|
TV cephesinde değişen hiçbir şey yok!

Televizyon dünyasında gelişmeler eski tas eski hamam devam ediyor. Geçen yıl Ocak ayında yayına giren diziler başarılı oldu gerekçesiyle, bu sene dizisini yayınlamak için Ocak ayını bekleyen yapımcılar ve TV yöneticileri mevcut. O diziler seyircinin görüş alanına neden ve nasıl girmiş analiz yapmak yerine, yayın tarihini kopya etmek çok zekice ve yaratıcı bir hamle!



Muhteşem Yüzyıl Kösem'in ilk iki bölümünden –ki 300 küsur dakikadan bahsediyorum- kolajlanmış otuz dakikalık kısmını seyredip, dizinin yayına girdiği gün köşelerinden muhteşem bir dizi geliyor diye anons edenler, seyirci ile birlikte ilk bölümü TV'den seyredince büyük hayal kırıklığı yaşadı! Aslında hayal kırıklığının sebebi ekranda gördüklerinden ziyade reyting listesindeki durumdu. Muhteşem Yüzyıl Kösem seyirciden ilgi görmediyse vardır bir sebebi yaklaşımıyla yapılan “derin" analizlerde fatura her zamanki gibi oyunculara çıkarıldı. Yeni bir Hürrem beklentisiyle uzun uğraşlar sonucu karar kılınan Kösem Sultan'ı canlandıran genç oyuncu, planlanandan önce gönderilerek Beren Saat'in diziye dahil oluşu öne alındı. Medyada oluşturulan Beren rüzgarı, İntikam dizisinde kendini imha etmiş olmasına rağmen, Kurtlar Vadisi'ni alt eden oyuncunun reyting katkısıyla dizi bir anda düze çıkacaktı hesapta. Saniyeler içinde yaşanan değişim sadece oyuncunun görsel değişimiyle sınırlı değildi, karakterde de ciddi bir değişime gidilmişti ama yapılan değişiklik oldukça acemi ve mantık dışıydı. Buna rağmen bu değişikliğin diziye ilaç olacağına inanılmış olmalı ki, Beren Saat rüzgarı kısa sürdü, diziyi kurtaramadı yorumları haberleri havada uçuştu. Senaryonun felsefesi yoksa, bir önermesi yoksa, karakterlerin hikayesi bir dert etrafında şekillenmiyorsa, görsel olarak ne kadar iyi olursa olsun o diziden hayır gelmez! Ki bunun en akılda kalan örneği Kurt Seyit Şura dizisinde Kıvanç Tatlıtuğ üzerinden yaşanan tecrübedir. Zayıf bir romandan uyarlanan zayıf bir senaryo idi Kurt Seyit ve Şura; Kıvanç Tatlıtuğ'un baklavaları ile kadın seyirciler için görsel bir şölene dönüştürülmek istendi. Tutmayınca sonrasında yapılan müdahaleler, hikayeyi ve seti Rusya'dan İstanbul'a taşımak da kurtaramadı diziyi. Dönemi anlamaktan uzak Muhteşem Yüzyıl Kösem'in entrika aksiyon bileşiminden oluşturulan senaryosu ile daha fazlası mümkün değil.



Statik senaryo dilinden dinamik senaryo diline geçiş yaşandı dizi sektöründe. Haklarını teslim etmek lazım yeni dizilerde hiçbir karakter durağan değil, hikaye içinde hareket halinde. Ama işte o hareketlenmenin boşa gitmemesi için karakterlerin haklı ve geçerli sebepleri olması gerekiyor. Bölümü kurtarmak adına entrika koalisyonuna iştirak etmesi yeterli değil. Karakterin kendi hikayesi kadar bu hareketlenmenin büyük hikayeye yaptığı katkı da önemli.



Dizi sektörünün en büyük problemi “büyük hikaye." Büyük derken niceliksel bir şeyden bahsetmiyorum. Büyük hikayeyi oluşturmakta büyük problem yaşanıyor. Çünkü büyük hikaye halen daha aynı klişeler etrafında dönüyor, dönem dizisi güncel dizi fark etmeksizin. Time meydanında vücudu dövmelerle kaplı, hafızasını kaybetmiş bir kadının bulunmasıyla başlayan “Blindspot", başlangıç hikayesini göz ardı edersek özünde tipik bir suç/FBI dizisi. Yaşanacak olayların kadının vücudunda şifrelerinin olması dahi yetmiyor seyir dinamiğini sağlamaya. Ama her bölüm öğrenilen bir gerçek ile pazıl misali oluşan büyük hikayede; Jane'in kim olduğu, o dövmelerin vücuduna nasıl, neden ve kim tarafından yapıldığı soruları canlı tutularak, büyük hikaye inşa edildiği için seyredilmeye devam ediyor. Bizim dizilerde ise büyük hikaye her seferinde aynı kapıya çıkıyor. Bakınız Hatırla Gönül, babaların düşman olmasının sebebi aynı kadına aşık olmalarıymış meğer!



Psikopat erkek karakterlere psikopat kadın karakterler eklendi. Meryem'in ailemizin metresini yok etme girişimi diğer dizilere de sıçradı. Acı Aşk'ta Sude, Melek'i ya çocuğu doğurur bana verirsin ya da ölürsün diye tehdit ediyor.



Gelin ve çeyiz üzerine kurulu realiti şov'da; ev sahibi rakiplerini gelinlik içinde karşılıyor, evini gezdiriyor, düğün videosu ve fotoğraflarını gösterip eleştirileri kabul ediyor. Düğün fotoğraflarını açık saçık bulan yarışmacı eleştirisini dile getiriyor: “Bu pozları kayınpederin de görecek, utanmadın mı?" Cevap yılın cevabı olmaya aday ama aslında neden bu durumdayız sorusuna da cevap niteliğinde. “Kayınpederim ve kayınvalidem hiç bakmadılar fotoğraf albümüme." Başa dönelim, fotoğraflar çekilmiş, çekilirken utanılmamış, albüme yerleştirilmiş, eve gelen eşe dosta gösterildiği yetmezmiş gibi bir realiti şovda haftanın kazananı olabilmek uğruna kameralar önünde gösterime açılmış. Televizyon ekranında tanıyan tanımayan herkes pozları görmüş ama gelin kızımız o pozları kayınpederi görmediği için oldukça rahat! Çünkü kayınpeder albüme hiç bakmamış!


#Muhteşem Yüzyıl Kösem
#Acı Aşk
#Dizi sektörü
8 yıl önce
default-profile-img
TV cephesinde değişen hiçbir şey yok!
Cemaat ve dershaneler
‘Beşikten mezara kadar ilim’
Sarhoştum, hatırlamıyorum
Suçlu kim?
Vergi artışı yerine yapılacaklar