|
Tüm zamanların en çok konuşulan olayı

15 Temmuz'dan bu yana meydanlarda demokrasi nöbeti devam ederken, “kalkışmanın” tüm zamanların en çok konuşulan olayı olduğu Ajans Press'in raporuyla tescillendi. Ajans Press'in detaylı inceleme neticesi hazırladığı rapora göre, 15-24 Temmuz tarihleri arasında konu hakkında 77 bin 271 haber yapılarak rekor yansıma sayısına ulaşıldı. Son yıllarda Türkiye gündemine damgasını vuran olayların yansımalarına bakıldığında durum daha net görülüyor. Tüm dünyada terör eylemleriyle gündem oluşturan IŞİD hakkında 2016 yılının ilk 6 ayında toplam 25 bin 30 haber; 2013 yılında büyük yankı uyandıran 17-25 Aralık operasyon süreci hakkında 23 bin 577 haber; 1999 yılında tüm Türkiye'yi yasa boğan 17 Ağustos depremi hakkında ise 18 bin 238 haber yapılmıştı.



Gazetelerde yer alan haberlerden öğrendiğimize göre darbe günü olarak Peygamber Efendimiz'in hicret tarihi olan 16 Temmuz hedeflenmişti. Plan deşifre olunca hareket saati erkene alındı, başarısızlıkla sonuçlanan kalkışma Haçlıların Kudüs'ü işgal ettiği 15 Temmuz'a denk geldi.



15 Temmuz'un şiiri ve hikayesi mutlaka yazılacaktır hatta belki yazıldı bile. Şiir ve hikayede duygu ön plandadır ama söz konusu roman ve sinema filmi olduğunda duygudan ziyade felsefe ön plana çıkar. Vizyonda iken ilk on beş dakikasında izlemeyi bıraktığım Kod Adı KOZ, bahsettiğim duruma iyi bir örnek.



Kod Adı KOZ, MİT krizi ya da 7 Şubat krizi olarak bilinen, 7 Şubat 2012 tarihinde yaşanan MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ın ifadeye çağrılma sürecini merkeze alarak paralel yapıyı deşifre etmeye niyetlenmiş ama maalesef seyri güç, o günleri yaşayan, yakından takip edenler için bile anlaşılması zor bir film çıkmış ortaya. Dramatik yapı neredeyse sıfır, öyküleme konusunda da sınıfta kalmış senaryo. Tipten öteye gidemeyen karakterler ise en büyük zaafı senaryonun. Tam dramatik yapı oluşmaya başlamıştı, istihbarat şefi ve gazeteci kardeşi tipten karaktere geçiş yapmıştı ki film sona erdi.



MİT krizini merkeze alsa, hikaye öncesi ve sonrası ile o ana yoğunlaşsa idi çok çarpıcı bir film çıkabilirdi ortaya. Müsteşar, Başbakan'ın ameliyatta olacağı hesap edilen bir saat diliminde ifadeye çağrılıyor. Başbakan söz verdiği bir ziyareti gerçekleştirmek üzere yolu uzatıp ameliyatın gecikmesini göz alınca olayın gidişatı değişiyor. Kod Adı KOZ ise elinde bu kadar zengin bir hikaye varken, ifade ziyaret ameliyat üçgeninde yaşanan olaylara odaklanmak yerine, yakın tarihte yaşanan pek çok olayı peş peşe sıralayarak hedefe kısa yoldan gitmek istiyor. Özellikle paralel yapıyı anlattığı sahnelerde dışardan bir bakışın esiri olduğu için niyet o olmasa bile karikatürize sahneler çıkıyor ortaya. Filmin en büyük eksiği içerden bir bakış ki herhangi bir örgütlenmeden bahsederken örgütü deşifre ederken içeriden bakış şarttır. Ne, nasıl, ne zaman, kim sorularından daha önemlisi neden sorusuna cevap verebilmektir. Neden sorusunu sormayan ve cevap veremeyen film, roman ve dizi aksiyondan öte gidemiyor ne yazık ki.



Neden sorusunu sorabilmek/sordurabilmek ve cevap verebilmek için öncelikle konuya çok hakim olmak gerekiyor ve hiç bilmeyen birisine anlatır gibi anlatmak gerekiyor. Söz konusu film/ dizi/ roman olduğunda öyküleme, dramatik yapı ve karakterin öykü boyunca yaşadığı değişim büyük önem arz ediyor. Kod Adı KOZ'daki tiplerin karakter olamamasının en büyük sebebi aynı seyirde başlayıp devam etmeleri ve hiç değişim yaşamamaları.



Halbuki bir tarafta MİT krizi anlatılırken diğer tarafta örgütün nasıl bir yapı olduğuyla yüz yüze kalan birisinin hikayesi anlatılsa idi çok farklı bir film çıkardı ortaya. Bir tarafıyla 7 Şubat'a projeksiyon tutardı, bir tarafıyla geçmişi anlatmaya çalışırdı diğer tarafıyla ki en önemlisi de budur geleceğe projeksiyon tutabilirdi.


#15 Temmuz
#MİT krizi
#Hakan Fidan
8 yıl önce
Tüm zamanların en çok konuşulan olayı
İnsaf!
Dağ yürekli adamların büyük seçimine doğru
Demografik dönüşüm
Seçim bitsin, önümüze bakalım!
Yerel seçime ramak kala: DEM, Yeniden Refah ve İYİ Parti