle milletin savaşı
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’