|
Saçmalama ustası...

Hep merak ederim; Abdullah Öcalan gibi iki lafı bir araya getiremeyen, hiçbir tutarlılığı ve düşünsel derinliği olmayan bir adam nasıl "mit"leştiriliyor ve bir hareketin önderi haline getirilebiliyor... Bir teröristin makul, mantıklı, entelektüel ve ahlaklı olmasını beklemek elbette anlamsızdır, ama belli bir kitleye önderlik yapan kişilerin daha muhtevalı ve seviyeli olmaları gerekir.

PKK"nın elebaşlarına baktığımızda da aynı tabloyu görüyoruz. Kalkan"dan Karasu"ya, Fehman"dan Karayılan"a kadar bir çok PKK elebaşısı benzer bir görüntü veriyor. Murat Karayılan son röportajında Başbakan Erdoğan için "söz çarpıtma ustası" demiş... Oysa Karayılan tam bir "saçmalama ustası"...

Analiz diye söylediklerine bakınca ağlamalı mı, gülmeli mi karar verilemiyor.

Karayılan diyor ki; ''Savaşın da bir ahlakı ve dayandığı etik ilkeleri olmak zorundadır. Hiçbir kaide-kural tanımayan, pervasızca yürütülen bir savaş, insanlıktan çıkma olacağı gibi hiç kimseye de bir yararı olmayacaktır''. Sanki masum sivilleri katleden, ölümden beslenen PKK değilmiş gibi bir de utanmadan ahlak vaz ediyorlar. Çocuklarının yaşamı için vücudunu canlı bombaya siper eden Hatice Belgin, Siirt"te bir araçta roketle öldürülen 6 genç kız, en son Gaziantep"te bombalanan küçücük çocuklar, acaba bu cümlelere ne derlerdi?

Karayılan AK Parti"nin Türkiye"nin birliğini dinamitleyen bir siyasi anlayış ortaya koyduğunu iddia ediyor, ardından da bazı anketlerde Kürtlerin Türkiye"nin birliği içinde yaşama iradesinin yüksek gösterilmesinin doğru olmadığını söylüyor: ''Neymiş de, "Kürtlerin yüzde 90"ı Türkiye"yle birlikte yaşamak istiyormuş!" Neymiş, "Türklerle komşu olmak, evlenmek isteyen Kürtlerin oranı yüzde 78"miş''.

Karayılan bir yandan Öcalan"ın avukatları ve ailesiyle görüşmemesini bir "tecrit" olarak niteliyor ve eleştiriyor, diğer yandan tüm Türkiye"deki PKK"lı mahkumların "görüşe çıkmama" eylemini övüyor.

Karayılan"ın haftalık hezeyanları içinde fıkra gibi olanı ise, ABD"deki film olayıyla ilgili değerlendirmesi... Filmi kınayan Karayılan, ''Buna karşı tepki de şiddet içerikli olmamalıdır. Tepki haklı bir tepkidir. Dolayısıyla şiddet geliştirerek, hele hele insan öldürerek değil de barışçıl-demokratik protesto yöntemleriyle bu tepki gösterilebilir.'' Ölümü ve öldürmeyi bir yöntem olarak kutsayan acımasız bir terör örgütünün elebaşısı, şiddete bulaşmayan demokratik tepkiden bahsediyor!

BDP"li vekillerin dokunulmazlığının kaldırılması halinde bölgedeki tüm AK Parti"lilere şiddet uygulayacakları tehdidini savuran Karayılan, demokratik özerklik için referandum öneriyor ve "hodri meydan" diyor.

Silah zoruyla bölgede BDP"ye alan açmaya çalışan ve tüm rakipleri şiddetle baskı alan terör örgütünün referandumdan bahsetmesi çok gülünç...

Eğer cesaretleri varsa halkın üzerindeki baskıyı kaldırsınlar, milletin iradesi üzerindeki silah tahakkümünü kaldırsınlar da o zaman bakalım görelim BDP ne düzeyde oy olabiliyor?

Hodri meydan; silahları bıraksınlar, bölgeden çekilsinler ve BDP"nin siyasi temsil gücünü o zaman görelim görelim...

Yapamazlar... Çünkü bölgede zulüm, baskı ve şiddet denilince akla sadece PKK geliyor ve örgüt ancak kan dökerek ayakta kalabiliyor...

12 yıl önce
Saçmalama ustası...
Yeni yılı Allah esirgesin
Evvelbahar
Siz hiç “ayben”e para gönderdiniz mi?
Irak: Kurtların sessizliği…
Direniş meşrudur, tükür kardeşim