|
Okuma notları-2

“Huzurumuzu bozan bir başkalıktan aslında bizzat mesul olduğumuzu kabullenmek yerine, suçu üstümüzden atmak için her yolu deneriz. Başlıca yollardan biri, başkalarını “yabancı” diye yaftalayıp günah keçisi ilan ederek hayatımızı kolaylaştırma çabasıdır. Böylelikle kurbanlık yabancıyı bir canavara veya fetiş-tanrıya dönüştürürüz. Ancak her iki durumda da, karşımızdaki yabancıyı, içimizdeki tekil ötekiliğe karşılık gelen tekil bir öteki olarak tanımayı reddederiz. Öteki-olarak-beni tanımak istemeyiz.



Ötekinin öteki olmasına izin vermek kolay bir iş değil elbette. Bilhassa çağdaş kültürümüz, huşu duygumuzu korku, canavarlık ve şiddet dolu çarpıcı hikayelerle ikame ederek, ölüm içgüdüsü hususundaki derin muğlaklığımızı istismar ediyor. .. Medya ölüm içgüdüsünü pompalıyor. İnsanların uzun ve yorucu bir günün ardından ne tür filmler izlemeyi sevdiğine baksanıza: gerilim veya korku; böyle olmayan sıkıcı addediliyor. Böyle bir şiddetin cazibesine kapılıyoruz. Bu yüzden, kimlik sorunuyla cebelleşen o büyük ahlaki görev bir yandan da ölüm, şiddet ve nefrete dair bu çağdaş deneyimle cebelleşiyor.” (Yabancılar, Tanrılar ve Canavarlar-Richard Kearney)



*


Bazı Avrupa ülkelerinde, özellikle İngiltere' de, Çin'den ithal edilen çay, kahveye meydan okudu. Çayın Avrupa' daki popülerliği Doğu'yla karlı ticaret yollarının açılmasına yardım etti ve İngiltere'nin ilk küresel süper güç olmasını sağlayan görülmemiş ölçekte sanayileşmenin ve emperyalizmin dayanağı oldu. Çay, İngiltere'nin ulusal içkisi olarak kendisini kabul ettirdikten sonra, çay arzını sürdürme arzusunun İngiliz dış politikası üzerinde geniş kapsamlı etkileri oldu ve bu politika Amerika Birleşik Devletleri'nin bağımsızlığına, Çin'in eski uygarlığının zayıflamasına ve Hindistan' da sınai ölçekte çay üretiminin başlamasına katkıda bulundu.



Yapay karbonatlı içkilerin on sekizinci yüzyılın sonunda Avrupa' da ortaya çıkmalarına karşın, alkolsüz içkiler yüzyıl sonra Coca-Cola'nın icadıyla birlikte çıktılar tarih sahnesine. Başlangıçta dinçleştirici bir ilaç olarak tasarlanan kola, giderek, Amerika'nın ulusal içkisine dönüşürken, Amerika Birleşik Devletleri'nin bir süper güç haline gelmesine yardımcı olan canlı tüketim kapitalizminin de bir simgesi oldu. Yirminci yüzyılda dünyanın her yerinde savaşan Amerikalı askerlerle birlikte ülke ülke dolaşan CocaCola dünyanın en fazla tanınan ve en geniş dağıtımı yapılan ürünü haline geldi. Günümüzde Coca-Cola bir tek küresel pazara doğru yapılmakta olan tartışmalı yürüyüşün bir ikonu konumunda.” (Altı Bardakta Dünya Tarihi- Tom Standage)



*


“Gerçekte renk, tarihçi için sosyolog ya da antropolog için olduğu gibi öncelikle toplumsal bir olgu olarak tanımlanır. Rengi “oluşturan”, ona tanımını ve anlamını veren, kodlarını ve değerlerini meydana getiren, pratiklerini düzenleyen ve önemini belirleyen toplumdur. Sanatçı ya da bilim insanı değil; insanın biyolojik aygıtı ya da doğanın görünümü hiç değil. Renk sorunları, öncelikle ve her zaman toplumsal sorunlardır; çünkü insan yalnız değil, toplum içinde yaşamaktadır. Bu olgu kabullenilmediğinde, indirgeyici bir nörobiyolojizme ya da tehlikeli bir bilimciliğe düşülecek ve bir renkler tarihi oluşturmaya yönelik tüm çabalar sonuçsuz kalacaktır.



Gerçekte mavinin tarihi, gerçek bir tarihsel sorun ortaya koyar: Bu renk, Antikçağ halkları için pek önemli değildir; dahası Romalılar için nahoş ve değersizleştiricidir: Barbarların rengidir. Oysa mavi; yeşil ve kırmızının çok ötesinde, bugün, tüm Avrupalıların en sevdiği renktir. O halde, yüzyıllar boyunca değerler tamamen altüst olmuştur.” (Mavi Bir Rengin Tarihi-Michel Pastoureau)




#Michel Pastoureau
#Antikçağ halkları
#Richard Kearney
8 yıl önce
Okuma notları-2
"Anayasada ilk sözler"in galibi açık farkla BDP
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?