|
Küçük Hanım, kimden bahsediyor?
Aydın Doğan, Haziran 1994'te Hürriyet'in sahibi oldu. O dönemde Başbakan Tansu Çiller'di. 1994'ün 2 Temmuz günü; Tansu Hanım, Özer Bey ve dostları tekneyle Boğaz'ı dolaştılar. Akşam saatlerinde, Çiller çifti Yeniköy'deki yalısına döndü…

Akın İstanbullu ve Mehmet Bican da geldiler. Çiller, danışmanı Mehmet Bican'ı havuzlu salona çağırdı. Yanında Özer Bey de vardı…

Bican'a aynen şöyle dedi:

“Koç tekelleşiyor. Koç, şimdi de Hürriyet'i alarak iki gazete oldu!”

Mehmet Bican'ın “Terörle Sınanmak” adlı kitabının (Truva Yayınları) 184. sayfasında yer alan bu ifadeler, fevkalade önemli!

Dikkat buyurunuz: Tansu Hanım, “Aydın Doğan, Milliyet'ten sonra Hürriyet'i de aldı, iki gazete oldu” dememiş!

Bu iki gazetenin de Koç Ailesi'ne ait olduğundan, en ufak bir kuşkusu yok ki; bahsi geçen cümleleri özellikle bu şekilde kurmuş!

Yıllardır “Koç'lar medyaya girmedi, itina ile uzak duruyorlar” diye “Boğaz'a nazır, tripleks” hikâyeler anlatanların kulakları çınlar mı, acaba?

Mister Doğan'ın, 1979'da Milliyet'in 1994'te ise Hürriyet'in sahibi olması, Koch'larla “çok yakın ve de çok özel” ilişkilerinden dolayıdır.

***

Dönemin Başbakanı Çiller'in bahsi geçen sözlerinden bir ay evvelinde (4 Haziran 1994) Vehbi Koç'un damadı İnan Kıraç, Tansu Çiller'e aldığı ekonomik kararlardan dolayı ateş püskürüyor ve “Bu iş karakolda bitecek!” diyordu!

Aydın Doğan'ın sahipliğindeki Milliyet, İnan Kıraç'ın işbu zehir zemberek açıklamasını “Devin Öfkesi” başlığıyla manşete çekmişti!

***

28 Şubat darbesiyle vurulan Refahyol hükümetinin 18 Haziran 1997'de havlu atmasından yaklaşık bir ay önce ise Rahmi Koç, Sabah gazetesinden Ruhat Mengi'ye konuşmuştu. Mengi, Koç'a “Tansu Çiller, sıkça sizin Doğan Grubu ile birlikte hareket ederek hükümeti düşürmek için faaliyette bulunduğunuzu söylüyor. Bunun nedeni ne olabilir, sizce?” diye sormuş; Koch da aynen şu cevabı vermişti:

“Biz ne kadar açıklama yaparsak yapalım, zannederim bu onda bir fikri sabit haline gelmiş...

'Ya biz, Doğan Medya Grubu'nun arkasındayız, ya onun sahibiyiz, ya büyük ortağıyız veya çok kuvvetli bir nüfuzumuz var…

Bundan dolayı da, Doğan Grubu'nun hükümete olan tenkitlerinin önüne geçebiliriz' düşüncesi var, bunlarda...

O yüzden, bizi konunun muhatabı kabul edip bize çatıyor.

Kaybedecek bir şeyi olmadığından böyle yapıyor. İşi bitmiştir, artık. Son çırpınışlarıdır! Küçük Hanım gidicidir, çok fena gidecek!”

(Sabah, 25 Mayıs 1997)

***

Rahmi Koch, Sabah'daki o röportajda, Refah Partisi ile ilgili bir soruya da şu cevabı vermişti:

“Gericilik faaliyetleri uzun zaman ihmal edildi. Muhakkak kökünün kazınması lazım!..

Onun da ekonomik, politik ve hukuki yönleri var. Hepsini toplayıp bir disipline getirmenin yolu bulunmalı...”

***

Yirmi Sekiz Şubat darbesinin medya ayağındaki lokomotif isim Aydın Doğan'dır.

O dönemde Hürriyet'in genel yayın yönetmeni olan Ertuğrul, geçenlerde bir dergiye verdiği röportajda “28 Şubat, ciddi bir dayak operasyonu değildi. Türkiye'de herkes dayak yedi, ne var ki İslamcı siyaset esaslı bir dayak yemedi…” diye yakınıyordu!

28 Şubat darbesini ve malum süreçteki o devasa zulmü yeterli görmeyen “Süper Demokrat!” Ertuğrul, yıllar sonra “Az dayak atıldı, İslamcıların kökü kazınmadı…” yollu üzülüyor!

Peki, o süreçte (tam da buraya dikkat) “Üç bin altı yüz” kişinin “faili meçhul!”e kurban gittiği gerçeğini; “Kontrgerilla Merkezi” gibi çalışan “Eski Rejim'in Gazetesi” Hürriyet yazabilir mi?

-Asla yazamaz; yazmaz, işine gelmez!

***

Final Notu: 25 Ekim 1996 tarihli Hürriyet'te “İğrenç Saldırı” başlıklı çok çarpıcı bir manşet vardı…

“Vehbi Koç'un naaşı çalındı” patlağı ile verilen haberin spotunda “Vehbi Koç'un kabrini açan kimliği belirsiz kişiler akıl almaz bir cüretle cesedini kaçırdılar” cümlesi okunuyordu!

Vehbi Koç'un, Zincirlikuyu'daki kabrinden “kimliği belirsiz kişilerce” ve “akla ziyan bir operasyon” sonucunda çalınan cesediyle alakalı dehşetengiz hadisenin perde arkasını…

Başta Baronsal Hürriyet olmak üzere, Doğan Medyası…

Bunca yıldır neden hiç deşmedi; asla kurcalamadı?
#Aydın Doğan
#Rahmi Koch
#Doğan Medya Grubu
#Süper Demokrat
9 yıl önce
Küçük Hanım, kimden bahsediyor?
Hizmetli kadrosunda bulunanların memur kadrolarına vekaleti
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?