|
III. Millî Kültür Şûrâsı ve müzik komisyonu

Daha önce yine Sayın Nâbî Avcı'nın Milli Eğitim Bakanı olduğu dönemde, 2014 yılında 19. Millî Eğitim Şûrâsı'na katılmış ve bu şûrâda müzik eğitiminde baştan aşağı yeniliği öneren bir müzik eğitim projesi sunmuştum. Genel Kurul'da ezici bir oy çokluğu ile kabul edilen bu yeni müzik eğitim projesi, ana okulundan itibaren ilk ve orta öğretim okullarında tamamen Türk mûsikîsinin eğitimini ve kendi sazlarımızın öğretimini esas alıyordu. Ana okulundan başlayarak kendi mûsikîmizin eğitiminin verildiği bu sistem, toplam dokuz-on yıllık bir süreye yayılacaktı ve bu süre sonunda bütün çocuklarımız kendi mûsikîmizi ve sazlarımızı öğrenmiş olacaklardı. Öyle görünüyor ki ihmal edildi.



III. Millî Kültür Şûrâsı, katıldığım ikinci önemli şûrâ. Ne tevâfuktur ki, bu şûrâ da Sayın Nâbî Avcı'nın Kültür Bakanı olduğu dönemde gerçekleştirildi. Bendeniz de bu şûrâda “müzik komisyonu başkanı" olarak görev aldım.



Bu şûrâ, “farklı görüşlerin yer aldığı geniş katılımlı bir şûrâ" oldu. Özellikle müzik komisyonu için bunu rahatlıkla söyleyebilirim. Müzik komisyonu; Fırat Kızıltuğ, Mutlu Torun, Gönül Paçacı, Mustafa Doğan Dikmen, Erol Parlak, Okan Murad Öztürk, Yeşim Gürer Oymak, Hasan Saltık ve Burak Tüzün'den oluşmaktaydı. Bu gerçekten herbiri alanlarında çok değerli üyeler, önerilerini çok rahat bir biçimde dile getirdiler ve bu öneriler, son derece düzeyli bir şekilde tartışıldı, üzerinde ortak bir karara varıldıktan sonra kayda geçti. Yani müzik komisyonu olarak, müzik ve müzisyen eğitiminden devlet bünyesindeki topluluklara, müzik sektörünün sorunlarından kamu ve özel sektörde müziğe, yerel yönetimler ve kültür-sanat faaliyetlerine, nicelikten çok niteliğe önem verilmesinden kültürümüzü dünya çapında tanıtmak için çalışmalar yapmaya varıncaya; Kültür ve Turizm Bakanlığı ile birlikte Milli Eğitim Bakanlığı da başta olmak üzere pekçok kurumun katılımını da kapsayan tam yetmişiki öneri sunduk. Tesbitlerimiz daha fazla idi, fakat bunları yetmişiki madde ile sınırlandırabildik.



Müzik ve müzisyen eğitimi, komisyonun ilk olarak ele aldığı ve ortak bir karara bağladığı konu idi. Sayın Fırat Kızıltuğ, Erol Parlak ve Burak Tüzün, bu konuda birer tebliğ sundular. Bendeniz de iyi bir müzik ve müzisyen eğitimi için Kültür Bakanlığı ile Milli Eğitim Bakanlığı'nın koordineli çalışması gerektiğini ifade ettim. Fakat bu konuyu Okan Murad Öztürk toparladı ve “İki bakanlık birleşip 'Eğitim ve Kültür Bakanlığı'na dönüşmeli" diyerek noktayı koydu. Ayrıca, müzik sektöründe kapitalist pazarı ve seviyesiz rekabeti önleyecek yasal düzenlemelerin yapılması ve popülizm için kaliteden ödün verilmemesi gerektiğinin altını çizdik.



Bir müzik müzesi de gündemimizdeydi. Şu anda resmî olarak bir müzik müzesi olduğunu ama bu müzenin fiili olarak istenilen düzeyde olmadığını, dolayısıyla müze meselesinin ciddiyetle ele alınması gerektiğini vurguladık. Bu öneriyi Gönül Paçacı somutlaştırdı ve detaylandırdı. Yeşim Gürer Oymak tarafsız bir sanat kurulu önerdi, yerel yönetimlerin kültür politikalarına değindi, nitelikli konser salonlarına olan ihtiyacı hatırlattı. Hasan Saltık, müzik sektörünün sorunlarının altını çizdi ve yeni telif yasasına ilişkin düzenlemelerin öneminden bahsetti. Doğan Dikmen, müzik eğitimi ile birlikte koroların icrâ denetimlerinin ihmal edildiğine değindi. Davetli katılımcılar da, yerel sanatçıların desteklenmesi başta olmak üzere pekçok konuda öneri getirdiler.



Komisyon başkanı olarak kültür alanında tepeden tırnağa bir yenileşmeye, alışkanlıklarımızı değiştirmeye, nicelikten çok niteliğe ihtiyacımız olduğu; gelenek referanslı evrensel bir yeni kimlik inşâsı için de müziğin önem arzettiği gerçeğinin altını çizdim. Ayrıca, yetiştirdiğimiz her insanın medeniyetimizin göstergesi “zülcenâheyn" bireyler olması gerektiğini vurguladım.



Türkiye, maalesef kendi sesini ve ses hâfızasını kaybetmiş durumda. Müzik komisyonunun aldığı kararların uygulanması durumunda, kaybettiğimiz sesimizi ve ses hâfızamızı yeniden kazanabileceğimizi düşünüyorum. Bu şûrâ neticesinde, müzik alanında belki de reform niteliğinde bir büyük proje ve yaklaşım ortaya çıktı. Elbette bu proje ve yaklaşımın hemen uygulanması mümkün değil. Önce bakanlığımızın samimiyetle yaklaşması ve daha büyük adımlar atması gerekiyor. Bu adımlar dikkatli atılır ve öneriler uygulanırsa, ülkemizin olağanüstü müzik zenginliğini değerlendirip dünyaya yol gösteren, dünyayı akord eden bir Türkiye ortaya çıkabilir.



Peki Türkiye bunu yapabilir mi ? Eğer ülkenin kültür-sanatını kurtarmaya ve birtakım önemli koltukları da işgal ederek kültürün kaymağını yemeye hevesli, kendilerini bu konuda vazifeli ve sorumlu hisseden kifayetsiz muhterislerden müteşekkil “kültür-sanat locası" tasfiye edilirse pekâlâ yapabilir.

#Kültür
#Şura
#Eğitim
7 yıl önce
III. Millî Kültür Şûrâsı ve müzik komisyonu
Kara dinlilerle milletin savaşı
İsrail ordusunun yabancı askerleri
Evvelbahar
Siz hiç “ayben”e para gönderdiniz mi?
Irak: Kurtların sessizliği…