|
Modernlikle hesaplaşmadan, postmodernliğe yakalandık!
Çağı tanımazsanız, tanımlanırsınız.

Çağı tanımazsanız, çağın ağları, bağları, bağlanılan ve kavramları, zihninizi çağdaş hurafeler çöplüğüne dönüştürür ve insanı yaşarken -canlı cenaze hâline getirir ve- öldürür.

Modernlikle hesaplaşmadan, postmodernliğe yakalandık! Postmodernlik, daha tehlikeli bir süreç: Hakikat fikrini reddeden, insanı ayartıcı, hız ve haz'ın ağına hapseden, düşünme melekelerini iptal eden her şeyi izafileştirici çok tehlikeli bir süreç.

Müslüman toplumlardaki “aydın” ve elitlerin, dünyada yaşananları anlamakta zorlandıkları, sapla samanı birbirine karıştırdıkları bir zaman diliminde yaşıyoruz.

Modern ve postmodern “aralık”ları içerecek şekilde çağımızı en iyi “tanımlayan” kişilerden biri soyut resmin en önemli isimlerinden Vassily Kandinsky.

Kandinsky, 1955 yılında yazdığı "Ve" başlığını taşıyan bir yazısında, daha o zamandan, tığ gibi işleyen zekası ve öngörüsüyle modern ve postmodern duyarlıkları birbirinden ayıran temel kavramsal çerçeveleri çok iyi resmeder.

Üstad'a göre modernliğe “ya-ya da” (ya ben, ya o; ya biz, ya onlar) şeklindeki karşıtlaştırma hükmederken; modernlik-sonrasında “ve” (yani ben ve o; biz ve onlar) anlayışı hükmünü icra etmeye başlamıştır.

Modernlikte, “ayırma, uzmanlaşma, tek anlamlılığa, dünyanın hesaplanabilir ve kontrol edilebilir olmasına çabalama”; modernlik-sonrasında ise, “yanyanalık, iç-içe geçmişlik, çokluk, muğlaklık, bağlamın ve bağlantılılığın sorgulanması, değişmece, üçüncü yolu içerme deneyleri, sentez ve çift değerlilik” sözkonusudur.

Modernlikte düzen, kapalılık, tamamlanmışlık gibi tanımlayıcı ögeler hakimken; postmodernlikte düzensizlik, kaos, belirsizlik, açık uçluluk; sınırları ve sınırlılıkları sorgulama, aşma; sınırlara ve sınırlılıklara ilişkin bir yanılsama, muğlaklık; ve tüm bunların doğurduğu alakasız, birbirinden farklı ögeleri bir araya toplama çaresizliği ve geleceğe (ve geçmiş'e) duyulan korku egemendir.

Modernlik Marx ve Adorno''nun deyişiyle yaratıcı ama tahripkardır; yıkıcıdır; şiddete dayalı söylemler ve pratikler, hegemonya biçimleri üreterek varlığını sürdürmeye çalışır. Postmodernlikse, Baudrillard'ın deyişiyle tüketici, düzleştirici, her şeyi izafileştirici, mübahlaştırıcı, simülatif/yanıltıcı ve yanılsatıcıdır.

Modernlik, açık hegemonya ve tahakküm biçimleri ve ilişkileri üretir: Örneğin sömürgecilik ve emperyalizm gibi.

Postmodernlikse örtük hegemonya ve tahakküm biçimleri ve ilişkileri üretir: Örneğin küreselleşme gibi. Ulrich Beck modernlikle postmodernlik arasıdaki ilişkinin mantığını özlü bir şekilde şöyle özetler: “Ve''nin (yani postmodernliğin) dünyasında yaşıyor ama ya-ya da'nın (yani modernliğin) kategorileri ile düşünüyoruz” (Siyasallığın İcadı, İletişim, 1999: 61).

Görünüşte postmodern duyarlıkların ve söylemlerin hızla küreselleştiği; her şeye sirayet ettiği bir dünyada yaşıyoruz. Ama gerçekte yaşadığımız dünyada üretilen ve hakim kılınan pratikler modern zihin kalıplarının belirlediği pratikler.

Modernliği kavramakta zorlanan bir ülkenin “aydın”ları ve elitleri, modernlikten daha karmaşık özelliklere ve dinamiklere sahip olan

postmodernliğin vaadlerini, zaaflarını ve imkanlarını anlamakta elbette ki daha da zorlanacak ve ayartıcı, cezbedici söylemlerin yanılsatıcı büyüsüne kapılarak, Bulunduğu Yer'i terketmekte bir sakınca görmeyecektir.

twitter.com/yenisafakwriter
#postmodernlik
#modernlik
#kaos
#belirsizlik
#Vassily Kandinsky
8 yıl önce
Modernlikle hesaplaşmadan, postmodernliğe yakalandık!
Doğu Türkistan’ın hali ne olacak!
İkiyüzlü dünyanın 200 günü
Garson nereye baksın?
İnsafsız takas!
Erdoğan’ı/AK Parti’yi Kürtsüz bırakma operasyonu…