|
Okuma notları - 2

Ev kişinin başladığı yerdir der şair. Ev insanın uzak kaldığında geri dönmeyi istediği yerdir der hukukçu. Ev hem başlangıç noktası hem son istasyondur. İçinde yönümüzü bulabilmek için dünyaya atfettiğimiz koordinat sisteminin sıfır noktasıdır. Coğrafi olarak ev, dünya üzerindeki belirli bir nokta anlamına gelir. Bulunduğum yer benim ikametgahımdır; kalmayı düşündüğüm yer benim meskenimdir; geldiğim ve dönmeyi istediğim yer benim evimdir. Zira ev sadece bir bina ya da toprak değil evin temsil ettiği her şeydir. (Yabancı; Bir İlişki Biçimi Olarak Ötekilik/ Derleyen Levent Ünsaldı)

*


Temel ihtiyaçlar, başarılı bir giyim sanayinin temeli olamaz. Eskimeyi hızlandırmalıyız. Bizim görevimiz kadınların sahip oldukları şeylerden mutsuz olmalarını sağlamaktır. Onları o kadar mutsuz etmeliyiz ki, kocaları hesaplarında biriktirdikleri paralarla mutluluk ve huzura kavuşamayacak hale gelsinler. (İhtiyaçların Manipülasyonu/ Conrad Lodziak)

*

Grek tarihçi Heredot, Pers Savaşı hakkında şu hikayeyi anlatır: M.Ö. 480 senesinde Persli Xerzes on yıl önce Maraton’da uğradığı onur kırıcı yenilgiye karşılık vermek üzere Grek şehir devletleriyle savaşa girmeye karar verdi. Xerzes’in amcası Artabus, Grek ordusunun ve donanmasının Pers Krallığı’nı kolaylıkla yenebileceği düşüncesiyle savaşa karşı çıkıyordu. Konuşmasına şöyle başladı: Ey kral eğer birden fazla görüş dile getirilmezse bir adamın en iyisini seçmesi imkansızlaşır, insan ona her ne tavsiye verilirse onu tutmak zorunda kalır; ama birbirine karşıt konuşmalar yapılırsa, güçlü tecrübeler ortaya çıkabilir. Benzer şekilde saf altını tek başına tanıyamazsın, ancak daha düşük kalite bir madenle karşılaştırırsanız hangisinin daha iyi olduğunu anlayabilirsiniz. Artabus’un söyledikleri ilk önce bir etki yaratmadı. Xerzes öfkeyle doldu ve Artabus’u Pers Krallığı’na ihanetle suçladı. Ama siniri biraz geçtikten sonra saldırıyı iptal etti.

Ama sonra garip bir şey oldu. Gecenin bir yarısı Xerzes rüyalarında onu savaşa girmeyi telkin eden hayalet gibi bir varlık görüyordu. Bu hayaletin rüyalarına dadanması sonucu fikrini bir kez daha değiştirdi. Persler Greklere karşı savaşa girdi. Başta elde ettikleri birkaç başarıdan sonra sonuçta hezimete uğradılar. Pers Krallığı çöküşe geçti, Grek şehir devletleri altın çağını yaşamaya başladı. Bu hikayenin ana fikri Heredot ve Grek vatandaşları için açıktı. Hedeflerinizi mantık dışı nedenlerle temellendirmenin sonu felaket olur. Halkı ilgilendiren meselelerde tam bir tartışma doğru olanı akıllıca seçme imkanı yaratır. (Propaganda Çağı/ A. Pratkanis-E. Aronson)

*

Çiftçiliğin çöküşü, kırlardan büyük göç, metropol kentlerin büyüyerek iç içe girmeleri, ev ile iş arasında uzayan mesafe, havanın pislik ve gürültüyle giderek kirlenmesi, rutin bir çalışma sisteminin getirdiği sinir gerginliğinin şiddetlenmesi, işte bütün bunlar kafayı başka bir şeyle yorma yönünde güçlü bir ihtiyaç yarattı. Bu ihtiyaç sigara ve alkolle, sinemayla, nüfusun okur yazar kesiminde polisiye romanla, daha sonraki bir aşamada da gittikçe artarak benzer bir işlevi ve içeriği olan televizyonla giderilir. (Cinayet Sineması/ B. Roloff-G.SeeBlen))

*

17. yy Paris’inde polis teğmeni La Reynire halka dışarı çıkmanın güvenli olduğunu temin edebilmek için ışık müfettişleri görevlendirmişti. 1697 yılında o kariyerini polis şefi olarak tamamlarken, onun kurduğu 6500 fener sayesinde Paris bir ışık şehri olmuştu. (Gözetlenen Toplum-David Lyon)

*

Geleceği fethetmek için önce şimdiyi yakalamak gerekir. Bugünü ellerinde tutanlar, gelecekte çabalarının karşılığını alabilecek olmanın verdiği güvenle, geçmişi görmezden gelebilirler.

İlerleme tarihe değil şimdinin özgüvenine ait bir özelliktir. İlerlemenin en derin belki de tek anlamı, birbiriyle yakından ilintili iki inanca dayanır: Zaman bizden yanadır ve olanları olduran biziz. Bu iki inanç birlikte yaşar ve birlikte ölür. Ve olanları mümkün kılan güç, o gücü elinde tutan insanların gündelik hayatta yaptıklarından destek aldığı sürece de yaşamayı sürdürürler. .. Geçmişin dehşetinden kaçıp kurtulmak için isterse durumumuzun daha iyi olacağı umuduyla geleceğe sığınıyor olalım, elimizdeki yegane delil hafızamızın bize oynadığı oyun ve kendi hayal gücümüzdür ve bu ikisini birbirine bağlayan ya da birbirinden ayıran şey kendi özgüvenimiz ya da özgüven eksikliğimizdir. Bir şeyleri değiştirecek kadar güçleri olan ve buna güvenen insanlar için ilerleme bir aksiyomdur, kanıt gerektirmez. Kontrolün ellerinde olmadığına inanan insanların akıllarına ilerleme düşüncesi gelmez, duyduklarında ise gülerler. (Akışkan Modernite/ Zygmunt Bauman)

*

Medya, çocuktan dünyayı çocuğun gördüğü -yani diğer çocuğun gördüğü- şekliyle görmesini ister. Bu kısmen teknolojik gelişmelerin sonucudur. Medya erkek ve kız çocuklarının neye benzediğini resmeder ve çocukları bu imajı kabul etmeye ya da saldırgan bir şekilde reddetmeye zorlar.

Çocuk yaşama ilişkin kuralları ve ticaret hayatına ait numaraları medyadaki eğiticilerinden öğrenir. Önceki kitaplar tutumluluk ve çalışkanlık gibi erdemlerle kazanılabilen sosyal ve ekonomik ilerleme ile ilgiliydi. 20 yy. ilk yıllarında ortaya çıkan yeni düşünce hareketinin mottosu düşün ve zengin ol idi. Yani zenginlik artık gerçek hayattaki faaliyetlerle elde edilmek zorunda değildi. Kişi kendini telkin ederek de zengin olabilirdi. Yalnız amaç yine de zenginlikti. (Yalnız Kalabalık/ David Riesman)

#David Riesman
#Yalnız Kalabalık
#Zygmunt Bauman
#Akışkan Modernite
#David Lyon
#Cinayet Sineması
7 yıl önce
Okuma notları - 2
2024 yılı için memurların bilmesinde fayda olan pratik güncel bilgiler
Alman aklı, kime tetik çektirir
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’