Senin üzerine yapılan bütün hesaplar, sen uygunsan tutar, sen uygun değilsin, hayal olarak kalır.
Mercan'da toptan hediyelik eşya satışı yapan arkadaşa, 'işler nasıl' dedim.
Hamdolsun deyip;
dedi.
Zengin turist taşıyan lüks gemiler, İstanbul'u güvenli liman olarak görmedikleri için uğramıyorlarmış.
Ünlü çizer Hasan Aycın abimiz, meçhul bir el, işaret parmağın üstünde de bir canlı bomba çizmiş.
Lüks turist gemileri canlı bombadan sonra İstanbul'u es geçiyorsa Hasan abinin örgüt kimlerin işi sorusunun cevabına yaklaştınız demektir.
*
Dışarıda Avrupa Birliği, uluslararası çevreler, ülkelerin neredeyse tamamı, içeride hükümet, siyasi parti liderleri, milletvekilleri, iş dünyası temsilcileri, sivil toplum kuruluşları, sporcular, sanatçılar ilk kez tek bir bülteni okumuş gibiydiler.
İş dünyasının teröre karşı birlik mesajları da düşmanlara karşı önemli bir uyarıydı:
Gecenin en karanlık olduğu an şafağın en yakın olduğu andır.
Şafakla birlikte Türkiye parlayacaktır.
İş dünyası olarak geri adım atmayacağız. Yatırım yapmaya ve Türkiye'nin geleceğini inşa etmeye devam edeceğiz.
Acımıza rağmen, dünyanın gıpta ettiği büyük yatırımlarımıza aynı hızla devam edeceğiz.
*
diyor Türkiye'ye gelen Suriyeli alim Cevdet Said ve şöyle devam ediyor: Bugün dünyada kötü insanlar dışında savaşı yöntem olarak kullanan insan kalmamıştır.
Onun için büyük güçleri birbirleri ile savaşırken görmezsiniz, hep küçükleri birbirleri ile savaştırırlar.
Her iki tarafa da silah verirler.
Onların cahilliğini, servetlerini sömürürler.
*
sözüyle başlıyor.
İkinci cildinde, 'Üzüm yemek isteyen ama dil probleminden dolayı anlaşamayan ve kavga eden dört kişinin hikâyesi' var:
“Bir adam dört kişiye bir miktar para verdi. “Bu para ile işinize yarayanı alın!” dedi.
Dört kişiden biri; “Bu parayla engür alalım” dedi.
Öbür arkadaşı Arap idi. “Aksilik etme!” dedi. “Ben engür istemem, ineb isterim.”
Onlardan birisi Türk idi. “Ben ineb istemem, üzüm isterim” dedi.
Rum olan bir başkası: “Bırakın bu lafları! Bu para ile istafil alalım.” dedi.
Derken dört kişi birbirleri ile çekişmeye, dövüşmeye başladılar.
Çünkü adların anlamından haberleri yoktu.
Onlar ahmaklıklarından, birbirlerine yumruk atıyorlardı. Çünkü bilgiden bomboş, bilgisizlikle dolu idiler.
Orada çeşitli dil bilir, sır sahibi üstün bir er bulunsa idi onları uzlaştırır, barıştırırdı.
Onlara derdi ki: “Ben bu para ile hepinizin istediğini alırım. Hiç bir ard düşünceye kapılmadan, hile yoluna sapmadan gönlünüzü bana verirseniz, bu paranız istediğiniz şeylerin hepsini yapar.
Bu paranızla dördünüz de murâdınıza erersiniz.
Sizin her birinizin sözü ayrılık belirtir, savaş doğurur; fakat benim sözüm uzlaştırır, birleştirir.”
Bizi anlatmıyor mu?
*
İyilik varlıktır, kötülük yokluktur.
Kötülük kötünün şahsında varlık kazanır, ama iyilik iyiler olmasa da vardır.
Modern zamanlarda iyi ve iyilik ilahi aşkın metafizik kaynağından koparılmak istenmektedir.
Oysa sadece Allah rızası için yapılması gereken hayır ve hayırseverlik bir reklam ve propaganda aracı değildir.
O zaman reklam ve propaganda iyiliğin, hayrın önüne geçer.
*
Terörün en korktuğu silah birlik beraberlik silahıdır.
İçerde kavgaya ara verip, o silahı çekersek düşmanın bütün planları suya düşer.
Bu son olaydan sonra sanki o silahı çektik gibi...