|
“Sakladım, gizli tuttum, söylemedim, uyuttum!”
Sabetay Sevi'nin on yedinci yüzyılda yaşadığı eve yaptığı ziyareti, İzmir'e vaiz olarak atandığı dönemdeki (1966) özel bir sohbette anlatan Fetullah Gülen; o evdeki Yahudi cemaati mensuplarının kendisine
“Muhterem Gülen, sen bizim Mesihimizsin”
diye seslendiğini söylüyordu!


*


Sabetay Sevi'nin başlattığı ve ölümünden sonra da yüzyıllar boyunca gizlilikle sürdürülen sahte Mesihçilik hareketi “Osmanlı'nın içeriden çökertilmesinde” başlıca faktörlerden birisiydi.



Cumhuriyet döneminde ise kamuflajlı Sabetaycılar en etkili kadrolara yerleştirilerek “Türkiye'nin Batı'nın gizli sömürgesi olarak” yönetilmesinde lokomotif olmuşlardır.



Şemsi Efendi (gerçek ismiyle Şimon Zvi) Sabetay Sevi'nin birkaç kuşak sonraki torunlarındandır…



Atatürk'ün Selanik'teki öğretmeni Şemsi Efendi'nin kabrindeki mezarlıkta “Sabetay Sevi'nin ve takipçilerinin gizlilik ilkesini” tarif eden şöyle bir ifade vardır:



Sakladım./Gizli tuttum./Söylemedim./Uyuttum.



*


Bu prensibin FETÖ için de geçerli olduğu

(hayli geç kalınsa da)

nihayetinde anlaşılmış durumdadır!



FETÖ

(Paralel Devlet Yapılanması) “dini cemaat” görünümlü bir

Gladyo

projesidir. Dahası,

Haçlı Siyonist

Cephesi'nin gizli bir organizasyonu olarak tasarlanmıştır.



*


Fetullah Gülen'in annesinin hakiki ismi Rabin'dir!



Locaefendi, Almanya'ya gitmek için 24 Mart 1986 tarihinde Emniyet'e verdiği Pasaport İstek Formu'nda annesinin ismini “Rabin” olarak beyan etmiştir…



Buna mukabil, otuz yıldır annesinin isminin “Refia” olduğu ileri sürülüyor; “Rabin” ismi itina ile gizleniyor.



Gülen'in annesi Rabin, “Edirne Müdafii” olarak da bilinen Mehmet Şükrü Paşa'nın ailesindendir. Mehmet Şükrü Paşa'nın (1857 Erzurum-1916 İstanbul) atalarının, yüzyıllar evvel “İspanya'dan Türkiye'ye (Edirne) göç etmiş olan “Sefarad Yahudilerinden” olduğuna dair ciddi iddialar vardır. Mehmet Şükrü Paşa'nın Sabetaycılığını ve masonluğunu da bu fevkalade enteresan bahse ekleyelim!



*


Sabetay Sevi'nin iki kardeşinden birisi olan Eliyahu Sevi'nin “adaşı” İsrail Başhahamı

Eliyahu Bakshi Doron

25 Şubat 1998'de İstanbul'da Fetullah Gülen Locaefendi ile görüştüğünde; işbu ikilinin verdiği “mutluluk” pozuna

Alaeddin Kaya

da eşlik ediyordu!



Mister Kaya, yıllarca öncesinden itibaren FETÖ'nün Yahudi lobisi ile münasebetlerini sağlayan ve geliştiren “bağlantı” adamıdır.



Paralel Zaman'ın eski sahibi Alaeddin Kaya'nın FETÖ içindeki rütbesi, sanıldığından çok daha yüksektir!



Kaya; uzun yıllar boyunca Türkiye'deki Baronsal Üst Yapı'nın en mühim isimlerinden birisi olan mason Kasım Gülek'le “çok yakın” dosttu. Vaktiyle CIA'in kurduğu Moon tarikatının Türkiye'deki ilk temsilcisi olan Kasım Gülek'in iki farklı Papa'ya ziyareti vardır.



Kasım Bey, Ağustos 1968'de eşi Nilüfer Hanım'la birlikte gittiği Vatikan'da Papa 6. Paulus tarafından kabul edilmiştir. Gülek, 1983'te yine eşiyle birlikte Papa İkinci Jean Paul'ü ziyaret etmiştir.



Çok uzun seneler önce; Kasım Bey, Nilüfer Devrimel Gülek'le evlenirken (gazeteci Leyla Umar'ı da yanlarına alıp) Patrik Athenagoras'a gitmişler ve “gelin ile güvey” Patrikhane'de “takdis” edilmişlerdi! Gülek, 1950 ile 1959 yılları arasında İsmet İnönü'nün liderliğindeki CHP'nin genel sekreterliğini yaptı. CHP'deki bu görevinden önce Kore'deydi. 1949'da bu ülkeye gidip Birleşmiş Milletler Kore Komisyonu'nun başkanlığını yürüttü. Kasım Gülek, ABD'nin gözdesi bir elemandı! Ünlü General MacArthur ile birlikte Kore'de vazife yaptıkları dönemde çok yakın bir dostluk kurdu…



26 Ocak 1949 tarihinde İstanbul'a gelen “yeni” Rum Ortodoks Patriği Athenagoras dönemin Cumhurbaşkanı İsmet İnönü'ye Amerikan Başkanı Harry Truman'dan bir mesaj getirmişti! 28 Mart 1949'da Türkiye İsrail devletini resmen tanıdı!



1975 yılında CHP'li Kasım Gülek'in aracılığıyla Mason teşkilatına giren; 1996'da Kasım Gülek'in cenaze namazını kıldıran Fetullah Gülen; 31 Mayıs 2010'daki Mavi Marmara Katliamı'nın hemen ardından

“İsrail'in otoritesine baş kaldırılmamalıydı!”

diye demeç vererek Terör Devleti İsrail'i savunmuştu!



*


Fetullah Gülen Locaefendi; 1998 yılında Eliyahu Baksi Doron'la görüşmesinden on altı gün öncesinde ise Vatikan'a gidip Papa İkinci Jean Paul'ü ziyaret ederek kendisine “bağlılıklarını” bildirmişti!



O ziyarette Locaefendi'ye eşlik edenlerden birisi olan Alaeddin Kaya'nın Papa'nın elini öptüğü görüntüler halen daha güncelliğini koruyor!



Epeydir kaçak durumdaki Alaeddin Kaya, birkaç gün önce Balıkesir'de yakalandı!


#Sabetay Sevi
#Fetullah Gülen
#Paralel Devlet Yapılanması
8 yıl önce
“Sakladım, gizli tuttum, söylemedim, uyuttum!”
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?
Nazlı seçmen günlerinde siyaset