|
Avrupa ikidir
Demek ki bazen işlerin düzelmesi için kriz çıkması gerekiyor.

Her kriz aynı zamanda bir fırsattır
” sözü doğru bir söz.

Putin'in Türkiye ile girdiği anlamsız gerginlikle bu bir kez daha doğrulandı.

Suriye'de yanlış ata oynayan Putin, bilmeyerek Türkiye'ye iyilik yaptı.

AB'ye tam üyelik konusunda bizim ikna edemediğimiz Avrupa'yı, Türkiye ile gerginliği derinleştirerek ikna etti.

AB elini cebine attı.

Bölgeden gelecek sığınmacıların mali yükü için 3 milyar euro verecek.

AB'ye üyelik yolunda fasılları tekrar açacak. Ve en önemlisi AB ülkelerine vizesiz seyahate izin verecek.

Bunlar az kazanımlar değil.

Putin'e AB'yi ikna ettiği için teşekkür etmek lazım!

*

Putin'e bir teşekkür de yakında vatandaştan gelecek.

Rusya Türkiye'den taze meyve ve sebze ihracatını durdurduğunda Rusya'ya gidecek kaliteli gıda ürünleri, ihracatçılar başka ülke bulana kadar iç piyasaya verilecek.

Bu da daha ucuz ve daha kaliteli gıda demek

*

AB'yi ikna eden sadece Putin değil tabi ki.

Birincisi Kasım seçimleriyle siyasi belirsizliğin kalkması.

AB önümüzdeki 4 yıl içinde muhatap olacağı bir siyasi parti ile şimdiden ertelediği ilişkiyi başlatma kararı almayı uygun gördü.

İkincisi gittikçe trajik hale gelen göç sorunu.

İşgal ettikleri Suriye, Irak, Libya ve Afganistan gibi Müslüman ülkelerden gelen yoğun göç akımını durdurmak düşüncesi de batıyı ikna eden en önemli konulardan biri.

Üçüncüsü Suriye'de derinleşen krizde Türkiye'ye olan ihtiyacı.

Önce Suriye krizi nedeniyle ortaya çıkan göçmen sorunu, ardından Rusya'nın askeri olarak bölgede hakimiyet kurma girişimleri, AB'nin gözünü açtı. Bahaneleri sildi, mızmızlanmayı bıraktırdı ve yeniden Türkiye'ye bakmasını sağladı.

*

Buraya nasıl gelindi?

Süreç şöyle işledi:

AB artan göçler ve Akdeniz ve Ege'de çoluk çocuk yüzlerce masum insanın boğularak hayatını kaybetmesi ile Aylan bebek gibi trajik olaylar karşısında kamuoyundan büyük baskı yedi.

Çünkü AB'nin bir yüzü ne kadar menfaatçi, katil ve aşağılıksa, diğer
yüzü de medenidir, çevrecidir, insana ve tüm canlılara saygı duyar, kul hakkı yemez.

Batılı liderler Avrupa'nın vahşi yüzü, batılı halk ise insani yüzü temsil eder.

İşte o medeni yüzün baskısıyla AB liderleri göçmenlere dair bir öncelik geliştirme ihtiyacı hissetti.

Bu zorunluluk üzerine yıllardır oyaladığı Türkiye ile işbirliğinin çerçevesinin de yeniden ele alınması ihtiyacı doğdu.

Diğer bir ifadeyle AB, Türkiye'nin üye olmasına yönelik iradesini ortaya koyma kararı aldı.

*

Bediüzzaman Said Nursi 1920'li yıllarda Avrupa'yı oluşturan medeniyet ve zihni yapıyı “
Avrupa ikidir
” şeklinde sınıflandırır.

Avrupa'yı heterojen kültürlü, değişken, fenalıkları ve güzellikleri aynı anda bünyesinde barındıran karmaşık bir medeniyet olarak görür.

Batılı düşünce adamlarından
Edgar Morin
de 1987 yılında yazdığı “Avrupa'yı Düşünmek” adlı eserinde Avrupa tanımı yapmanın zorluğuna dikkat çekerek, hukukun yanında hukuksuzluğun ve kaba kuvvetin, demokrasinin yanında zulmün ve istibdadın, maneviyatçılığın yanında maddeciliğin Avrupa kültüründe yer

aldığını belirtir.

Avrupa'yı değerlendirirken genelde bu iki farklı Avrupa gözden kaçırılır.

Ya toptan Avrupa hayranlığı ya da toptan Avrupa düşmanlığı görülür.

*

Bizim beklentimiz Türkiye'nin yeniden AB zirvelerine davet edilmesi ve aile fotoğrafında yerini almasıydı.

Türkiye'nin yılda iki kez zirvelere katılmasına karar verildi.

Asıl önemli olan büyük adım atıldı.

Bundan sonraki adımlar kazan kazan ilişkisi çerçevesinde atılacak.

Rusya ise Putin'in yanlış adımı yüzünden Türkiye gibi önemli bir dostunu AB'ye kaptırmış olacak.

“Zulüm ile abad olanın akıbeti berbad olur.” der
Yunus Emre
#avupa ikidir
#rusya
#avrupa birliği
8 yıl önce
Avrupa ikidir
Kara dinlilerle milletin savaşı
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?