|
Lokomotifi değiştirme zamanı

Kendi iç dinamiklerimizi oluşturmadan, milli sermaye meydana getirmeden uluslararası sermaye devleri ile aynı sahaya çıkmanın ve onlara kapı açmanın bedelini bugün küçülerek ödüyoruz.

Dışarıya yönelik üretime odaklanarak ülke ekonomisinin geleceğini ihracata bağlamanın moda anlamıyla küreselleşmenin ülkeleri nasıl olumsuz etkilediğini krizle yakınen gördük.

İhracat rekorları kırarak övündüğümüz dışa dayalı üretim şimdi küresel krizle gelen talep daralmasıyla ekonomiyi tepe taklak etti.

Üretimin durmasıyla işsizlik artmaya başladı.

Her dört gençten biri işsiz.

Bunların sonucunda tedirginlik ve güvensizlik önce tüketicide sonra da piyasalarda hakim oldu.

Hükümet piyasalara can vermek için 5 ekonomik paket açtı, arkası da gelecek.

***

Bir ülkenin ekonomisinin lokomotifinin ihracat olması ne kadar doğru bunun artık ciddi ciddi tartışılması lazım.

Ülkemizin Otomotiv devlerinin üretim üssü haline getirilmesi ne kadar doğru bu hiç tartışılmıyor.

Uluslararası sermaye ekonomide bize don biçiyor biz de düşünmeden giyiyoruz.

Yeter ki istihdam oluştursun mantığı ile hareket ediyoruz.

Bugünü kurtarırken yarının hesabını düşünüyor muyuz?

Uluslararası otomotiv, lojistik, kimya devleri ülkemize yerleşirken artı ve eksilerini hesap ediyor muyuz?

Dış sermaye geldi diye sevinirken ülkemizin doğal potansiyel zenginliklerinden ne zaman faydalanacağımızın planlarını yapıyor muyuz?

Kaynaklarımızı iç etmek için bizi bunlarla mı oyalıyorlar acaba?

***

Dünyanın en verimli ve eski topraklarına sahibiz, bütün dinlerin ve medeniyetlerin ilk doğduğu topraklarda bulunuyoruz, madenlerimiz hala yeraltında atıl biçimde çıkarılmayı bekliyor.

Türk ekonomisinin bence odaklanması gereken 3 alanı var; tarım, turizm ve teknoloji.

3 T formülü için de bunu uygulayacak eğitimli insan kaynağı lazım.

Velhasıl küresel ekonomiye entegre olmaya çalışırken kendi yürüyüşümüzü bıraktık başkasının yürüyüşünü öğrenmedik.

***

Hocaların hocası Prof. Dr. Sabahaddin Zaim''in hikayesini anlatan, "1926 ile 2007 yılları arasında bir ömrün hikayesi" adlı eserdeki hatıralardan birini anlatmak istiyorum:

Zaim hoca, ABD''de iken bulunduğu şehirde bir protestan papaz islamiyet hakkında bir konferans veriyor.

İslam dinini kendi bakış açısıyla anlattıktan sonra Amerikalı bir dinleyici soruyor:

-Bugüne kadar kaç müslümanı hristiyanlaştırdınız?

Rahibin cevabı çok ilginç:

-Biz bugüne kadar belki hiç bir müslümanı hristiyan yapamadık, ama üzerinde çalıştığımız o insanlar artık müslüman değil.

Bu cevabı hafızalarınıza kazıyın.

Nasıl kalkınacağımızı biliyor muyuz?

Ekonomide bütün ezberlerin bozulduğu küresel finansal dalgadan sonra bu sorunun çözümü hiçbir ekonomistin işi değil. Belki sosyologlar ve tarihçilerindir.Türkiye''yi dünyanın ekonomik büyüklüğü benzer olan ülkelerle aynı kefeye koyanların "Gelişmekte olan ülkeler gibi" bu konuda bilimsel davradıklarından şüpheliyim. Dünyayı yöneten uluslararası sermaye Türkiye''nin nasıl bir potansiyele sahip olduğunu çok iyi biliyor. Nasıl hızlı kalkınacağını da biliyor. Bir tek biz bilmiyoruz

Peki biz neden bu kadar küçüldük?

The Ekonomist''in yayınladığı 2008 yılı 4''üncü çeyrek büyüme verilerine göre küresel sarsıntıdan en fazla etkilenen ilk beş ülke sırasıyla Letonya, Estonya, Tayvan, Türkiye ve İsveç oldu.

Ülke olarak iflas eden İzlanda bile bizden az etkilenmiş.

Finansal depremin ana üssü olan ABD''de krizin şiddeti ABD ekonomisinde yüzde 0.8''lik bir sarsıntıya neden olurken, biz neden 2008''in son çeyreğinde yüzde 6.2 küçülerek krizden en fazla etkilenen 4''üncü ülke olduk?

Depremin merkez üssü olan ABD''den fazla etkilenmemiz anormal değil mi?

Savaşta bütün gecikmeler tehlikelidir.
15 yıl önce
Lokomotifi değiştirme zamanı
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir
Yeni tehditler ve Türkiye’nin kurumsal güncellenmesi