|
Oyuncuların ‘reyting’ etkisi
Senaryodaki yapısal problemleri çözmek, karakterleri ve hikayeyi derinleştirmek yerine, hikayeyi hızlandırarak sosyal medyada gündem olmak stratejisine bel bağlayan Muhteşem Yüzyıl Kösem amacına ulaştı, ama şimdilik. Saniyeler içinde Anastasya görüntüsünden Kösem'e evrilen, cevşen mucizesiyle hayatta kalan, isyanı durdurup hanedanın devamlılığını sağlayan Kösem Sultan; Safiye Sultan'a kafa tutmayı da ihmal etmedi.

Saray adamları tarafından evinden alınıp padişahın haremine getirilen, sıla özlemiyle yanıp tutuşan, evine dönmek için fırsat kollayan Anastasya'nın saniyeler içinde Kösem'e dönüşme hikayesi, hakkı verilerek işlense idi; tarihi gerçeklere aykırı bir kurmaca hikaye yerine payitahta nasıl geldiği muamma olarak bırakılsa; diyaloglarda geçen biz seni en iyi şekilde yetiştirdik ifadesinin altı doldurulmaya çalışılsa idi, Kösem'e evrilme hikayesi bu kadar havada kalmazdı. Padişahın güçsüzlüğünden dem vuruluyor, güçsüz padişahı kimse seyretmek istemez deniyor da Sultan Ahmet'in tahta çıktığında 13 yaşında olduğu, tahta çıktıktan sonra sünnet olduğu gerçeği göz ardı ediliyor. İşin gerçeğinde de yönetime ağırlığını koymadığı için valideler arası mücadele kızışıyor ve Kösem Sultan gün geçtikçe güçleniyor. Ama karşımızdaki yerli dizi olduğu için bütün bunların hiçbir önemi yok! Olmamışlığın faturası daha önce olageldiği gibi genç oyuncuya kesilir, hikayenin senaryonun hiç önemi olmaksızın reytingleri yükseltmek üzere mantıksız bir şekilde oyuncu değişikliği yapılır. Bir süre köşelerde Beren Saat'in reytingi ne kadardı hesaplamaları yapılır, bu esnada seyir alışkanlığı oluşturulmuş seyirci sayısında artış kaydedilir ve yola aynen devam edilir.

İşlerine geldiğinde dünyanın en önemli ölçüm aracı kabul edilen, işlerine gelmediğinde reddedilen reyting üzerinden bir tartışma da Paramparça'da yaşanıyor. Nurgül Yeşilçay-Erkan Petekkaya arasında yaşandığı iddia edilen öpüşme krizinden sonra, Nurgül Yeşilçay diziden ayrılma kararı aldı. Anlaşması 52. bölümde bitecekti, yapımcıdan daha erken ayrılmak adına anlayış bekledi. Senaryoyu toparlayamamış olmalılar ki kabul görmedi bu istek, Erkan Petekkaya ile olan sahneleri telefon görüşmesine indirgendi, sonrasında farklı zamanlarda çekilip montajlanmaya başlandı.

Nurgül Yeşilçay'ın uzun zamandır mutsuz olduğu setten sızmakla birlikte reytingleri yüksek seyreden bir diziden ayrılmak istemesi sorgulanıyor medyada. Reytingleri düşük olsaydı ayrılması normal karşılanacaktı, bu durumda ise bulduğunu bunuyor muamelesi yapılıyor. Asmalı Konak'tan bu yana her rolü aynı şekilde yorumlayan; Melekler Adası ve Ezo Gelin dışında ekranda tutunmayı başaramayan; Cinayet, Sensiz Olmaz, Sultan, Bebek İşi gibi reyting açısından fiyasko dizilere imza atan Nurgül Yeşilçay; Paramparça'nın ilk bölümünden itibaren mutsuz bir görüntü verdi ekranda. Gülseren karakterini hiç sevemediğimi, çok sığ yazıldığını, oyuncuya hareket alanı bırakmadığını daha önce yazmıştım. Çalıştığı her iş yerinde tacize uğradığı için iş değiştirmek durumunda kalan, ama buna rağmen derin dekolteli basma elbiselerinden vazgeçmeyen biraz ahmak bir karakter Gülseren. Senaryo fakir, mağrur, iyi anne tanımlamasının altını dolduramadığı için, karşı tarafta yer alan kontrol delisi, mesafeli Dilara oyuncu tarafından asil bir şekilde yorumlanınca bir adım öne çıktı. Senaryo Dilara'nın kötü anneliği üzerine oynasa da Ebru Özkan duruşu ve rolü yorumlayışı ile senarist ekibini de kötü anne olmadığına ikna etti; eksikleri olabilir, yanlışları olabilir ama asla kötü bir anne değil!

Kriz medyaya yansıdıktan sonra rol dağılımı farklı yapılsaydı Ebru Özkan Gülseren, Nurgül Yeşilçay Dilara karakterine hayat verseydi nasıl olurdu diye düşündüm. Ebru Özkan Gülseren karakterini yüceltirdi büyük ihtimal, Nurgül Yeşilçay bağırıp çağırarak Dilara karakterini senaryonun arzu ettiği şekilde nefret unsuruna çevirirdi.

Kağıt üstündeki karakter önemli ama oyuncunun karakteri nasıl yorumladığı, nasıl gördüğü de çok önemli. İyi oyuncunun farkı burada ortaya çıkıyor, sığ karakteri derinleştirebilme kabiliyetinde.

Nurgül Yeşilçay'ın gitme isteği rol arkadaşıyla yaşadığı tartışmanın krize dönüşmesinden ziyade Gülseren karakterinin sığlıkta boğulmasından. Dizinin Nurgül Yeşilçay üzerine inşa edildiği düşünülünce, gelinen noktada neden mutsuz olduğu, neden ayrılmak istediği daha net anlaşılır.

Beren Saat'in gelişi senaryo zaafları giderilmediği takdirde Muhteşem Yüzyıl Kösem'de anlık bir rüzgar olarak kalacak. Nurgül Yeşilçay'ın gidişi ikna edici bir hikaye eşliğinde olduğu takdirde yeni açılımlarla Paramparça'ya olumlu yönde etki edecektir.
#Kösem Sultan
#Nurgül Yeşilçay
#Muhteşem Yüzyıl Kösem
#Ebru Özkan Gülseren
#Melekler Adası
#Ezo Gelin
8 yıl önce
Oyuncuların ‘reyting’ etkisi
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir
Yeni tehditler ve Türkiye’nin kurumsal güncellenmesi