İnsanı insan yapan değerleri öldürüp, insanı tüketimin kölesi yapan oyun
Altta kalanın canı çıksın oyunu.
O yüzden altta kalmayacaksın.
Altta kalmamak için herkese her yolu meşru kılan bir zihniyet.
Alçak bir zihniyet.
Sloganları:
ve
Tek yol; Yükselmek, zengin olmak, makam mevki sahibi olmak, çok tüketmek, ve meşhur olmak.
Felsefesi: Tüketiyorum o halde varım.
Bu hedeflere ulaşmak için her yol meşru.
*
İstanbul, Kocaeli,İzmir, Antalya ve Kırıkkale'de
gibi 200 ayrı suçtan aranırken Kadıköy'de son işinde yakayı ele veren adamın söylediklerine takıldım:
Ben kimseye zorla ürün satmadım. Kimseden zorla para almadım. Serbest piyasa bu. 3'e alırım 10'a satarım. Bu dolandırıcılıksa evet ben dolandırıcıyım.
*
İnsanlıktan, insani değerlerden ne kadar savrulduk?
Nasıl buraya kadar düşebildik?-
*
Mehmet Akif Ersoy'a Avrupa'dan döndüğü vakit sormuşlar:
Akif demiş ki: “Ne olsun. Yaşayışları dinimiz gibi sağlam, dinleri ise aynı bizim yaşayışımız gibi.”
*
Hekimoğlu İsmail anlatıyor: Hollanda'da küçük küçük tepeler gördüm.
Hollandalı bir arkadaşım güldü; Sonbaharda yaprakları toplar, bir yere yığarız.
Üstüne de toprak çekeriz. Onlar çürür, gübre olur. Bunları çiçek gübresi olarak ihraç ederiz.
*
Çanakkale Savaşı sırasında durumu ağır olan yaralılardan biri komutanının elbisesine yapışmış;
dedikten sonra komutanının kollarında şehit olmuş.
Aradan fazla zaman geçmeden bir şehidin daha künyesi ve bir pusula komutana teslim edilmiş.
Komutan pusulayı açmış ve okumuş:
“Arkadaşım Halil'e 1 mecidiye borç verdiydim. Biraz sonra taarruza kalkacağız. Arkadaşıma söyleyin ben hakkımı helal ettim.”
*
Daha peygamber olmadan Mekke halkı O'na (asm) “Emin” lakabını vermişti.
Tevazu ve edep sahibiydi.
Mesela insanlara önce kendisi selam verirdi.
Devlet reisi olduğu halde bir meclise girdiği vakit nerede boş yer varsa oraya otururdu.
Pazara kendisi giderdi.
Elbisesini kendisi yamar, kendi hizmetini kendisi yapardı.
*
Firavun'un ülkesi, serveti, ordusu, hazinesi vardı.
Hz. Musa'nın ise hiçbir şeyi yoktu.
Fakat Musa (as) Firavun'u mağlup etti.
*
Gazneli Mahmud bir Hindistan seferinde çok direnişle karşılaştı.
Ordu zor durumda kalmıştı.
Şöyle duâ etti:
Nihayet savaştan zaferle çıktı.
Yığınla mücevher ganimet olarak alındı.
Sultan ganimetleri yoksullara dağıtmaya başlamıştı.
Ancak subaylar karşısına dikildiler: “Aman sultanım! Ne yapıyorsunuz?
Bunca değerli altınlar, inciler fakir fukaraya dağıtılır mı? Hem onlar, bunların kıymetini ne bilecek?” dediler.
Sultan'ın kafası karışınca devrin alimine danıştı.
Devrin âlimi dedi ki:
Ama eğer Allah'a yine işin düşecekse adağını yerine getir!”
*
O'na (cc) bir daha işiniz düşmeyecekse kafanıza göre takılmaya devam edin!