|
Kurucu Yasa’ya doğru (3)

Türkiye'nin “devlet” yapısı veya kurumsal dünyâsının demografik-kültürel dönüşümü karşılamadığı; hattâ bunun önünü kestiğini çok berrak olarak görebiliyoruz. Buradan çıkartılabilecek en düz sonuç şu olabilir: Türkiye'nin yeni bir Kurucu Yasa oluşturması herşeyden önce etkin bir şekilde yönetilebilir bir Türkiye nam ve hesâbına “kurumsal” bir ihtiyaçtır. Dolayısıyla vesâyetçi yönetsel yapıların sökümü ve tasfiyesi basit olarak târihsel bir rövanşizm meselesi değildir. Bunu duygusal bir tepki yatırımı olmaktan çıkarmak gerekiyor. Unutmamak gerekiyor ki modern dünyâda “Res Publica” ; yâni kamusal dünyâlar “bürokrasi” ile “ulus” arasında paylaşılır. Başka türlü söyleyelim: Egemenliğin kayıtsız şartsız ulusa âit olması, çok mühim olmakla berber temelde bir postüla değişimidir. Bunun pratikteki karşılığı Res Publica'nın bürokratik akıl ile ulus arasındaki paylaşımcı ilişkilerin düzenlenmesidir.



Ak Parti'nin iktidârı esnâsında tecrübe edilen gerilim; yâni bürokratik vesayetçi yapıların direnci bu gerçeği uzun süre görülmez kıldı. Vesâyetçi bürokrasi ile yürütme arasındaki gerilimi, gayrı meşrû yapılanmaların sızarak yarattığı krizler tâkip etti. Bu da durumu daha karmaşık hâle getirdi. Gelinen aşamada vesâyetçi olmayan ama kendi dâiresinde kamusal iş ve işlemlerin yürütülmesine vâziyet etme kapasitesine sâhip olan, yâni iş ve işlemi gayrı şahsi bir düzlemde önüne alabilen özerk bir bürokratik yapının inşâsı son derecede mühim bir öncelik olarak duruyor. Yâni mesele birilerinin gidip birilerinin gelmesi değildir. Kolay değil ama mesele, odağında “meslek ahlâkını”nın yer aldığı bir vasıflı bürokratik sınıf inşâsı meselesidir. Kurucu yasa yapımında yeni yönetsel yapının şekillendirilmesinde buna çok dikkât etmek gerekiyor.



2020'lere uzanırken, demografik ve ekonomik odakta Türkiye'de ulus inşâsı için maddî alt yapı artık hazır vaziyettedir. Bunun siyâsal alandaki karşılığı olarak seçilmişlerin hukûkunun sancılı olsa da artık yerleştiğini söyleyebiliriz. Bu, ulus inşâsında “gerekli” şart olmakla berâber “yeterli” değildir. Süreci hem var eden hem de içinden kemiren bir dizi etkiyle karşı karşıyayız. Bu etkilerin “siyâsallaşmış kültürel” etkiler olduğunu görüyoruz. Bu hayli sıkıntılı bir süreç. Bir yandan vesâyetçi eski yapıların öngördüğü kültürel tektipleştirmeye karşı bir reaksiyon olarak doğuyor ve potansiyel ulus içindeki kültürel çeşitliliği açığa çıkarıyor. Bu tarafıyla son derecede mühim bir işlev görüyor. Ama bununla kalmayıp kendi kültürel ontolojisini tektipleştirerek siyâsal bir dayatmaya taşıyor. Burada körleştirici etki, ulusun çeşitliliğini tektiplerden oluşan organik bir çeşitlilik olarak görmektir. Hâlbuki organik tektipleştirmenin yarattığı târihsel hasarlar, çok sayıdaki tektipleştimelerle giderilmek bir yana derinleşir. Görülmeyen; belki de görülmek istenmeyen budur. Yeni kurucu yasanın şekillenmesini krize sokacak olan da budur. Kurucu yasa mühendisliği elbetteki kültürel cemaatleri dikkâte alacak ve onların ontolojisini hesâba katacaktır. Ama bu Kurucu Yasa'nın ancak dolaylı ve çok başka bir odaktan yola çıkarak yaptığı bir hesaplamanın sonucu olabilir. Kurucu yasa odağa cemaatleri değil, bireylerin cemaatlere mensûbiyet özgürlüğünü dikkâte alır. Yâni yeni Kurucu Yasa, cemaat hukûkunu birey hukûkunun bağımlı değişkeni olarak görürse kendi rasyonalitesi içinde manâlı bir adım atmış olur. Bu aynı zamanda herbiri kendi içinde kendi tektipleşmesini dayatan cemaatlere karşı bireyin güvencelerini de içeren bir bakış olmak zorundadır. Türkiye'nin siyâsal-kültürel manâda başını derde sokan, sosyolojik temeldeki bizâtihi organik düşüncedir. Türkiye'de yeni demografik gerçekliğin kentsel hayatlarda “üretim” ve “tüketim”de yaşadığı çeşitlenmesi “organik” yapıların yeniden üretimini imkânsız hâle getirdiğini görüyoruz. Yeni Türkiye'nin sosyolojisi kültürel olarak çeşitlenen bireyleri doğuruyor. Yeni Kurucu Yasa yapımı işte tam da bunu karşılamak durumunda. Ama bu değil de, ister etnik, ister dinsel temelde olsun cemaatlerin dayatmaları esas alınırsa iş suya yatar.


#Kurucu Yasa
#AK Parti
#anayasa
8 yıl önce
Kurucu Yasa’ya doğru (3)
Faiz riba mıdır?
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?