Dünkü yazısında Mehmet Barlas sokak eylemleriyle siyasetin yönünün belirlenmesinin mümkün olmadığını belirttikten sonra "Önümüzdeki dönem sınırlarımız içinde hesaplaşmalarımızı kendi kendimize yapacağımız apaçık ortada. Akılcı yol ise barıştan, uzlaşmadan, demokrasiden geçiyor. Şiddet gündeme geldiğinde, bu coğrafyada şiddeti en etkili kullananın "Devlet" olduğunu da artık öğrenmiş olmalıyız" uyarısıyla bitiriyordu.

Sadece bu coğrafyada değil dünyanın her metrekaresinde gündeme geldiğinde şiddeti en etkili kullanan daima devlet olmuştur ama asıl dikkat çekmek istediğim, Barlas"ın dış politikadaki bir anlamda "geri çekilme" döneminde bulunmamız ve önümüzde üç önemli seçim olması nedeniyle iç siyasete yüklediği önem.

Çok haklı ve "barış, uzlaşma, demokrasi"yi önerdiği yerde bir ekleme yapmak gerekiyor. Bu coğrafyada bunlar gündeme geldiğinde en etkili olan da devlet.

Ve şimdi bugün bu açıdan önemli bir pakete son rötuşları yapılacak.

Başbakan başkanlığındaki AK Parti heyeti Hıristiyan azınlıklar, Kürtler, Aleviler, dini inançları nedeniyle zorluklar ve dışlanmalar yaşayanlar başta olmak üzere vatandaşların aslında toplumsal mutabakatla büyük oranda çözülmüş ama hâlâ yasa, tüzük, genelgelerde yaşayan kimi engelleri ortadan kaldıracak çalışmayı tamamlıyor.

Açıklanacak pakette yerel yönetimlerin güçlendirilmesi, seçim barajının düşürülmesi, Ruhban Okulu"nun durumu, Cemevlerinin statüsü, beldelerin isimlerinin o yöre halkınca belirlenmesi, bireysel hak ve özgürlüklerde çok sayıda demokratikleşme adımının yer alması bekleniyor.

İçinde bulunduğumuz dönemde açıklanacak yeni pakette Cemevlerinin statüsü, anadilde eğitim, seçim barajı en çok merak edilen başlıklar.

Bugünkü toplantıda bu başlıklara son halinin verilmesi bekleniyor.

Masada her üç başlık için de sürprizlere açık alternatifler bulunduğu anlaşılıyor.

Bakalım hangileri seçilecek?

Her durumda, hem hepimizin ihtiyacı olan adımlar atılacağı için hem de Türkiye"nin son zamanlarda hızla ve çok gereksiz yere içine savrulduğunu düşündüğüm psikolojinin değişmesine büyük katkı yapacağı için çok önemli bir paket.

Umarım ve isterim ki mümkün olan en geniş, en kapsayıcı, en demokratik seçenekler kabul edilir.

PKK"nın ya da BDP"nin bu paketten sonra Çözüm Süreci"ne ilişkin itirazlarının, eleştirilerinin dayanağı kalmayacak.

Sıra hızla ülkeyi terk etmesinde PKK"lıların, ki bu başlı başına bir milat olacak bütün yakın tarihimiz ve geleceğimiz için.

...

Paketteki başlıklardan Alevi Açılımı ve Cemevlerinin statüsü konusu da bunun kadar önemli bir başlık bence.

Sokakların hâlâ sıcak olduğu bugünlerde sokaktaki gençlerin arasında önemli oranda Alevilerin bulunduğunu biliyoruz. Suriye meselesi kadar olaylar sırasında hayatını kaybedenlerin Alevi olması da bu gerilimi farklı yönde tetiklemeye devam ediyor.

Alevilikle ilgili inanç ve kültür boyutlu tartışmalar bir yandan hızla sürüyor.

Bütün bu tartışmalarda dikkatlerden kaçtığını düşündüğüm başka ve çok önemli bir boyut var: Alevi gençlerin sosyo-ekonomik durumu...

Acaba Alevi gençlerin yoksulluk, işsizlik, geleceğe dair umutları hakkında bir veriye, tahmine sahip miyiz?

Sokaklarda bu kadar kalabalık ve bu kadar ateşli olmalarını sadece inanç, kültür, Suriye bağlamında görmek bence çok yetersiz bir bakış.

...

Bunca çaba, atılım, hamlenin günlük hayattaki küçücük detaylarda yaşanan dikkatsizlikle büyük oranda zedelendiği hatta yeni yangınlara sebep olduğu bir atmosferdeyiz.

Cami-Cemevi projesini savunmak için bir çok gerekçeyi ben de ileri sürerim ama böyle bir ortamda bunu Tuzluçayır"da yapmak, gerçekten iyiniyetli girişimin beklenmedik sonuçlara yol açmasına neden olabiliyor.

Tıpkı dün Osman Özsoy"un yazısında işaret ettiği gibi, 20 yıllık bir proje olan ODTÜ içinden geçecek yolun inşaatına henüz gerginliği yatışmamış ortamda üniversitedeki başörtüsü tartışmasının ertesi sabahı başlanması da zamanlama açısından aynı olumsuzluklara neden oluyor.

Lise ve üniversitelerin açılacağı haftaya böyle bir yükle girmesek herhalde millet olarak hepimiz için çok daha iyi olurdu.