|
Önümüzdeki günler
Ukrayna’daki savaş çok boyutlu olarak devâm ediyor. Bu boyutlardan birisi de medya. Batı dünyâsı Rus haber kaynaklarına ağır bir kesinti uyguluyor. Cepheden gelen haberler tek yanlı olarak veriliyor. Dahası, propaganda amaçlı uydurma haberlerden geçilmiyor. Elimizdeki son manzaraya bakacak olursak,
Rusya’nın istediklerini elde edemediğini, ordusunun bozulduğunu ve daha evvel elde ettiği pek çok yerden çekilmek zorunda kaldığını
görüyoruz.
Bu manzaranın kısmen doğru olduğunu söyleyebiliriz. Rusya
istihbarâtının iyi çalışmadığı, bilhassa lojistik bağlantıların aksadığı
anlaşılıyor. Stratejik hatâları da var. Savaşın başlangıcında tahminler, Rusya’nın Donbass bölgesini hedef alacağı istikâmetindeydi. Ama Rusya çok sayıda cephe açtı. Kiev’e de saldırdı. Bunda başarılı olamadı. İstanbul görüşmelerinde tek taraflı olarak Kiev’den çekileceğini taahhüt etti. Bilindiği gibi İstanbul görüşmeleri başarısızlıkla neticelendi. Normal olarak Rusya’nın Kiev saldırılarını devâm ettirmesiydi. Ama öyle olmadı. Rusya, iyiniyet göstermek bahanesinin arkasına sığınarak Kiev civârındaki birliklerini doğuya çekti. Bir bakıma kulağını tersten göstermiş, en başta yapması gerekeni sonradan yapmış oldu. Onca aksaklığa rağmen doğuda icrâ ettiği askeri saldırılarla, Ukrayna topraklarının %20’sini aldı.
Bu bir başarı mıdır?
Eğer, Rusya’nın başlangıçta ilân ettiği, Ukrayna’yı topyekûn kendi kontrolü altına almak gibi
maksimal beklentileri üzerinden
değerlendirilirse elbette değil. Ama, daha somut olarak bakacak olursak, Rusya’nın hesâbına müspet olarak kaydedilebilecek bâzı hususlar var. Bir defâ uluslararası kabul görmese de fiilen Donbass bölgesinin büyük bir kısmını Rus anavatanına bağladı. Bununla da kalmadı,
Ukrayna’nın Karadeniz’deki varlığını büyük ölçüde kısıtladı.
Kırım’dan sonra Mariapol ve Herson üzerinden yayıldı.. Azak Denizi, artık Rusya’nın tam kontrolüne geçti. Eğer bundan sonraki aşamada Odessa’yı da işgal ederse, amacına büyük ölçüde ulaşmış sayılabilir. Bence kritik olan da zâten bu. Rusya eğer Odessa’yı işgâl eder, Ukrayna’yı Karadeniz’den topyekûn keserse amacına ulaşmış sayılır. Karadeniz’den kopmuş bir Ukrayna’nın Moldova’dan bir farkı kalmayacaktır. Kolay mı? Değil.. Ama bu kış, Rusya’nın plânları Donbass’ı tahkim etmek, ağırlığı da Odesa’ya vermek olacaktır kanaâtindeyim.
Diğer bir husus,
Rusya’nın askerî gücünün doğru değerlendirilmediğiyle
alâkalı görünüyor. Rusya bugüne kadar elindeki gelişmiş ve tahribât gücü yüksek modern silâhlarını cepheye çok sınırlı olarak sürdü. İstihbârî hatâ da zâten buydu. Kaynakları Putin’e, bir kısmı demode olan silâhlarla bu işin üstesinden gelinebileceğini istihbar etmiş olmalı. İlhaklardan sonra manzara değişiyor. Artık Luhansk ve Donetsk’e karşı Ukrayna ordusunun yapacağı saldırılar Rusya’ya yapılmış sayılacağından Rusya kendi savaş doktrinini işleteceğini açıkladı. Bu da Rusya’nın hakikî gücünü göstereceği ve çok ağır karşılıklar vereceğine işâret ediyor. Ukrayna ordusunun bunu karşılayacak bir kapasitesiye kavuşturulup kavuşturulmadığını göreceğiz. Her hâlükârda adım adım, adı henüz öyle konmamış olsa da bir
NATO -Rusya savaşına yaklaşıyoruz
. Eğer Ukraynalılar Rusya’dan gelecek olan bu ağır saldırıyı göğüsleyemezlerse, savaşın dâiresinin, bilhassa Polonya’nın, akabinde Beyaz Rusya ve Moldava’nın da dâhil olacağı şekilde genişleyebileceğini tahmin edebiliriz.
Nükleer silâh kullanımı
meselesinde yaşanan endişeleri, şimdilik kaydıyla paylaşmıyorum. Rusya bu yola ilk aşamada başvurmayacaktır. Eğer Ukrayna ordusu NATO tarafından lâyıkı veçhile takviye ve tahkim edilmiş olup Rusya’nın modern silâhlarını karşılar ve Rus ordusuna zarar vermeye başlarsa bu yola gidebilir. Ama bunu ilk evrede beklediğimi söyleyemem.
Angloamerikan blok boş durmuyor. Rusya’ya karşı ambargolar sıkılaştırılıyor; yenileri hayâta geçiriliyor.
Kafkasya’da Gürcistan üzerinden yeni bir cephe
açılıyor. Ermenistan ise şimdilik yedekte tutuluyor. Bu sürecin Türkiye’yi yakından alâkadar ettiğine ayrıca işâret etmeye gerek yok. Angloamerikan blok şimdiye kadar Türkiye’nin tarafsızlık siyâsetlerine fazlaca ses çıkarmıyordu. Ama bundan sonra farklı davranacaklarının işâretlerini vermeye başladılar. Bu kış tehditvârî bir söylem üzerinden Türkiye’nin ambargo kurallarını titizlikle tatbik etmesi istenirse şaşırmamalıyız. ABD, zâten kısa bir zaman evvel,
Rusya ile aralarındaki cârî sermâye hareketliliklerini sona erdirmesi için Türkiye’deki iş ve finans çevrelerini ikaz etti.
Ne Rus sermâyesinin Türkiye’ye gelmesini ne de Türk işadamlarının Rusya’daki piyasalarda doğan boşlukları kapatan varlık alımlarını devâm ettirmesini istiyorlar. Doğrusu ben bu yasakların bir şekilde bypass edileceğini düşünüyorum. Ama bu yolda Türkiye’nin başının bir hayli ağrıtılabileceğini tahmin ediyorum.

Avrupa için en karasından, Türkiye açısından ise o kadar olmasa da sıkıntılı bir kış bizi bekliyor. Bekleyip göreceğiz…

#NATO
#Rusya
#ABD
#Trükiye
#Ukrayna
2 yıl önce
Önümüzdeki günler
Evvelbahar
Siz hiç “ayben”e para gönderdiniz mi?
Irak: Kurtların sessizliği…
Direniş meşrudur, tükür kardeşim
Columbia’da ‘Filistin’le Dayanışma Çadırları’