|
Paris; arılanma, incelme ve kırılganlık
Paris terörü, küresel terör târihinde çok ciddi bir aşamaya karşılık geliyor. Terör ilk defâ merkez kapital-dünyâyı bu kadar meydan okuyucu bir ölçekte ve çok farklı bir tarzda vurdu. Bir defâ; hedeflerin çeşitliliği dikkât çekici. Teröristler, nokta atışı olarak bir bombalama yapmadı. Eş anlı olarak çok sayıda hedefe saldırdı. Fransız yetkililerin bunu “savaşa” benzetmesi yanlış değil. İkinci olarak, terör eylemini en doğrudan dakikalar süren kanlı bir katliam manzarasına büründürdüler.

Paris'in seçilmesinin özellikle mânidar olduğunu düşünüyorum. Paris, özellikle üst ve orta sınıf Batılılar, hele derin kültürel köklerden yoksun Amerikalılar için kültürel bir "hac" beldesidir. Bu haccın özelliği Paris'i ziyâret etmek, eğer mümkünse bir kaç ay ya da sene orada yaşamak, orta sınıf için kültürel bir farizedir. Sonradan görme (par venu) orta sınıflar, aristokrasi karşısında târihsel bir zorunluluk olarak taşıdıkları komplekslerini nasıl aşacaklardır? Mesele bir kendini soylulaştıma (gentrifaction) meselesidir.

Paris, hâlâ felsefe, edebiyat ve diğer sanatlar temelinde entelektüel dünyâ başkenti olma vasfını sürdürüyor. Bu meyanda kendi çeşitliliğini üretiyor. Eğer felsefe, ya da edebiyat size ağır geliyorsa, meselâ daha light formlar üzerinden orta sınıf bireylere "incelmenin" ayrıcalığını sunuyor. Günümüzde bu tarz daha kolay elde edilebilir olan "incelme", çileli bir iş olan entelektüel incelmenin yerini aldı. Marcel Proust'un kitaplarını okumaktan çok onun gittiği kafede bir şarap yudumlamak ya da Sartre'ın çileli bir okuma gerektiren kitaplarına gömülmek yerine Pierre Cardin'den alış-veriş yapmak daha kolay değil midir? Her sene on milyonlarca turisti ağırlayan Paris herkese sunduğu çeşitli imkânlarla kendini soylu kılma deneyimini en fantazmagorik ölçülerde sağlıyor.

Kültürel incelme aslında Kilise öğretisinin seküler bir karşılığıdır. İncelme, dinsel anlamdaki “arılanma”nın dünyevî deneyimidir. Kilise öğretisine göre insan ilk günâhın kıyâmete kadar nesillere sâri olan kiriyle dünyâya gelir. Bizim kendi inanç dünyâmız içinde asla anlayamadığımız da budur. Çünkü bize göre insan dünyâya zâten saf ve mâsum olarak gelir. Kirlenecekse bu, daha sonra amelleri üzerinden olacaktır. Tevbe mekanizması ise arılanmaktan çok, uzaklaşmayı ifâde eder. Tevbe eden, tevbe ettiği şeyden uzaklaşır. Kilise öğretisine göre arılanmak ise dünyâdan el ayak çekmektir. Hâlbuki tevbede, hayât ve ilişkiler devam eder.

Arılanma bir kültür kodu olarak Batı zihniyetinde devam ediyor. Ama bu artık orijinal metafizik iddiasının tamamen dışında işliyor. Artık incelerek arılanmadan bahsediyoruz. İncelerek arılanma, dinsel arılanmanın tersine dünyevî ve ilişkisel bir deneyimdir. İncelme bu hâliyle devamlı negatif bir nitelik taşır. Yâni bir şeye göre incelmektir incelme; tıpkı bu sûretle arılanmanın bir şeyden arılanma olması gibi. İncelme deneyimi, kaba olanı devamlı olarak târif etmeyi gerektirir. Bu hâliyle de kaçınılmaz olarak “incelmiş” olanı; her mukayesede târif edilmiş “kaba”dan ayrıştırır ve kendi içine gömer. Yâni ilişki mekanik olarak kurulur: Sâdece yargısal akıl temelinde mukayese yapmak için. Sonrası incelmiş ve arılanmış olanın kendisi ile özdeş kaldığı bir monada dönüşmesidir.

Arılanmaya adanmış her öz-incelik deneyimi bir güçlenme iddiası taşır. Sorun da burada ortaya çıkıyor. J.Baudrilard bu durumun diyalektiğini çok derin okumuştu. Arılanma deneyiminin nasıl bir sterillik tutkusuna dönüştüğünü ve bunun çağdaş korkular ve psikozlar üzerinden nasıl kırılganlaştığını gösterdi. İncelme artık bütün iç derinliğini kaybetti ve tüketimde örgütlendi. Obezitenin tehdit ettiği dünyâmızda başat incelme tutkumuz bedenlerde odaklaştı. Artık ruhsal değil bedensel incelmelerden bahsediyoruz. Arılanma ise sterillik tutkusundan başka bir şey değil. Baudrillard bunun en yüksek aşaması olarak “yoğun bakım ünitesi»ni gösteriyordu. Bütün mikroplara karşı temizlenmiş bu ünitelerde en bilinmez virüslerin nasıl da üreyebildiğini ve bütün ihtimamları nasıl da boşa çıkardığını bilmiyor muyuz?

Arılanma ve incelmenin parthenonu, aşk şehri Paris'te mâruz kalınan terör bize kırılganlaşmanın vardığı son aşamayı gösteriyor. Önemli olan bu terörün dışarıdan, uzaklardan, başka dünyâlardan değil, bizzat bu dünyânın içinden geldiğini görebilmek.
#Paris
#Paris terörü
#Pierre Cardin
8 yıl önce
Paris; arılanma, incelme ve kırılganlık
Mülâhaza etmek
Siyasetçileri bürokratlara kurban etmek
Musallada bir sosyolog daha… Vehbi Başer’in ardından
Taşkent’in öbür yüzü
‘Korkuluk’…