Fakat Katar ne Katar’mış. Hepsi pustu gitti.
Taraftarlar uçak bileti parasını karşılayabilecektiyse bile havalimanları iflas eder, valiz kuyrukları dışarılara taşardı. İptaller, rötarlar, kaos ortaya çıkardı.
Turnuva yazın düzenlen-meyecektiyse otellerin ısıtma talebi artar, karşılamak için fabrikaların gazı kesilir, üretim düşer, işsizlik artar, halk kıtlık ve yokluğa düşerdi. Otellerin kazanacağı para da sonraki ay gelecek doğalgaz zammına giderdi. Fabrikalardan kesmeyelim kiliseleri, okulları falan kapatalım, öğretmenlere de yazın maaş vermeyelim derlerdi belki de. Yazın yapılsa klimalar sonuna kadar açılır, elektrik kıtlığına düşülür, yoğun bakım hastalarının transferi projelendirilmeye çalışılırdı. Emisyonun da alası görülürdü, not etmiş olayım.
Yapılan harcamalar nedeniyle sokak hareketleri başlar, halk polisle çatışır, hükümet düşer, seçim de çare olmazdı.
Daha da uzatabilirim de gerek yok. Katar aleyhine kampanya yapanlara tavsiyem yatıp kalkıp Katar bu işi hallediyor diye şükretmeleridir.
- Bu hafta paranın, yahut paranın kaynağının merkezde olduğu iki önemli toplantı gerçekleşti. Evvela Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu’nun Güncel Dini Meseleler İstişare Toplantılarının 9.’su gerçekleştirildi. Toplantının konusu kripto “varlıkların” fıkhi açıdan değerlendirilmesi olarak belirlenmişti.
- Toplantı salonuna hâkim olan kripto varlık kavramlaştırmasını ise manidar buldum. Nihayet kripto paraları ihraç edenler, bunları kendileri “para” olarak tarif ediyor, varlık ihraç ettiklerini değerlendirseler gene kendileri izahnamelerde (white paper) bunu tespit ederlerdi. Buna rağmen konunun uzmanlarının fevkalade katkıları ve Din İşleri Yüksek Kurulu’nun tam kıvamındaki hazırlığıyla oldukça verimli tartışmalar yapıldı. Para perspektifimiz sorgulanmaya açılmış oldu.
- Paranın yatırım aracı değil, yatırımın aracı olduğugerçeğini tartışmak için kripto paralar iyi bir zemin sağlıyor. En çok da doların haksız şekilde hâkim olduğu bugünkü para sistemine bir başkaldırı anlamı taşımaları kripto para düşüncesini değerli kılıyor.
- Diğer taraftan parayı tarihi sürekliliği içinde en iyi ele alan ve parayla ilgili kavrayışımızı şekillendiren asıl adres olmaya asırlardır devam eden Darphane’nin 555. kuruluş yıldönümü etkinliği de bu hafta gerçekleştirildi. Darphane Genel Müdürü Abdullah Yasir Şahin’in üstünde durduğu dijitalleşme denemelerini ve ileri dönük dijitalde darp perspektiflerini önemli buldum.
- Dünya paranın ne olduğu ve biçiminin ne olması gerektiğiyle ilgili en liberal düşünebildiği dönemlerden birisinden geçiyor. Sanırım para ilk icat edildiği günlerden ve bir de itibari (kağıt) paraya geçiş dönemlerinden hariç insanlık para üstüne bu denli düşünce esnekliğine kavuşmamıştır.
- İşte, tam da böyle bir ortamdayken Atatürk Kültür Merkezi’nde kısa bir süreliğine açık kalacak olanKudret ve Hafıza Sergisi’nin açılışı da Darphane’nin kuruluş yıldönümü etkinliği kapsamında gerçekleştirildi. Fatih Sultan Mehmet Han’ın banisi olduğu Darphane’nin 555 yıl boyunca bastığı sikkelerin, nişanların, madalyonların ve anı objelerinin yer aldığı bu sergiyi görmelerini tüm okurlarıma tavsiye ediyorum.
- Sergi, bugünkü para fikrinin ezeli olmadığı gibi ebedi de olamayacağının müşahedesiyle hafızaları tazeleme imkânı sunuyor.