|
Bize bizden büyük düşman yok

“Bizsiz yetmezdi bize güçleri



Bizimle güçlenip yettiler bize”



İki buçuk asırdır çekmediğimiz çile, ödemediğimiz bedel, kaybetmediğimiz mukaddes kalmadı. Bütün dünya topyekûn üstümüze çullanmış, Türkiye ayağa kalkamasın diye savaş vermekte.



Dün Haçlı Seferleri'yle yapmaya çalıştıklarını, Çanakkale'de yapamadıklarını, sonrasında yaptık zannettiklerini, bugün farklı enstrümanlarla, son ve sahici bir vuruşla yapabilmek için uğraş veriyorlar.



Adı henüz konulmasa da, kokusu şimdiden çıkmış yeni bir 'sykes picot' ile Osmanlı bakiyesi topraklarda yeni baştan haritalar çiziliyor. Yüz yıl önceki oyunun güncellenmiş versiyonu, kurmaca terör örgütleri, öngörüsüz muhterisler, onursuz piyonlar eliyle bir kez daha piyasaya sürüldü.



Geride kalan bin yılın üçte ikisinde dünya tarihini yapmış, sonrasında derin bir uykuya çek-tir-ilmiş bu necip milletin, yeniden ayağa kalkıp, yeryüzü mazlumlarının yeniden umudu olma ihtimali birilerinin uykularını kaçırıyor.



Mısır hapishanelerinde çürümeye terk edilmiş umudu, Irak'ta 15 senedir körüklenen yangını, Suriye'de yüzbinlerce insanın kanlarıyla şekil verilmeye çalışılan parçalanmışlığı, İran'ın durmadan kavga ettiği Batı'yla, durup dururken kucaklaşmasını, 'iki millet bir devlet' sözünü, en azından slogan çapında bayraklaştırabildiğimiz Azerbaycan'ın başına, Ermenistanlı bir çorabın tekrar ve tam da bu zamanda örülmeye çalışılmasını ve yakın çevremizde olup bitmeyen bütün bu kaosu, Türkiye'den bağımsız bir şekilde doğru ve hakkıyla yorumlayabilmek mümkün değil.



Sadece dışımızda yaşananları mı?



Hayır!



Gezi Parkı'yla meselenin sadece ağaç olmadığını, 17-25 Aralık'la mevzuunun yalnızca dershane olmadığını, hendeklerde arananın Kürt halkının hakkından başka her şey olduğunu hep birlikte görmedik mi bu ülkede?



İçeride ve dışarıda yaşanan bunca savaşı görünce insan bir kez daha titreyip kendine dönüyor ve o eskimez sözü önce kendi içine, sonra bütün kardeşlerine ve nihayet bütün dünyaya haykırmak istiyor:



Bize bizden başka dost yok!



Öyle değil mi?



Bana sorarsanız hiç de öyle değil!



Bütün bu sebeplerden bir netice üretip, adını da “bize bizden başka dost yok” koymak hepimizin hem kolayına geliyor, hem de hoşuna gidiyor.



Haydi, itiraf edelim.



Tembeliz, kolaycıyız, bayılıyoruz ezberlere. Hamasi nutuklarla cûşa geldik mi bir de, bütün meselelerimizi hallettik zannediyoruz. Düşünmek istemiyoruz, hatalarımızdaki sorumluluk payımızla yüzleşmek ürkütüyor bizi, tefekküre niyetimiz, muhasebeye çapımız, mücadeleye gayretimiz yok!



Bize bizden başka dost var mıdır bilmem ama bize bizden büyük düşman yok!



Evlerimizin duvarına, okullarımızın çatısına, Meclisimizin girişine, ve nihayet aklımızın bir köşesine asmamız ve hatta kazımamız gereken serlevha budur:



Bize bizden büyük düşman yok!



Asacağız bu levhayı dört bir yana.



