Kadir Gecesi’nden bahsedilirken hep Kur’ân’ın bu gecede indirilmesi üzerinde duruldu hep. Vurgu, Kur’ân’a oldu; inzâl’e değil.
Bugün, ayartıcı yeni-paganizm ve yeni-barbarlık biçimleri, neo-seküler kültürel formlar aracılığıyla hayatımızın her alanına derinlemesine nüfûz ediyor. Ve dünyamızı yaşanılamaz bir çatışma, işgal, sömürü, zulüm ve tecavüzler arenasına dönüştürüyor…
Allah’ın yüce kudretinin en önemli tecellisi ve tezahürü, Kur’ân’ın sadece tenzîl edilmesi değil, aynı zamanda inzâl edilmesidir. İnzâl ile tenzîl aynı şeyler değildir.
Peki, inzâl ile tenzîl kelimelerini değil de “indirilmiş, gönderilmiş” kelimelerini kullandığımızda, inzal ve tenzîl kelimelerini sözlüklerimizden, hatta Kur’ân meallerimizden, tefsirlerimizden, kitaplarımızdan çıkardığımızda kaybedeceğimiz şeyin ne kadar hayatî bir şey olduğunu idrak edebiliyor muyuz, bilmiyorum doğrusu.