Bugün Fransa'yı sarsan ve hızla Avrupa'ya yayılan, ABD kökenli ekonomik krizin özeti bu;
ABD ile başlayan finansal kriz kartopu gibi büyüdü.
Büyüdükçe kriz derinleşti.
Derinleştikçe farklı çehrelere büründü.
*
Böyle olacağı belliydi.
“Devletler arasındaki savaş, gelecekte yerini sosyal sınıflar arasındaki savaşa terkedecek. Zira, insanoğlu köle olmak istemediği gibi, ücretli olmak da istemez.”
*
Bu tespitin yapıldığı bir asır öncesine dönelim;
Hırsız Avrupalı, Afrika ve Ortadoğu'da ne kadar hammadde ve köle olarak çalıştıracağı insan varsa hepsini gemilere yükleyip ülkesine getirdi.
Haksız sermaye ve emek hırsızlığıyla zenginleşti.
Sermaye sahipleri nalıncı keseri gibi hep kendine yonta yonta emeğin karşılığını zamanla kuşa çevirdi.
Devletlerin de göz yummasıyla suistimal o kadar arttı ki servet sahipleri oturduğu yerden bir günde milyonlar kazanırken bir biçare amele, sabahtan akşama kadar, ağır işlerde çalışıp, on kuruşluk bir ücret kazandı.
Zaman geçtikçe zengin yoksul arasındaki uçurum derinleşti.
Güvenlikli etrafı demir ve betonlarla kapalı sitelere taşındı.
Yoksulu mahallede bıraktı.
Eskiden sokakta rastlaşıyorlardı. Şimdi birbirlerini hiç görmüyorlar.
Görmedikleri için gönül bağı da koptu.
kaidesi devreye girdi.
Kişisel çıkar ve menfaatlerin yoksul aleyhine işlemesi zengin yoksul arasındaki düşmanlık tohumlarını yeşertti.
*
Kuzey Haber Ajansı'nın genelde
Bugün Fransa'da sular durulmuyor.
Paris hükümetinin ortaya koyduğu yeni çalışma yasası nedeniyle halk sokaklarda.
Başta öğrenciler olmak üzere birçok sektör çalışanı meydanları terk etmiyor. Ardı ardına alınan grev kararları nedeniyle hükümet zorda.
Ülkede günlük hayatta aksamalar yaşanıyor.
Kamuoyu yoklamalarında halkın büyük çoğunluğunun reforma karşı olduğu görülüyor.
Bu, sendikaların ve göstericilerin güvenlerini artırmış durumda.
Yorumlar 10 gün içinde Paris yönetiminin krizi bertaraf etmek zorunda olduğu yönünde.
Grevden yana olan sendikalar hükümetin EURO 2016 organizasyonunda küçük düşmektense her türlü tavizi vereceğini düşünüyor.
Hükümetse, grevlerin uzamasıyla kamuoyu öfkesinin grevleri körükleyen sendikalara dönmesini bekliyor.
Tartışmaya neden olan yasada her ne kadar ortalama 35 saat denilse de azami çalışma süresinin haftada 46 saat olması hedefleniyor.
Bu süreye şirketler karar verecek.
*
31 Mart'ta
sloganıyla başlayan eylemlerin ülkeyi ne kadar süre daha etkileyeceği ise bilinmiyor.
Bilinen ise şu:
Hristiyan dünyası 3 boyutlu büyük bir ekonomik ve ruhi bunalımın pençesinde.
İslam ülkelerini ve Afrika'yı kaybetmemek için oralarda iç savaşı körüklemeye devam ediyor.
Hristiyan halk arasında hızla yayılan İslam'ı önlemek için İslamofobi silahını kullanıyor.
Sermaye sahiplerini ve devletin bütçesini kurtarmak için ekonomik krizi çalışanların sırtına yüklemek istiyor.
Bu sorun sadece Fransa'nın değil, Hristiyan Avrupa'nın tamamının sorunu.
Krizden çıkabilirler mi?
Üzüm yemek istiyorlarsa sorunlar çözülür.