|
Kaynaklar kıt, ihtiyaçlar sınırsız diyen şişko

Üniversitelerde öğretilen ekonomi derslerinde öğrencilere; dünyadaki ihtiyaçların sınırsız kaynakların da kıt olduğu öğretilir.

Şişko adamın gözlüğüyle bakan batılının kafasında bunun iki çözümü vardır;

Birincisi
, savaş çıkararak, yani öldürerek kıt kaynakların mevcut nüfusa yetmesini sağlamak.
İkincisi
, artan nüfusu doyurma bahanesiyle ürünlerin genetiğini değiştirmek ve sürekli işlenmiş gıda satarak kazancını sürdürmek.

Kaynakların kıt, ihtiyaçların sınırsız”
olduğuna inandırdığında
savaş da meşru, gıdaların genetiğini bozmak da
.
Ama kimse
Amerika’da
sadece bir yılda israf edilen besinlerin Afrika’da üretilen bütün gıdaya eşit geldiğini bilmez.
Kimse
zengin sofralarında
yenmeyip sadece
göz zevkini
doyurmak için masaya konan ve sonra atılan gıdalarla dünyada hiçbir yoksulun kalmayacağını da bilmez.
Anlamanız için Ramazan'daki Müslüman ahalinin
iftar ve sahur
sofraları ve çöp konteynırlarının kenarlarına konan yemek artıklarına bakın yeter.

«««

“İhtiyaçlar sınırsız kaynaklar sınırlıdır” sözü büyük bir palavradır

Sınırlı hayatı olan insanın ihtiyacı nasıl sınırsız olur.

Haaa, sınırsız olan bir şey vardır ama o ihtiyaçlar değildir;

Hırstır, ihtirasdır

O yüzden “açı doyursun aç gözlüyü doyuramazsın” derler.

Hem insanı yaratacaksın, sonra onu aç bırakacaksın.

Yaratıcının sınırlı kaynakları”
var demek, O’na en büyük hakarettir.
Ama şeytan endişelendirir, fakirlikle korkutur ve hep
biriktirmeye
zorlar insanoğlunu.
Ne de olsa
topraktan
yaratılmıştır ve
suyu tutma özelliği
vardır insan denen canlının.

Ve o şişko yeryüzüne inen iki ayaklı şeytandır.

Katar ve
Kırmızı Turp

Halkımız ismini doğru teleffüz edemediği için adını turp koydu.

Kırmızı turp kafalı şimdi ekonomisini düzeltmek için İslam coğrafyasının en zengin ülkesi
Katar’a
kafayı taktı.

ABD’nin borçlarını Müslümanlara ödetecek.

Nasıl?

Silah satarak.

ABD’nin yeni başkanı
kırmızı turptan
(Trump) önce ülkenin başında
siyah turp
(Obama) vardı.
O da
barış
dedi, işgal etti, bu da
karışmayacağım
dedi, karıştırıyor.

ABD’de silah tüccarları var olduğu, vatandaşlar akıllanmadığı, ayarı bozuk başkanlara oy verdiği, İslam ülkeleri uyanmadığı sürece dünyaya rahat yok.

Değişime önce kendimizden başlamazsak, hiç birşey düzelmez
Sen kimsin

Yoksul ama ateist,

yoksul ama Kemalist,

yoksul ama Ak Partili, MHP’li, CHP’li, HDP’li,

yoksul ama filanca cemaatten,

yoksul ama falanca tarikattan,

yoksul ama Hristiyan, Yahudi,

Yoksul ama karaktersiz,
sahtekar ve yalancı
, güven vermiyor.
Vermek istemeyince böyle deriz.
Oysa vermen için onun sadece
yoksul ve ihtiyacı olması
yeterli ve geçerli sebep.

Ama sen napıyorsun.

Siyasal ve dini kimliğini sorguluyor, elini açanda kendine göre
karakter
arıyorsun.
Elini açıp senden isteyene,
“Allah versin”
diyorsun.
Sana kim veriyor
düşünmüyorsun

Hepsini kazandığını mı sanıyorsun.

Sen kimsin…

Şöyle bir
diyetisyen arıyorum

Sahurla iftar arasında ara öğün tavsiye etmeyen,

İftarda çorbadan sonra sofradan kalkıp
10 dakika
ara verin demeyen,
Onun yerine bir
akşam namazını
kılın sonra tekrar sofraya oturun diyen,
Ana yemeği yedikten sonra
1 saat yürüyüşe çıkın
demeyen,
Yemekten sonra
1 saat süren bir teravih
var, gidip rahatlayın diyen,
Acıkmadan yemeyin, sofradan tok kalkmayın
diyen bir diyetisyen arıyorum.
Memleketin
yüzde 90’ı
Müslüman olan bir ülkede çok şey mi istiyorum!
Diş kirası
rekoru kimde

Eski Ramazan iftarlarının bize mahsus güzel âdetlerinden biri de “diş kirası”dır.

Misafirler, hane sahibine veda ederken bir miktar para veya hediye verilerek uğurlanırlar.

Diş kirası denilen bu hediyenin
zarif gerekçesi
, ağzınızı iftar sahibinin damak zevkine kiralamış olmanızdır.

Amaç, Ramazan ayını cömertlik ve hayır duygularıyla yaşamak.

Sultan
Abdülaziz’in
sadrazamlarından
Yusuf Kamil Paşa
, cömertliği ile ünlüydü.

Eşinin adına Üsküdar Zeynep Kamil Çocuk Hastanesi’ni inşa ettiren paşadır.

1868 yılı Ramazan ayının 8. gününe rastlayan 3 Ocak günü, bugün
Edebiyat ve Fen fakültelerinin
bulunduğu yerdeki konağında verdiği iftar yemeğini, Sultan Abdülaziz teşrif etmiş.
Ziyafetten sonra, diş kirası olarak, altın bir tepsiyle
bütün servetinin senet ve tapularını teklif etmiş
. Ancak
Sultan Abdülaziz
, “Bunlar makbulüm oldu. Yine size veriyorum” sözleriyle tepsiyi ve içindekileri iade etmiş.
#Üniversite
#ABD
#Abdülaziz
#Ramazan
7 yıl önce
Kaynaklar kıt, ihtiyaçlar sınırsız diyen şişko
İnsaf!
Dağ yürekli adamların büyük seçimine doğru
Demografik dönüşüm
Seçim bitsin, önümüze bakalım!
Yerel seçime ramak kala: DEM, Yeniden Refah ve İYİ Parti