|
Türkiye, kararsızlıkta kararlı

"Bazı ülkeler, demokratik olabilir; bazıları da olamaz. Bazı ülkeler, demokrasiyi uygulayabilecek koşullara, hasletlere sahip olmaktan uzaktır veya sizin tarihsel deneyiminize bakıldığında, sizde demokrasinin uygulanabilmesi zordur vs."

Şöyle diyebiliyorlar rahatlıkla: "Bazı ülkeler, demokratik olabilir; bazıları da olamaz. Bazı ülkeler, demokrasiyi uygulayabilecek koşullara, hasletlere sahip olmaktan uzaktır veya sizin tarihsel deneyiminize bakıldığında, sizde demokrasinin uygulanabilmesi zordur vs." Eğer bu tür yargılarda bir aldatmaca yoksa, en azından insanı tedirgin edici bir yanılsama var.

Demokrasi, en genel geçer tanımıyla "bir toplumun kendi kendini yönetmesi" ise, neden handiyse bütün toplumlar, demokrasi sorunuyla boğuşup duruyorlar, o halde?

Vaziyet böyleyken, kimse, demokrasinin olmasa bile demokrasi retoriğinin neden bu denli yükselişe geçtiğini, revaçta olduğunu sormuyor. Kimse demokrasiyi sorgulama, tartışma gereği bile hissetmiyor.

"Aklını mı yitirdin sen, toplumun ekmek gibi, su gibi ihtiyaç hissettiği şey demokrasi. Hal böyleyken demokrasiyi sorgulamak, eleştirmek, tartışmak da nereden çıktı" denildiğini duyar gibiyim. Bir kere, demokrasiyi tartışmamak, sorgulamamak, demokrasi denen şeyin doğasına terstir. İkincisi, demokrasi, anavatanı Batıda yoğun bir şekilde tartışılır, sorgulanır. Açmazları, eksiklikleri özellikle de akademik ve entelektüel çevrelerde sürgit ve derinlikli olarak masaya yatırılır.

Şu an demokrasiyi tartışacak halimiz ve mecalimiz yok. Demokrasi denen şeye sahip olabilmiş değiliz henüz. Zaten sorunumuz da burada gizli işte: Neden demokrasiye ulaşamıyoruz? Demokrasi mi bize ulaşamıyor; biz mi demokrasiye? Sahi, sorun, demokrasiye ulaşmak değil de ulaşmamak olmasın sakın! Evet birileri, ne yapıp edip Türkiye ile demokrasi arasına mesafe koyuyor olabilirler.

"İrtica" sorunu, sistemin ve dünya sisteminin yumuşak karnını teşkil eden en netameli sorunlardan biri olmayı sürdürdüğü sürece, Türkiyeíde demokrasinin tam olarak tesis edilmesini, yani halkın kendi kendini yönetmesine izin verilmesini beklemek ham bir hayalden başka bir şey olmasa gerek.

Burada başkalarının bu konuda ne düşündüğü bizi o kadar ilgilendirmemeli. Aslolan ülkenin elitlerinin, aydınlarının ve toplumun ne düşündüğü, ne tür beklentiler içinde olduğudur.

İnsanı tedirgin eden şey, Türkiyeíyi yöneten ama iyi yönetemedikleri her geçen gün daha bir ortaya çıkan elitler; söz söyleyen ama henüz söyleyeceklerini tam olarak ortaya koyamayan aydınlar ve nihayet, yığınla sorunla boğuşan ama derdini kime ve nasıl anlatacağı konusunda tam bir şaşkınlık hali yaşayan halkın buluştuğu ortak bir nokta var: Kararsızlık.

Kararsızlık, kafa karışıklığından kaynaklanıyor. Kafa karışıklığı olmasa, neye, niçin ve nasıl karar verilebileceği konusunda pek ciddi sorunlar yaşanmayacak. Bu süreçte vuku bulacak sorunlar, şöyle veya böyle çözüme kavuşturulabilecek.

Evet Türkiye''nin en esaslı sorunu, kararsız olması: Türkiye, demokrasiyi tam olarak uygulayıp uygulamama, halkın iradesine tam olarak güvenip güvenmeme, ülkeyi toplumun iradesine teslim edip etmeme konusunda karar veremiyor bir türlü. Çünkü Türkiyeínin ne olduğu, neden öyle olduğu konusunda bir kararı yok ki. Kafası bir hayli karışık bu konuda.

Türkiye, modern bir ülke mi? Demokratik, Müslüman, laik bir ülke mi? Türkiye, bunların hiç biri değil ve olmak da istemiyor. Tek karar verdiği şey bu. Ama bu, Türkiyeíyi kararsız bir ülke olmaktan kurtarmaya yetmiyor.

Türkiye, kararız olmakta kararlı. Zira Türkiyeínin, bir şeylere karar vermesi halinde, ülkedeki her şeyin altüst olabileceği şeklinde bir paranoya kol geziyor türlü mahfillerde.

24 years ago
Türkiye, kararsızlıkta kararlı
Bir büyük insanın ardından
Alevilerin yaşadıkları en büyük sorun: Ayrımcılık
Alevi-Bektaşi Kimliği Etrafında Tekke ve Zaviyeler Kanunu
İhanetin psikolojisi nasıldır?
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…