|
Eğreti Stavrogincilik

"Katı olan her şey buharlaşır". Bu tez doğrudur. Gezi Parkı olaylarında "katılaşan", Türkiye"nin üzerinde aldatıcı siyâsal sismik hareketler taşıyan derin pozitivist târihidir. Artık görülüyor ki, düz kalkınmacılık bu yüzyılda, her zaman olduğundan daha fazla "kendisi için"dir. Teknolojizm ve ekonomizm derin pozitivist târihimizin en küt halleridir. Gezi Parkı protestoları da bu sürecin "gaz" hâli; Paris komünü ruhunun en "light karşılığıdır. Gezi Parkı"nın insanları nesnesi kılındıkları bir sürecin içinden geliyor. Hareketin başlangıcında katılaşan sürecin en şedit uygulamalarına mâruz bırakılmaları onun meşrûiyet alanını tahkim etmiştir. Îtirazları bu süreçlerin nesnesi kılınmalarınadır. Sâdece bu kadarı bile hareketin meşrûiyetini mümkün kılmaya yeter. Ama onlara kendiliğinden özne olmayı bahşetmez.

Buharlaşma tezini biraz dikkatli okumak gerekiyor. Değilse diyalektik döngü eksik okunmuş olur. Târihin diyalektik döngüsünde, "katı olan her şeyin buharlaştığı" kadar "buharlaşan her şey de katılaşır". Terry Eagleton"ın yazdığı üzere Paris"in entelektüel kafelerindeki ince epistemolojik tartışmalar, taşralarda "kan davası"na dönüşür. Gezi Parkı ile Sancaktepe ya da Gâzi mahallesindeki olayların kıyaslaması bunun sağlaması için yeterlidir.

Gezi Parkı direnişi barışçıllığını sağlayarak; yani şiddeti reddederek meşrûiyetini pekiştirmiştir. Bu aynı zamanda kendisini steril bir yalnızlığa gömmek gibi trajik bir meşrûiyettir. Öte yandan rüşdünü ıspattan çok uzak bir meşrûiyettir. Sürecin katılaşan yüzünü bir yanıyla teknoloji müzeleri; diğer yanıyla da Minia Türk resmetmektedir. Şimdi buna Minia Gezi Park eklemlendi.

Gezi Parkı siyâsal bir gösteri olmaktan çıkıp bizzat kendisi bir gösteri olmaya doğru evriliyor. Devir artık bizâtihi bir business hâline gelmiş "show" devridir. Gezi Parkı, kendi show business"ını yarı-siyâsal, yarı-sivil mâhiyette inşâ ediyor.

Yazmıştık, ama tekrar edelim: Bu bir catharsis; bir karnavalesktir. Anti-celebrity olması durumu kurtarmıyor. Protestocuların kendilerini "özgürlükçü" olarak adlandırmaları onların özgürlükçülüğünü göstermiyor. Daha doğru bir okuma üzerinden "müdahalesizlikçilik"tir. Merkez kaç bir dünyâya bundan daha başkası da yakışmaz zâten. Bryan Turner"ın "bireysileşme" olarak tanımladığı, "beden teknolojilerinin" sergilenmesiyle biten bir karnavalesk dışa vurumda açığa çıkar ve tükenir. (Onların tekno parkları varsa, bizim de beden parklarımız var). Aslında hiç bir toplumsal kalıcılığı olmayan bir tâleptir bu. Onun içindir ki bu talepler bir füzyonda dile geliyor.

Gezi Parkı bir "koalisyon" değil bir "''füzyon"dur. Füzyon sermâyenin merkez-kaç olduğu ve cümle varlıkları buna tâbi tuttuğu bir dünyâda biricik; o derecede de geçici ve nâfile bir "buluşma" deneyimidir. (GS ve FB sâdece orada biraraya gelir. Dışarıda ise çatışır). Gezi Parkı"nın çeşitliliği onun gücü değil; zaafıdır. Bir araya getirmek birleştirmek değildir.

Salazar, Portekiz"i yıllarca "Üç F" (Futbol, Fiesta ve Fado) ile uyuşturarak yönetmişti. Bunlar siyâsetten arın(dır)manın göstergeleriydi. Artık çok daha etkili olan bu üçlünün siyâsal alanı kolonize etmesi; ya da bizzat siyâsallaşmasıdır.

Gezi Parkı"nın dili "buharlaşmanın dilidir". Zihinsel dünyâlarda bir sit-com kıvamında kısa erimli bir gusto yaratarak "kendi kendisini" söndürür. Siyâsal iletişimcilerin ve bâzı akademik-jurnalistik yazarların Gezi Parkı dili üzerinden yaptığı abartılı entelektüel spekülâsyonlar koftur. Dil dünyâyı kurar ama sanıldığı ve beklendiği gibi dünyâyı değiştiremez. Dilin değişmesi ve dünyânın değişmesine devrimci bir katkı yaratması ancak onun teknolojik dünyâsına ikame bir yeni teknoloji üzerinden olacaktır. Siber dil, derin pozitivizmin kurduğu bir dildir. Gezi Parkı bu dilin muhalif tonlu bir çeşitlemesidir sâdece. Bu dili konuşan Mustafa Keser"in askerleri târihin öznesi olamazlar.

Evet; Gezi Parkı"nın dili "Çarşı"nın dilidir. Çarşı her şeye karşı... Eğreti Stavroginler "her şeye karşı"; o kadar ki "karşı olmaya bile karşı". Onların trajik başkaldırısından olsa olsa güçlenmiş ortodoksiler çıkar...

11 yıl önce
Eğreti Stavrogincilik
İnsaf!
Dağ yürekli adamların büyük seçimine doğru
Demografik dönüşüm
Seçim bitsin, önümüze bakalım!
Yerel seçime ramak kala: DEM, Yeniden Refah ve İYİ Parti