Üsküdar Belediyesi bu yıl yine adına yakışır bir etkinlik gerçekleştirdi.
Sokaklarda meydanlarda parklarda şiirler okundu.
İlkbaharın mis kokulu güzel günlerinde Üsküdar'a hareket getiren canlılık katan çok da yakışan bir festival oldu.
Bu sene ikincisi gerçekleşen
'nden bahsediyorum.
Şiirler kadar festivale katılan şairlerin kimlikleri de öne çıktı.
Özellikle
a'nın Türkiye ve küreselleşme hakkındaki düşünceleri şairlerin dünya gündeminden ayrı kalmadıklarını göstermesi açısından ilginç geldi.
Paylaşayım siz de ilginç bulacaksınız:
*
“Türkiye'ye ilk kez geldim.
Hayranlık verici.
Jamaika İngiliz sömürgesi. Çoğunluğu Afrika kökenli. Bize sadece Batı kaynakları sunuldu.”
*
Her haberi Amerika'nın ön yargısı ve filtresi ile izliyoruz ve inanırsak 'Ah, zavallı Amerika!' diyoruz.
Küreselleşme adıyla başka toplumların kendilerini yönetme özgürlüğünü elinden alıp, sözde
adı altında üstümüzde baskı kuruyorlar.
adına dünyanın çeşitli bölgelerinde yıllardır operasyon yapan bir Amerika var ama nasıl oluyorsa dünya şu anda çok daha güvensiz ve insanları endişeye sevkeder bir halde.
Bu, tamamen Amerikan emperyalizminin ürünü bir sonuç.”
*
Bu tarz filmleri ne kadar izliyorsam, o kadar şiir yazıyorum.
Afrikalı insanların son 400 yıldır sömürge olduğu bir gerçek, bunu filmlerle unutturamazlar.
Batılı, sömürgeci beyaz ırk, dünyada çok azınlıkta olmalarına rağmen, kendilerine tanrı tarafından bahşedilmiş bir hak gibi, tepeden inme, bütün insanların hayatlarını kurgulama arzusu içinde.
*
Batılı güçler insanları kontrol altında tutabilmek için korku üreten fikirler geliştirirler.
Mesela İslam hakkında duyduğum negatif şeylerin hep Amerika tarafından ortaya atılan fikirler olduğunu görüyorum.
Amerikalılar düşüncelerini
gibi kanallarından bütün dünyaya yaydıkları için İslam hakkındaki korku dolu fikirlerini de geniş kitlelere dayatabiliyorlar.”
*
“Türkiye'ye gelmeden önce haberlerde '
Amerikan basınında sözü edilen teröristleri etrafta görmedim.
Onların haberlerini dinlediğinizde, gerçek olarak kabul etseniz ne bir şey yersiniz, ne içersiniz, korkudan evinizden çıkamazsınız.
gerçekten.”
*
Afrika'dan ve Asya'dan çaldığı hammadde ve köleleştirdiği insanlarla yaptığı sanayi devriminden bu yana zenginliğini korumak için sömürgeci siyasetini hiç bırakmadı.
Eskiden bunu teknolojik gücüyle ve kanlı biçimde yapıyordu.
Şimdi elini bulaştırmıyor. Daha temiz iş yapıyor.
Yıllarca diktatörlerle yönettiği ülkeleri, şimdi özgürlük ve kurtarma vaadiyle sömürüyor.
Şimdi bununla İslam dünyasını kan gölüne çevirdiler.
Peki, 56 ülkeli dünyanın hammaddelerinin yarıdan fazlasına sahip İslam Dünyası ne yapıyor?
Onlar sık sık zirve yapıp, sorunların altını çiziyorlar.