|
6. Şık

Muhabir sordu: "Dershanede terörist mi yetiştiriyorsunuz?"

Dershane patronu cevap verdi: "Ne münasebet, okulda kaç saat ders alıyorlarsa bir o kadar saat dersi de biz veriyoruz öğrencilere"

Geleceğin yenilikçi (inovatif) gençliği de işte böyle yetişir...

Türkiye"yi 22. Yüzyıla hazırlayacak gençlik haftada 40 saatten az test çözmesin...

Hayatta hep 5 şıktan birinin doğru olduğunu bilsin...

6. şıkkın da var olabileceğini asla aklına getirmesin...

Haftada 40 saatini okulda harcadıktan sonra bir 40 saatini de dershanede test çözerek geçiren öğrenci terörist olmaz testerörist olur!

***

Cemaat ne zaman biter?

Cemaatler yasalarla kurulup yasalarla kapanmaz...

Cemaatler gönüllü teşekküllerdir...

Bir cemaat parasını, pulunu, mevkisini kaybettiği zaman değil,

Gönüllülerini kaybettiği zaman biter!

Siyasi yapıları doğuran sosyolojik ihtiyaçlar ile cemaat organizasyonlarını ortaya çıkaran nedenler aynı değildir.

***

Paralel devlete izin var mı?

Tarihte kurulup yıkılan Türk devletlerine bakın...

Devletin gücü tek elde toplaması esastır.

Düzen ve dirlik kavgalarının tamamı kuvvetin temerküzüyle ilgilidir...

Farklı baskı unsurlarının güle oynaya bir Türk devletini idare ettiği görülmemiştir.

İttihatçılar Osmanlı Hanedanının sistemdeki etkinliğini ortadan kaldırdıktan kısa süre sonra birbirlerini yemeye başlamıştır...

Çünkü bir kısmı Alman, bir kısmı İngiliz, diğeri bir başka ekoldendi.

Atatürk"ün ve İsmet İnönü"nün Dersim ve Doğu bölgelerinde, merkezi otoriteye tartışmasız biat etmeyi kabul etmemiş topluluklara aşırı güç kullanması, düzen ve dirlik kavgasının ham halidir.

Osmanlı kuvvet temerküzü için kılıç kullanmayı son çare olarak görürdü. Gönülleri fethetmek önceliğiydi. Selçuklu, tüm farklı unsurlar için adalet ve refah artışı sağlamak gibi rafine yöntemler kullanmıştı.

Post modern tevhidi tedrisat

Devletin zirvesi, "eğitimde paralel yapı kabul edilemez" diye kamuya açık bir tespit yapıyorsa, dershane düzenlemesini "postmodern tevhidi tedrisat" olarak nitelemek yanlış olmaz.

Bu ağır bir yorum diyorsanız...

Dershanelerin kapatılmasını... ya da dönüşümünü... piyasa diline tercüme etmek mümkün.

Dershanelerin dönüşümü; ne kadar okul yaparsa yapsın, eğitimdeki fiziki mekan ve öğretmen açığı ihtiyacını bir türlü gideremeyen devletin dershane sektörünü millileştirmesinden ibarettir.

Emniyet, adalet, eğitim ve sağlık bir devletin asli vazifesi olduğuna göre bu alanlarda düzenleme yapmak istemesi de doğaldır. Düzenlemeleri hak kaybına, mağduriyetlere yol açacak olursa mahkemelerden geri döner.

Sağlık sisteminde kamu-özel ortaklığını hayata geçirerek geniş halk kitlelerini modern hastanelerle tanıştıran, dünyanın merakla incelediği bir sağlık sektörü oluşturan hükümetin şimdi benzer bir kamu-özel ortaklığı modelini eğitimde uygulamak istemesi yadırganmamalı.

Son 10 yılda milli eğitimde 3 kez değişiklik oldu... MEB yap-boz tahtasına döndü değil mi?

Peki dershanecilikte neden hiçbir değişiklik olmadı?

Dershanecilik eğitim sistemlerinin zirveye ulaşıp kristalize olmuş hali midir?

Anladığım kadarıyla hükümet, eğitim sektöründe sivil toplumu, hizmet gönüllülerini dışlamayan ancak devletin kontrolü elden bırakmadığı bir model öngörüyor.

10 yıl önce
6. Şık
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir
Yeni tehditler ve Türkiye’nin kurumsal güncellenmesi