|
Hayvan dostlarımız

Doğrusu, hep bir şeyler oldu; erteledim. Ama son vakıa; yâni bir psikopatın arabasını bir köpeğin üzerine sürerek ölümüne sebep olması ve bunun da bir şekilde kaydedilip medyaya düşmesi bardağı taşırdı. Uzun zamandır ertelediğim; ama hep aklımın bir köşesinde kalan bu yazıyı yazmadan edemedim.

Evvel emirde hâlle muhtaç bir husus var. Biz insanlar, nedense kendimizi hayvanlardan kıskanırız. Meselâ “hayvan” sorunları konusunda birisi bir şeyler söylese veyâ karalasa; “Cânım; insanlar ne durumda? “ diye başlayan; biraz da homurtulu ifâdeler yükselir. “Afrika’da insanlar açlıktan ölürken ; şimdi sokak hayvanlarının sorunlarından bahsetmenin de sırası mı?”..Kabûl etmeliyiz ki bu tarz homurtular etkili de olabiliyor. Pek çok kişi; “öncelik insanda” düsturu mucibince susuyor ve söyleyeceğini ya erteliyor veyâ söylemekten vazgeçiyor. Tabîi ki tepki gösterenler çıkıyor. Ama tuhaf olan ; bunların daha çok ; hayvanlara besledikleri namütenâhî sevgileriyle ; insanlara besledikleri namütenâhî sevgisizliklerini örtüştüren kişiler olması ve tepkilerini gerçekten de çok şedit ve ölçüsüz bir şekilde dile getirmeleri. Bu da , hayvanların geleceklerine dâir yaygın bir hamiyetperverliğin doğmasını engelliyor. Hayvanlar için insanlara saldırmanın boyutları o kadar ileriye gidiyor ki; hayvanlara saldıranları mâzur ve mâsum görmeye sebep oluyor. Bir kediyi tekmeledi diye bir insanın hayvanseverlerden tekme yemesi hakikâten de tuhaf.

Evet; insanın önceliği; hayvanlar konusunda susmaya karine oluşturmaz. Bir şeye öncelik vermek; diğer konularda susmayı gerektirmez. İnsanın insana yaptıkları ile insanın hayvanlara yaptıkları eş anlı konuşulabilir. İkincisi; hayvan sevgisi , insan sevgisizliği ile eşlenmemelidir. İnsanın “kirlenmişliğini” ; “bozulmuşluğunu” ile hayvanların “saflığı” ve “mâsumiyeti” üzerinden anlatmayı çok da dengeli bulduğumu söyleyemem. Hayvanları , hayâta duyduğumuz saygıyla seveceksek sevmeliyiz. İnsanların hayvanlara yaptıklarını ileri sürerek insandan nefret etmek; hayvan sevgisinin de tuhaflaşmasına ve sevimsizleşmesine yol açıyor. Evet gerçekten de insanların hayvanlara çektirdiği öyle eziyetler var ki; çileden çıkmamak çok zor. Ama herşeyden önce, hayvan severlerin insanseverliklerini kaybetmemesine ; insanseverlerin de kıskanç davranmayıp biraz da hayvanseverleşmesine ihtyaç duyuyoruz.

Hayvanlar ,bilindiği gibi kâhir ekseriyeti ile tabiata âit varlıklardır. Vahşî hayvanlara yönelik olarak , amaçsız veyâ amaçları anlamsız bir faaliyet asırlardan beridir sürdürülüyor: Avcılık…Hiç kimse kusura bakmasın; avcı atalarımızın karın doyurmak için avlanmasını anlayabiliyoruz. Ama sırf zevk için avlanmayı ; bir de buna sportif bir kılıf bulmayı asla anlamıyorum. Avcılık konusunda yapılan güzellemelerin ardında zevk için öldürmek gibi çok kaba bir amaç gizleniyor.

Hayvanların evcilleştirilmesi asırlar evvelinden başlamış bir süreç. Arkaplânında zorunluluklar da var. Kümesler, ahır ve ağıllar pek çok hayvanın medeniyette barındıkları mekânlar olmuş. ama bununla da yetinmemiş, hayvanlardan dost edinmeye başlamışız. Bu dostluklar zaman içinde derinleşmiş; edebî bir kıvam bile kazanmıştır. İlk akla gelen fabl türüdür. Çok sayıda destan ve masalda; hattâ ahlâk ve hikmet yüklü eserde hayvanlar insanlaştırılır ; konuşur; bize âdeta ayna olur; bizi bize anlatır.

Hayvanların medeniyete dâhil edilmesi, mahalle-sokak-bahçe üzerinden olmuştur. Bahçeli evlerin, otomobilsiz sokakların ağırlıkta olduğu zamanlarda ne güzel geçinir giderdik onlarla. Ama dikey, kopuk, soğuk ve yabancılaştırıcı betonlaşma; üzerinde sayısız otomobillin vızır vızır aktığı asfalt cadde ve otobanlarda bu bağlar koptu ve hayvan dostlarımıza yabancılaşmaya başladık. Modern Batı, sokakta hayvan bırakmadı. Evvelâ , dinsel(cadılık-şeytanlık) veyâ seküler sebepler(kamu sağlığı) göstererek acımasız hayvan katliamı yaptı. Daha sonra günah çıkardı ve hayvan sevgisine döndü. Bâzılarını devasa parklarında muhafaza ediyor. Pek desteklediğim bir şey değildir; Hayvanat Bahçelerinde, iklimlendirme dâhil tabiî ortamlarına yakın ortamlarda sayısız türü biraraya getiriyor.

Bizde ise toplu yok etme olmadı.Girişimler olmadı değil. Ama kesin sonuç alamadı. İyiki de öyle oldu. Belediyelerin bir zamanlar açık açık yaptığı katliamları hatırlıyorum. Bu aralar yapmıyorlar. Yapsalar bile gizli gizli oluyor bu işler. En azından uzaklarda bu hayvancıkların barınabilecekleri barınaklar kuruluyor. Yeterli mi ; bilmiyorum. Olsa bile; manzara yine de hoş değil…

Mahalle-Sokak-Bahçe düzeni bozuldu ve çok sayıda hayvancık ortada kaldı. Varlıklarını sürdürüyorlar. Ama çok kötü şartlarda. Hayvanlarla bağı kopan modern insanlar bunu eve hayvan sokarak halletmeye başladı. Petshoplar bu talepleri karşılamak için ortaya çıktı. Bu ticârîleşme yeni bir zulûm doğurdu. Pek çok ebeveyn; düşüncesiz ve sorumsuz bir kararla aldıkları hayvanları bir süre sonra sokağa atmaya başladı. Bu da ayrı bir çarpıklık. Gâliba ortaya çıkan şu; evcil hayvan eve kapattığımız hayvan demek değil: Onlarla kuracağımız en sağlıklı ilişki, ev-sokak ve bahçe üzerinden olabilir. İnsan severliğini zâyi etmeyen bir hayvanseverlik ile hayvan sevgisini ıskalamayan insan sevgisi; eğer birgün yeniden dönebilirsek yine “mahalle-sokak-bahçe” düzeninde neşv-ü nemâ bulacak..

#İnsan
#Hayvan sevgisi
7 лет назад
Hayvan dostlarımız
Belediyenin yaptığı uyanıklıklar Sayıştay raporunda!
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir