Arif Yüksel anlatıyor:
"Ölüm günü saat 22.00 sıralarında cenazesi GATA"ya götürülmüştü. Burada yıkanması sırasında kardeşi Korkut Özal, oğlu Ahmet Özal, GATA Komutanı Ömer Şarlak ve Bedrettin Dalan vardı.
Orada hakim olduğumu, Adalet Bakanlığı Müsteşarlığı yaptığımı belirterek, bu ölümün şüpheli olduğunu ve otopsi yapılması gerektiğini ifade ettim. Ama orada bulunanlar bu talebimi ailesi istemiyor" diye olumsuz karşıladılar. Ben de "Bu durum yarın tartışmalı olabilir, dikkat etmek lazım" diye söyledim."
(Devlet Denetleme Kurulu"nun Araştırma ve İnceleme Raporu, Sayfa: 605)
*
Bedrettin Dalan"ın GATA"da "otopsiye set çekenlerin başında geldiği" anlaşılıyor. 1989"dan itibaren Turgut Özal"la yolları ayrılmıştı. Özal"a karşı zehir zemberek bir muhalefet icra ediyordu. Mesela, Dalan"ın "ANAP"ın kurucularından birisi veya Özal"ın partisinin İstanbul belediye başkanlığını yapmış bir isim olarak neticede bir vefa borcunun yerine getirilmesi" babında o gece GATA"ya gittiğini düşünmek, varsaymak hastanedeki o resmi izah etmeye yetmiyor.
Ailesi dışındaki birkaç kişiden biri olarak orada; üstelik müdahil bir pozisyonda: Yani? Aslında, "bambaşka bir konuma sahip birisi gibi" odaklandığı hadiseyi takip ediyor.
… … …
Özal, Çankaya"ya çıkmış, ardından Akbulut"u Başbakan atamıştı:
Dalan"ın ANAP"tan istifası tam da o günlerdedir. (14 Kasım 1989) Uzun bir süredir istifa etmeyi düşündüğünü dile getiren Dalan, bakınız nasıl feveran ediyordu:
"Partide, Atatürk ilke ve devrimleri sabahtan akşama kadar konuşulmasına rağmen gerçekte bir tarafa itilmiş ve teokratik devlet yandaşları cesaret bulmuşlardır!" (Milliyet, 15 Kasım 1989)
Turgut Bey"i Çankaya"dan indirebilmek için Süleyman Demirel ve Erdal İnönü"nün başını çektiği muhalefet partileri çok uğraştılar, ancak sonuç alamadılar.
*
Özal, Çankaya"da bir yılını doldurmuş ancak kendisini hedef alanlar hız kesmemişlerdi. Bu cephedekilerden biri olan Dalan, kurduğu Demokrat Merkez Parti"nin lideri sıfatıyla aynen şöyle diyordu:
"Özal da, Saddam da gidici!" (Milliyet, 31 Aralık 1990)
Birinci Körfez Savaşı"nın hemen öncesine rastlayan bu demecinde Dalan, "Özal"ın politikası nedeniyle Türkiye-ABD ilişkilerinin zarar göreceğinden" yakınıyordu!
*
Dönemin Başbakanı Demirel bir yandan Turgut Özal"ın yetkilerini kısıtlamak için uğraşıyor, diğer yandan da şöyle diyordu: "Özal"ın koltuğunda gözüm yok" (17 Nisan 1992)
Cumhurbaşkanı Özal, bu sözlerden dört gün sonra çıktığı ABD ziyaretinde başarılı bir prostat ameliyatı geçirmişti.
(Turgut Bey"in aldığı kimi ilaçlar ve yapılan iğneler marifetiyle farklı zamanlarda/birkaç safhada zehirlenmesi süreci ABD"deki tedavisi esnasında başlamıştır!)
Özal, ziyaretin öncesinde ayrıca Houston"da iken Kürtçe televizyon yayınını ısrarla gündeme getirmiş; hem medya hem de muhalefetten büyük tepki görmüştü. Turgut Özal"a itiraz edenler arasında dönemin ANAP genel başkanı Mesut Yılmaz da vardı. Yılmaz "Kürtçe ANAP"ın görüşü değil" diyordu. (24 Nisan 1992)
Geçmişte Özal"ın reformcu ANAP"ını statükocu bir parti haline getirmiş olan Mesut Yılmaz"ın geçenlerde "Özal eceliyle öldü" diye konuşması, gayet tabii sürpriz değildi.
Özal"ın ani ölümü, ABD"de kendisini ameliyat eden doktor Michael DeBakey"yi de şaşırtmıştı. Vefat haberini aldığında şok geçirdiğini söyleyen Prof. DeBakey "Şubat ayında (1993) kendisini muayene ettiğimde ciddi hiçbir sorunla karşılaşmadım" diyordu. (Hürriyet, 18 Nisan 1993)
Tam da burada; Emin Çölaşan, vaktiyle Hürriyet"te ne yazmıştı, hatırlayalım:
"1993"ün Ocak ayındayız. Halamın oğlu Hüsamettin Cindoruk"la Özal"dan söz ediyoruz. Kulağıma eğiliyor ve "Bu gidici, yakında ölecek" diyor. İnanmıyorum ve şaşırıyorum. Cindoruk ısrar ediyor, haberin kaynağı Baba"dır. Bu devlet bilgisidir. Sadece sen bil ve ağzını sıkı tut. Özal, önümüzdeki yaza çıkmaz. Demirel sağlamcıdır…"
*
Şimdilerde, Turgut Özal"ın zehirlenerek öldürüldüğü hakikatinin üzerini "babalar gibi" örtmeye çalışanların başında gelen kim? Süleyman Demirel!
Emin Çölaşan da bu örtbas yarışında ön safta yer alıyor. Medyamızın Lee Van Cleef"i, kimi vesilelerle Dalan"a koltuk çıkmayı da ihmal etmiyor. (Sözcü, 23 Ekim 2012)
*
Bedrettin Dalan, Özal"a karşı kıyasıya mücadele etmiş bir isim olarak, kurduğu DMP"yi bir noktadan sonra çöpe atmış ve Süleyman Bey"in DYP"sine katılmıştı! Demirel"in Çankaya"ya çıkmasından sonra, DYP"deki liderlik yarışında (Haziran 1993) çabuk havlu attı, çünkü o dönemdeki siyasal proje Çiller üzerine idi.
Günümüzün Ergenekon sanığı Bedrettin Dalan uzun bir süredir firarda; Almanya"da yaşıyor.
28 Şubat"ın hemen öncesinde dönemin Genelkurmay İkinci Başkanı Çevik Bir"e dört saat brifing veren Dalan"ın yıllanmış "siyasetçi ve eğitimci" şapkaları gizli işlevini/derin konumunu kamufle etmek içindi.
Dalan"ın söz konusu o brifingi 2004"te emekli tuğgeneral Levent Ersöz"e anlattığı; Ersöz"ün de "Başkanım, siz üçüncü sıradasınız ama gelin ilk sıraya çıkıp şunları tekrar bağırsanız ya!" dediği gün ışığına çıkmıştı. (30 Nisan 2009)
Dalan, askerlerin de bağlı bulunduğu derin Üst Yapı"nın kaç numarasıydı?