Salonunun duvarındaki enfes levhaya, mobilyasıyla uyumlu çerçeve rengi beğenen mânâdan habersiz bir gösteriş budalası gibi değil, içindeki her bir kelimenin anlam haritasını beynine tefekkür pençeleriyle kanatarak kazımış, hepsinin birden tarihin seyri içindeki her bir karşılığının dün gibi değil, an gibi farkında ve bu sözlerin bir cümle hâline geldiği vakit bu güne ve yarına ne söylediğinin idrâkine kalbini mekân eylemiş bir divâne gibi asacağız.



Bize bizden büyük düşman yok!



Çaldıran'ın, Mohaç'ın, Niğbolu'nun, çağ açıp çağ kapatan İstanbul fethinin kahramanları bizdik. Devlet-i Âliye'nin ordusunda 'yeniçeri' derlerdi bize. Âl-i Osman'a biz kıydık, Genç Osman'ı biz katlettik, III. Selim'i biz tahttan indirdik. Yok olurken verdiğimiz emek, var olurken harcadığımız gayretten az değil.



İttihâd-ı İslâm derdiyle terakkinin âlâsının temellerini atarak, 33 yılı gergef gibi işleyen siyasi dehanın, âbidevî Ulu Hakan'ı da bizdik; adımıza İttihad ve Terakki diyerek iyi olacak zannıyla, o Ulu Hakan'ı hâl edip, tahttan indiren de biz!



Ezan susmasın, Kur'an ayaklar altında kalmasın, hilafete zevâl gelmesin deyip, küllerinden doğarak Millî Mücadele'yi kazanan ankâ bizdik; uğrunda can verdiğimiz ne kadar mukaddes varsa, onları tarihin külleri altına süpürme bahtsızlığı da bize düştü!



İslâm'a hizmet için üç kıta, yedi denizde yol olan Türk'ün bin yıllık can yoldaşı da bizdik; şimdi yollar boyunca canı candan eden hendekleri kazan da biziz.



'Devletiniz olacak' rüşvetinin hayaliyle devletine sırtını dönen de bizdik, bir asır sonra paramparça olan devletlerimiz için ne yapacağımızı bilemeyen de biziz.



Bırakalım başımız sıkıştıkça, bize bizden başka dost yok ezberine sığınmayı artık. Biz, biz olabilirsek bize dost çok. Biz olamadığımız vakit, biz bile düşmanız bize!


İslâm ülkelerinin ahvâlini de, o ülkelerin kendisine umut bağladığına vehmettiğimiz Türkiye'nin iki buçuk asırlık serencamını da kendimize en büyük kötülüğü kendi ellerimizle ettiğimizin farkına varabilirsek anlayacağız.



Ve anlarsak biz bize düşmanlık etmekten vazgeçeceğiz.



Anlayalım artık.



Bize bizden büyük düşman yok!



Kimin yazdığı, kimin yazdırdığı, hangi hesapla yazıldığı hiç de önemli olmayan o zırvayı işte bir de buradan okumalı!



Okumalı ki, bu milletin bir asırdan sonra bulduğu muazzam kendini arayış hamlesi, bu hamlenin bu günlere gelişi için İstiklâl Mahkemeleri'nden 27 Mayıslara, 12 Eylüllerden 28 Şubatlara kadar ödenen bütün bedeller ve Türkiye'nin her şeye ve herkese rağmen kendisini büyük yapan mânâya kavuşma mücadelesi, pelikanların kanatlarında, şuyûu vukûundan beter anlamsız bir ikiliğe kurban olup gitmesin.


#Haçlı Seferleri
#İstiklâl
#İslâm
8 yıl önce
Bize bizden büyük düşman yok
Tevradî bir mitin Kur’anî bir kıssa ile tashihi
i-Nesli anlaşılmadan siyaset de olmaz, eğitim de…
İç talebe ilişkin öncü göstergeler ilave parasal sıkılaştırmaya işaret ediyor!
Enerjide bağımsız olmak
Târihin doğru yerinde durmak