Evet, bir rejim sorunu var, ancak bu kesinlikle siyasal bir rejim sorunu değil.

Adını iyi koyalım; Bu rejim, yetimin, fakirin fukaranın, işçinin, köylünün, üreticinin haklarını yemekten dolayı şişmanlayanların kilo sorunu.

Şimdi zayıflıyorlar, zayıflarken de acı çekiyorlar.

Acı çektikçe de bağırıyorlar.

Üstelik herkesin acı çektiğini sanıyorlar.

Kim bunlar?

"Cumhuriyetin kazanımları elden gidiyor", "Laiklik tehdit altında" ve "Kutsal devlet zedeleniyor" sloganlarıyla yıllardır iktidar koltuğunda hesap vermeden oturanlar.

Yoksa rejimin temellerinin sarsıldığı filan yok.

Kurumlar asli görevlerine dönerken bu sarsılmalar normaldir.

Nereden biliyoruz?

Ekonomi ve iş dünyasında yaşanan gelişmelerden.

*

Siyasiler hapşırdığında fırlayan döviz, Sezer''in kitapçık fırlatmasıyla yüzde binlere çıkan faizler mazide kaldı.

Bugün Ankara toz duman, siyasette gerginlik had safhada, taraflar arasında kılıçlar çekilmiş, ama ekonomiye hiçbir yansıması yok.

*

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, bu dönemi fetret devrine benzetiyor.

Milletin ve devletin ''bunalım ve buhran'' halini ''Kriz, Kargaşa, Kaos, Korku, Kutuplaşma, Kavga, ve Karanlık'' dan oluşan "7-K"lı tahribat zinciri olarak tanımlıyor.

Ve erken seçim çağrısı yapıyor.

*

Bunlar 10 yıl önce olsaydı belki piyasalar çökerdi.

Ama ekonominin umurunda değil.

Sanki bütün olanlar vaka-i adiye.

*

MHP''nin 7-K ile çizdiği karamsar ülke tablosunu kimse ciddiye almıyor.

Bu açıklamaların yapıldığı hafta, Uluslar arası derecelendirme kuruluşu Standart and Poor''s Türkiye''nin uzun vadeli kredi notunu artırarak (BB) görünümü pozitif olarak açıklıyor.

Bahçeli''yi Koç Müzesinde yemeğe davet eden Rahmi Koç''un amiral gemisi Arçelik, 800 milyon TL yatırım yapacağını açıklıyor.

4 bölge için yapılan elektrik dağıtım ihalesinden 1.5 milyar dolarlık gelir elde ediliyor.

Borsadaki yabancı yatırımcının kılı kıpırdamıyor ve endeks yüzde 1.5 artıyor.

*

Cemil Ertem, Cuma günkü Taraf Gazetesi''nde yer alan yazısında değişimden korkanları ne güzel anlatmış;

"Değişim onları çok korkutuyor. Bu korkuda da haklılar. Çok şey kaybedecekler. Ne zaman Türkiye''de demokratikleşme yönünde bir gelişme olsa bu "Cumhuriyet''in Kazanımları Çetesi" üyelerinden bir zevat çıkar ve Cumhuriyet''in kazanımları elden gidiyor diye dövünmeye başlardı"

"Devlet" derken, "Cumhuriyet" derken kendi çıkarlarını kastettiklerini yeni anladık.

*

2003 yılında hükümeti kuran Ak partiden bir beklentiniz ve hükümete önerileriniz var mı" diye sorduğumda, rahmetli Sabahattin Zaim Hoca, "Ekonomik kalkınma için yemesinler ve yedirmesinler yeter" diye cevap vermişti.

Bu ülke halkını fakirliğe mahkum eden zihniyet, "Devletin malı deniz, yemeyen domuz" anlayışı değil miydi?

Ulu bir kavak ağacının yanında bir kabak filizi boy göstermiş. Bahar ilerledikçe bitki kavak ağacına sarılarak yükselmeye başlamış ve kavak ağacı ile aynı boya gelmiş.

Sormuş kavağa: Sen kaç ayda bu hale geldin?

-On yılda, demiş kavak.

Gülmüş kabak; Ben neredeyse iki ayda seninle aynı boya geldim bak!

-Doğru, demiş kavak.

Günler günleri kovalamış ve sonbaharın ilk rüzgârları başladığında kabak aşağıya doğru inmeye başlamış.

Sormuş endişeyle kavağa: Neler oluyor bana ağaç?

-Ölüyorsun, demiş kavak.

-Niçin?

-Benim on yılda geldiğim yere, iki ayda gelmeye çalıştığın için.