Vapurda seyahat ederken yanına oturduğum yaşlı amca anlatıyor yanındakine; “Haftada bir oğlanla kız arıyor telefonla; 'baba nasılsın iyi misin, annem nasıl' sorularından sonra bir iki dakika havadan sudan laflar, ondan sonra, 'aman iyi olun, sağlığınıza dikkat edin' nasihatleri ki en çok gücüme giden de bu nasihatler.
Sanki
der gibi geliyor.
Ondan sonra 'kendinize iyi bakın, babacağım, anneciğim by by'.
Bu kadar. Sonra yine hanımla başbaşa. O bana bakıyor ben ona.
Bazen televizyonla oyalanıyoruz, bazen birbirimizle çekişiyoruz can sıkıntısından.
.”.
Evet, nelere alışmadık, nelere alıştırmadık ki kendimizi.
Yaşlılarımızı evlerde yalnız bırakmaya alıştık, bakamadık huzur evlerine vermeye alıştık.
*
Ali'nin külahını veliye, velininkini de Ali'ye giydirmeye alıştık.
Kitap okumayı bıraktık, televizyona alıştık.
Yerli dizilerle lüküs hayata alıştık.
Reklamlarla, çok harcamaya alıştık.
Borçla yaşamaya, borçludan kaçmaya alıştık.
Kredi kartlarına alıştık.
İğne ucu kadar küçük menfaatlere bile boyun eğmeye alıştık.
*
El açıp para isteyen sokaktaki dilenci, mülteci ve ihtiyaç sahibinin yanından para vermeden geçmeye alıştık.
Suriye'de Rus bombardımanından kaçan çoluk çocuk, genç yaşlı binlerce Halepli Türkiye sınırına doğru kaçarken dünyanın seyirci kalmasına da alıştık.
*
İlkokul önlerinde sigaraya alıştık.
Sonra kapalı yerlerde sigarasızlığa alıştık.
Sonra açık alanda yolda yürürken sigara içmeye alıştık.
Sonra ağzında cigara ile caddede yürüyen açık, kapalı kadınlara alıştık.
*
Kendi memleketimizdeki ekonomik gidişata bakmadan önce ABD Merkez Bankası FED kararlarını takip etmeye alıştık.
*
Parasız nasıl yaşanacağını öğrenmeden, paralı yaşamaya alıştık, çocuklarımızı da alıştırdık
Aza değil çoğa alıştık.
Özgürlüğü öğrenemeden, ihtiyaçlarımızın kölesi olmaya alıştık.
Zorluk oluyor diye internetten para havale ederek kurban kesmeye alıştık
*
Yemekleri dökmeye alıştık.
Evde sağlıklı, kaliteli ve ucuz yemek varken, dışarıda pahalı yemek yemeye alıştık.
En çok da kul hakkı yemeye alıştık.
*
Şimdi konuşarak anlaşamıyoruz.
Kendimizi aklamaya, başkalarını karalamaya alıştık.
Kalabalıklar içinde yalnız yaşamaya bile alıştık.
*
Facebook'ta ölen dedesinin fotoğrafını koyup altına şöyle yazmış
biri:
Son resmini çekmek bana nasip oldu. Canımız dedemiz, Hakkin rahmetine kavuştu. Mekanın cennet olsun canım dedem. İyi ki bizim dedemiz olmuşsun.
İnternet sayesinde böyle saçmalıklara da alıştık.
*
Hatırlı, zengin, mevki sahibi menfaat potansiyeli yüksek dostlarımıza,
demeye alıştık.
Fakir, gariban yoksul çevremizden bir şey ister korkusuyla kaçmaya alıştık.
En çok da yalana alıştık.
Alışkanlıklarımızın esiri olduk.
Salsalar menfaat telleriyle çevrili kafesten bizi, 'Haydi özgürsün, git' deseler; gitmeyiz.
Esarete alıştık.