|
Nerede kalmıştık?
İki ay sonra ufukta sadece yeniden sandık göründüğüne göre başladığımız yere döndük diyebilirsiniz.

Bir yanıyla öyle.

7 Haziran siyasetteki kilitlenmeyi doğuran bir seçimdi ve öyle bir kilitlenmeydi ki bütün girişmelere rağmen açılamadı.

Bir yanıyla partilerin birbiriyle ilişkisi açısından uzun zamandır rastladığımız bir yumuşama dönemine girildi. Bunu öyle kolay da küçümsemeyin. Çok partili hayatımız iç siyasette aşırı gerginliklerle maluldür. 1950'deki seçimlerden sonra İsmet İnönü verdiği ilk röportajda “DP'li arkadaşlarımız henüz yenidir, onlara fırsat verecek ve ağzımızdan 2 yıl acı bir söz çıkmayacak” demişti ama bu sadece 2 ay sürdü. CHP ile DP arasındaki kan davası evet 2 ay sonra başlamıştı bile…

O yüzden seçim sonrasındaki kısa süren balayı ile ölüm ve benzeri acı olaylarda yan yana gelmek dışında sadece önemli dış politik gelişmelerde iç mutabakat sağlanır ülkemizde. Bunun bilinen en iyi örneği 1974 Kıbrıs Barış Harekâtıdır. 1974 yılında her ay tırmanan iç silahlı, sağ-sol çatışmalarındaki en düşük istatistikler elde edilmişti.

Aradan zaman geçti ve artık dış politika bir mutabakat olmaktan çıktı iç politikada. Aksine partiler arasındaki çelişkilerin en yoğun yaşandığı alanlardan biri.

Dolayısıyla MHP'nin kendine özgü tutumu bir tarafa AK Parti ile CHP arasındaki görüşmelerde ve sonrasında yapılan açıklamalarda karşılaştığımız nezaket ve samimiyet önemli.

Bunun muhtemelen önümüzdeki yetmiş gün boyunca ağza gelenin söylenmesine alıştığımız seçim meydanlarında da azalsa da kalıcı etkisi olması şaşırtıcı gelmesin.

Şimdi önümüzde harıl harıl tartıştığımız üç seçenek var; erken seçime gidilen yola bu hükümetle devam etmek. Güçlü ihtimal bu. Bunun için Meclis'in önce olağanüstü toplantıya çağrılması ardından seçim kararı için 21 Ağustos gibi bir tarihte yeniden toplanması gerekecek. O toplantı kararlarında da o toplantıda da hükümet değişikliği olmaması için MHP'nin tutumu kritik.

MHP, 45 günün otomatik olarak dolup Türkiye'nin dört partinin bakan verdiği bir koalisyon kabinesiyle seçime gitmesini istemiyor.

İlk sebep HDP'li bakanların da yer alacağı bir kabine kurulursa bunun sorumlusu haline dönüşecek.

Ta Meclis Başkanlığı seçiminde yaşadığımızın aynısı aslında yaşanacak olan.

Öte yandan Türkiye PKK ile derinleşen mücadelenin ortasındayken ve hem Işid'le kestirilemez bir çatışma ihtimali hem koalisyona katılma kararının doğurduğu belirsizlikler böyle bir hükümetle bunları yürütmeyi veya karşılaşılacak sorunları aşmayı imkânsız hale getirecektir.

Sonrasında demeçlerimiz çarpıtıldı açıklaması yapsalar da MHP'li yöneticilerin bu hükümetin seçim kararı şartıyla devam etmesine destek verecekleri baştan beri belli. MHP'nin farklı bir formüle evet demesinin mümkün olmadığı ortada.

Şimdi gözler biraz daha fazla Meclis Başkanlığında olacak. Muhtemelen Meclis Başkanı İsmet Yılmaz Ağustos 17 gibi olağanüstü toplantı çağrısı yapacak ya da yapan partilerden birinin talebini işleme koyacak.

Bugün itibariyle 240 saat içinde bir seçim kararı alınamazsa otomatik olarak pek de istenmeyen ve daha önce hiç denenmemiş seçenek, yani dört partili kabine kurulması için geri sayım başladı.

Muhtemeldir ki bunu önlemek için Başbakan Davutoğlu veya ilgili heyet MHP ile temaslarını yapacak. Ardından Meclis Başkanı'nın liderlerle görüşmesi ihtimali yüksek.

Genelkurmay Başkanı Necdet Özel'e Devlet Şeref Madalyası törenindeki resepsiyonunda gazetecilerin sorularını yanıtlarken Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın “Meclis Başkanı ile görüşüyorum, görüşeceğim” cümlesi bütün seçenekler için hazırlıkların yapıldığını gösteriyor.

Ama bu hızlı ve tempolu koşuşturmanın sonunda makul olan hayata geçecektir.

Görünen bu kabine ile 25 Ekim veya en geç 1 Kasım'da sandık başında olacağımız.

Bu arada şüphesiz CHP madem hükümet kurulamadı görev iade edilmeliydi veya şimdi tekrar bize verilmeliydi diyecek ancak kalan süre de pratik gerçek de bunun bir karşılık üretmeyeceği yönünde. Birkaç gün bu polemiği izleyip sonra topun tekrar Meclis'e geçtiğini izlemeye hazır olun.

Sonra?

Sonrasını içinde bulunduğumuz iç ve dış gelişmeleri göz önüne alınca bugünden kimse kestiremez.

Bilebileceğimiz tek şey Kasım ortasında bir hükümet kurulmuş olacak.

Ama tek parti, ama görüşmeleri hızlı ve net bitirilmiş bir koalisyon.

Üç aşağı beş yukarı başladığımız yerdeyiz yani; hemen hemen 6 Haziran 2015'te…
#mhp
#dp
#chp
#koalisyon
#Kıbrıs Barış Harekâtı
9 yıl önce
Nerede kalmıştık?
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir
Yeni tehditler ve Türkiye’nin kurumsal güncellenmesi