|
İnsani gelişme endeksinde cüzdanla vicdanın yeri
Elinde bir poşet ekmekle boğazda vapura bindikten bir süre sonra martılar ve balıklar yesin diye bütün ekmekleri naylon poşetiyle atan İstanbullu hanımefendi ve beyefendiler,
İnsani gelişme endeksimizi ne kadar düşürebilir? gibi abes bir soru sormuyorum
ve 13 milyon nüfuslu bir şehirde böyle öküzlüğün arada olabileceğini düşünerek ve normal kabul ederek geçiyorum.

*

Dün İstanbul'da Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz'ın da katıldığı toplantıda Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) 2015 İnsani Gelişme Raporu açıklandı.

Raporda 2015 yılında dünyanın insani gelişimde nereye geldiği rakamlarla gösteriliyor.

Beraber bakalım:

250 milyon göçmen işçi var.

Dünyada 168 milyon çocuk işçi bulunuyor, 21 milyon kişi zorla çalıştırılıyor.

Küresel olarak 204 milyon kişi bir işe sahip değil, bunların 74 milyonu genç. 830 milyon çalışan yoksul, günde 2 doların altına çalışıyor.

*

Çalışma dünyasında, küreselleşme ve dijital devrim iki tarafı keskin kılıç.

Bu durum bir taraftan fırsat sunarken diğer taraftan riskler getiriyor.

Birileri kazanırken birileri kaybediyor.

Eskisi gibi yani.

Kadınlar erkeklerden yüzde 24 daha az kazanıyor.

Kadınların yüzde 22'si kıdemli yöneticileri temsil ederken dünyada ücretsiz işin yüzde 75'ini yapmak yine kadınlara düşüyor.

53 milyon bakım hizmeti çalışanının yüzde 83'ü kadın.

*

Raporun bir de Türkiye cephesi var. Oraya da bakalım.

Türkiye İnsani Gelişme Endeksi'nde 2014 yılında 69. sırada iken bu yıl 188 ülke içinde 72'ye gerilemiş.

'Yalnız bu yıl farklı bir çalışma yapılmış. 3 puanlık gerileme bundan kaynaklanıyor' diyor
Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz.

Esas itibariyle geçen yılın aynı bazından bakıldığında sıralamada bir değişiklik yokmuş.

2000 yılında 0,653 imiş endeksteki yerimiz.

Bugün 0,761'e ulaşmış durumdayız. Bunu 0,800'e çıkardığımız zaman en yüksek insani gelişmişliğe ulaşmış olacağız.

Bu ölçümün yapıldığı 3 temel eksen var;

Biri doğumda yaşam beklentisi verisi
. Türkiye burada 75,3 yıla ulaşmış durumda ve 188 ülke arasında 65. sıradayız.

İkinci husus eğitimle ilgili göstergeler.

Bu da okullaşma oranı.

78 milyon nüfusunun okulda geçirdiği süre ortalama 7,6 yıl.

Türkiye bu rakam ile 188 ülke arasında 110. sırada.

Türkiye'yi aşağı çeken en önemli gösterge de bu.

Bu rakam 2000 yılında 5,5 yıl idi.

Beklenen okullaşma süresi 14,5 yıl. Türkiye 188 ülke arasında 56. sırada.

Bu rakam gelecek nesillerin bugüne göre 2 kat daha fazla eğitimli olacağı anlamına geliyor.

Üçüncü parametre ise kişi başına düşen GSYH.

Türkiye burada 188 ülke arasında 60. sırada.

2000 yılında satın alma gücüne göre kişi başına düşen gelirimiz 12 bin 890 dolarken, bugün 18 bin 677 dolara çıkmış durumda.

*

Küresel krizden sonra en fazla problem yaşanılan alan istihdam.

Bir çok ülkenin genç istihdamında problemler var.

Genç işsizlik bazı ülkelerde yüzde 50'nin üzerinde.

2 milyonun üzerinde Suriyeli sığınmacı işin başka bir boyutu.

İşsizlik bizde ne durumda?

TÜİK Eylül 2015 rakamlarını dün açıkladı.

Türkiye'de resmi işsiz sayısı, 39 bin kişi artarak 3 milyon 103 bin kişiye yükseldi. İşsizlik oranı yüzde 10,3

Tarım dışı işsizlik yüzde 12,4.

15-24 yaş grubunu içeren genç işsizlik oranı yüzde 18,5.

Yalnız bu rakamlar Eylül ayı rakamları.

İstihdam piyasası, 2015 yılının büyük bir kısmını seçimin gölgesinde geçirdi. Kariyer.net'te yayınlanan yeni iş ilanı sayıları seçimin ardından yüzde 8 artmış.

*

İşsizlik cephesinden aldığım son haber şu:

Dün Adıyaman Belediyesine 4.5 ay süreyle işe alınacak 150 kişilik kadro için 3 bin 609 kişi başvurmuş.

Yani toplumun iş-aş-eş sorunu devam ediyor.

'
İnsanlar kötülüğü istediği için değil, vicdanları zayıf olduğu için yapar
.' diyor John Stuart Mill.

Demek ki sorun cüzdan, bütçe, maliyet sorunu filan değil, vicdan sorunu!

Zayıf olan yer orası.

Orayı güçlendirmek lazım.
#İnsani gelişme
#işsiz sayısı
#Türkiye İnsani Gelişme Endeksi
8 yıl önce
İnsani gelişme endeksinde cüzdanla vicdanın yeri
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?
Nazlı seçmen günlerinde siyaset