|
Ramazan Medeniyeti-4: Bütünleştirici hakikat şuuru ve şiiri

Ramazan, İslâm medeniyetinin, aynı ânda hem özünü ve şuurunu, hem de söz'ünü ve şiirini sunar bize.



İslâm medeniyeti, tek şuur ve şiir medeniyetidir: Çünkü İslâm, İlâhî Söz'e ve Nebevî Şuur'a dayanan tek dindir:

İlâhî Söz'le ve Nebevî Şuur'la insanı ve bütün mevc
û
dâtı buluşturan

, İlâhî Söz'ün ve Nebevî Şuur'un bütün koordinatlarını insanın önüne ve şuuruna açan çok katmanlı, herkese açık ve herkese kucak açan medeniyettir.



Aslında İslâm, tek medeniyettir

: Diğer

uygarlık veya sivilizasyon tecrübeleri

, insanı ya sadece kendi içine kapadıkları ya da sadece kendi dışına hâkim olmaya kışkırttıkları, ya fizik gerçekliği ya da fizikötesi gerçekliği kutsayarak diğerini yoksaydıkları için,

hakikati aynı anda bütün boyutlarıyla kavrayan ve yaşatan bir medeniyet olma özelliklerine sahip değildir.


MEDENİYET: KOZMOLOJİK TASAVVUR, BÜTÜNCÜL B/AKIŞ


Medeniyet, ancak bütün varlıklara açılabilen, bütün varlıkları ihata edebilen, bütün varlıklar arasında dinamik iletişim sistemi, kanalları, koridorları inşa edebilen kozmolojik bir şuur hâli'dir. Eğer bir insanlık tecrübesi, aynı ânda hem Yaratıcı'yı, hem Kâinât'ı, hem de İnsan'ı hayatının çekim alanına alabiliyorsa, medeniyet olabilir ancak.



Adına sivilizasyon tecrübeleri dediğimiz pagan tecrübeler, insanı, varlığı ve hakîkati sadece fizik dünyaya kapattıkları,

Yaratıcı, Kâinât ve İnsan'dan

oluşan

büyü
k varl
ık zincirini hem yok saydıkları hem de par
ç
aladıkları i
ç
in

sonuç sadece kaos ve katastrof olagelmiştir.



Pagan uygarlık ya da sivilizasyon'un motto'su şudur:

Fizik gerçekliğin mutlaklaştırılması, fizik-ötesi gerçekliğin İMHA edilmesi

. Başka dinlerle, kültürlerle, medeniyetlerle şiddete dayalı ilişkiler kurulması, hiç birine neyse o olarak yaşama hakkının tanınmaması.



Antik Yunan'dan Roma'ya, Avrupa'dan Amerika tecrübesine kadar yaşanan pagan uygarlık tecrübelerinin ürettikleri bütün medeniyetlerin kökünü kazıyan

kaotik ve katastrofik tarih

, bunun apaşikâr bir göstergesidir.



Hinduizm, Budizm, Taoizm, Kaonfüçyanizm, Şintoizm gibi

KADÎM medeniyetlerin

motto'su:

Fizikötesi gerçekliğin mutlaklaştırılması, fizik gerçekliğin İHMAL edilmesi.


Kadîm medeniyetler, insanı sadece kendi iç dünyasına kapatarak kozmos'u bulmaya, tecrübe etmeye yönelttikleri ve dış dünyayı ihmal ettikleri için, donmaktan, antropolojik, ölü kültürlere dönüşmekten, dolayısıyla

paganların saldırılarına teslim olmaktan kurtulamamışlardır.


Tarihte

üçüncü tür medeniyet

ise,

VAHİY medeniyetleridir

:

Dualite vardır ama düalizm yoktur

: Fizik ile fizik ötesi gerçeklik birbirini bütünler, vareder.

Darü's-Selâm (Barışyurdu) ve Darül-İnsan'ı (insanlık yurdu'nu) kurar.


İslâm, bir yandan büyük varlık zincirini eksene aldığı, öte yandan da, büyük varlık zincirini oluşturan “fâil”ler arasındaki iletişimi, irtibatı ve ilişkiyi her zaman muhkem bir şekilde tesis eden bir

varlık ve hakîkat tasavvuru

sunduğu için, kaosun hayatı, bütün varlıkları ve bütün inanç ve düşünce sistemlerini önce kontrol altına almasını, sonra da yok etmesini önleyecek

muazzam bir kozmolojik şuur

icat etmeyi başarmıştır.



BÜYÜK VARLIK ZİNCİRİ: YARATICI, İNSAN VE KÂİNÂT


Medeniyet

, büyük varlık zincirinin hem korunduğu, hem de hiyerarşik yapısının hayata ve bütün varlıklara hakkıyla çeki düzen verdiği kozmolojik bir şuurun ve tasavvurun adıdır. İşte bu kozmolojik tasavvura sadece İslâm sahiptir.



Kozmolojik şuura ve tasavvura dayalı bir medeniyet idrakinin

merkezinde Yaratıcı

vardır: Kâinât ve İnsan, hem Yaratıcı'nın eseridir; hem de Kâinât da, İnsan da, kendi eserlerini her dâim bu kozmolojik şuuru ve tasavvuru harekete ve hayata geçirecek şekilde üretebilme kabiliyetine sahiptir.



İnsan, Yaratıcı'yı tanıdığı ölçüde insanlığa ve bütü
n varl
ıklara hayat hakkı tanıyabilecek bir varoluş ve varetme
ç
abası üretir

; Yaratıcı'yı tanımayan insan, her şeyi yıkar, yok eder.



Yaratıcı, Kâinât ve İnsan arasında kozmolojik şuur ve tasavvur ekseninde kurulan bu münbit ilişki, İlâhî Söz'ü ve Şuur'u her dâim iliklerine kadar hisseder. İşte şiir, bundan sonra devreye girer: İlâhî Söz, hayatta ve insanda İlâhî Şuur'un tesisine imkân tanır. İnsan'ın

İlâhî Ş
uur'u be
şerî ş
uur kat
ına yükseltebilmesi, Peygamberî Ş
uur vas
ıtasıyla mümkün

olabilir.



İŞTE ŞİİR BU!


İşte şiir, tıpkı

Yunus

şiiri gibi, tıpkı

Fuz
û

şiiri gibi, tıpkı

Hâfız

şiiri gibi, tıpkı

Mevlânâ

şiiri gibi, tıpkı

İkbal

şiiri gibi, tıpkı

Sezai Karako
ç

şiiri gibi, has şiir, hakîkî şiir, çağları bir şimşek gibi delip geçen şiir, gönüllerde taht kuran

şiir

,

ancak İlâhî Şiar'la kuşanan Nebevî Şuur ekseninde bir beşerî ş
uur in
şa edildiği zaman vücut bulur.


Şiirin sadece bir sanat biçimi olarak değil, aynı zamanda, bir varoluş ve hayat idraki olarak varolduğu mevsim, Ramazan medeniyeti mevsimidir ancak.



Ramazan medeniyeti, vicdanın ve vecdin en yüksek düzlemlerde tezahür ve tecellî ettiği,

öz'ün sö
z'e
, söz'ün ö
z'e, k
ısacası şuurun şiire dönüştüğü asil ve esaslı bir şiir mevsimidir.


Ramazan medeniyeti, şiarın şuura, şuurun şiire dönüştüğü varoluş, varediş ve varkılış tecrübelerini aynı ânda yaşadığımız; barışı, huzuru, keşfi, fethi, dayanışmayı, kardeşliği ve eşyanın bütün hâllerini tecrübe edebildiğimiz bir

oluş ve varoluş, bir diriliş ve silkiniş mevsimidir

.



İşte şiir budur:

İnsanı, hayatı
ve tabiat
ı birleştiren Ramazan medeniyeti şiiri

: Kozmik dans'ın, semanın zirvesi...


#İslâm medeniyeti
#Ramazan medeniyeti
#Kozmik dans
#Fuzûlî
#Mevlânâ
8 yıl önce
Ramazan Medeniyeti-4: Bütünleştirici hakikat şuuru ve şiiri
Tevradî bir mitin Kur’anî bir kıssa ile tashihi
i-Nesli anlaşılmadan siyaset de olmaz, eğitim de…
İç talebe ilişkin öncü göstergeler ilave parasal sıkılaştırmaya işaret ediyor!
Enerjide bağımsız olmak
Târihin doğru yerinde durmak