|
İmralı uzak, Kandil yakın
Marquez'in uzun öyküsü, bilirsiniz. Kimisi '
Albaya mektup yok
' diye çevirmiş, kimisi 'Albaya mektup yazan kimse yok' diye. Benim okuduğumun adı, 'Albaya kimseden mektup yok'tu.

O öyküde mizahtan çok hüzün tattığımı hatırlıyorum.

Nedir, son zamanlarda Kandil'in ve Selahattin Demirtaş'ın çalıştığı.

Böyle bir şey mi?

Geçen Nevruz'a kadar kendi mecraında yürüdü çözüm süreci. Tekneler, İmralı'ya gitti geldi. Mesajlar alındı verildi.

'Yol haritası' tam işlemedi. Ama kimse tamamen yoldan çıkmadı.

Asker veya güvenlik birimleri olağanüstü bir durum olmadıkça bulaşmadı PKK'ya.

PKK da, askere polise saldırmadı.

Kıymetli bir şeydi bu. Çünkü, 'şehit cenazesi' gelmiyordu.

'Silah bırakma' falan olmadı. PKK, İmralı'dan gelen mesajı işitti, fakat kulağının üstüne yattı.

Dahası var.

Polis gibi, asker gibi, yolda izde kimlik yokladı PKK. Kimileri, kendince üniforma giydi, talim yaptı. Bu, 'devlet gibi davranmak' anlamına geliyordu.

Üstünde çok tepinilmedi ama 'görüldü' bu.

Öyle tahmin ediyorum, görüldü ve not edildi.

Kobani hadisesi oldu, Aman Allah'ım. 'Çıkın sokağa' dedi Demirtaş. Bu çağrının çözümle ne alakası olabilir?

'Ben sokağa çıkın dedim, adam vurun demedim.'

Ama vurdular?

Kendileri gibi düşünmeyen Kürtler'i öldürdüler.

IŞİD Kobani'ye saldırıyor, HDP Kürtler'e saldırıyor. Bu 'bağıntı'yı da anlayamadık.

'Anlayamadık', sözün gelişi.

Anladık.

Kobani'de PKK, ABD'nin müttefiki olma fırsatı buldu.

Bu fırsatı bulunca, Kandil Dağı'nda çözüm borsası düştü.

Sokak tırmandı.

ABD ise yeni 'müttefik'ine şefkat gösterdi.

Fiilen, havadan paraşütle silah indirdi Suriye PKK'sına.

Tamam, devlet muamelesi görmüyordu PKK, ama muhatap oluyordu, yarı diplomatik, yarı askeri bir 'partner' olarak.

'Muhatap alınmak' güzel şeydi.

Bu gelişme Türkiye'nin bölgedeki pozisyonunu gölgeliyordu.

IŞİD'e karşı mücadele maksadıyla, Türkiye'nin PKK hassasiyetini görmezden geliyordu Washington.

Türkiye'nin Esat rejimi konusundaki hassasiyetini zaten bırakmıştı bir tarafa.

Benim terörist dediğimle sen iş tutuyorsun, nasıl stratejik ortaklık bu?

İmralı'ya gelen giden yoktu. Demirtaş'ın kafasının o tarafı rahattı. Ama Kandil konuşuyordu.

'Kamu güvenliği yasası' Ankara nüfusuna kayıtlıdır ama, doğum yeri Kobani'dir.

'Sivil'e karşı 'devlet'i güçlendiriyor. Bu, elbette sıkıcı bir şey. Kötü niyetli bir devlet, bunu suistimal edebilir. Bu 'sakınca' daima geçerlidir.

Fakat, aynı düzenlemeler 'terör'e karşı da devleti güçlendiriyor.

İki güzellik birarada olabilseydi tabii ki daha güzel olurdu.

Bir 'devlet aklı' mıdır, güvenlik paketini dünyanın gürültüsüne rağmen, Meclis'teki gayrı medeni atmosferle başetmeyi göze alarak sabahlara kadar çalışıp biraz eksiği ve biraz fazlasıyla çıkarmak?

(Dün, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, Çin seyahati öncesinde Esenboğa Havalimanı'ndaki basın toplantısında bir gönderme vardı güvenlik paketine.

'Üst akıl', çok revaçta bugünlerde. Bu da bir başka üst akıl olsun. Caiz midir?)

Derken, seçim zamanı geldi.

Yaldızlanması lazımdı Demirtaş'ın. Yaldızladılar. Boyadılar.

Öyle ki, solcular, liberaller, 'silüet' gibi kutsuyor, kimse bir tane kem söz söylemiyor.

Rahmetli Hafız Edhem Mollaömeroğlu Demirel için yazmıştı taa ne zaman.

'Gendini oyle bir çikarmiş paka/Dersinuz evliya budur mutlaka.'

Ne hikmetse, Demirtaş'ın yıldızı parladıkça Öcalan'ınki söndü.

Sonra, IŞİD yeniden göründü Kobani önlerinde.

2014 havasını yeniden yakalayabilir miydi PYD? ABD bizim olsun, biz ABD'nin. Çizsin Abidin mutluluğun resmini!

Alın silahları çıkın kapıya.'

Hani barış? Hani silah bırakıyorduk?

Dili peltekleşti Demirtaş'ın, başka türlü konuşuyor.

Şivesi Kandil'e çalıyor.

Haksız da değil.

Ne de olsa, İmralı uzak, Kandil yakın.

Var mı bugünlerde, 'Öcalan silahları bırakmaya çağırmıştı, hadi bırakalım' demeyi aklından geçiren?

Var mı Öcalan'ın şu olanlar hakkında ne diyeceğini merak eden?

Merak eden vardır tabii, niye olmasın? Ben bile merak ediyorum.

'Dinlemeye niyeti olan' var mıdır?

Selahattin dinler mi, Kandil dinler mi?

Yani, İmralı'ya kimseden mektup var mı?

Şu anda, Doğu Türkistan semalarındayız. Çin'in doğu kıyılarına doğru uçuyoruz. Yolu yarıladık.

İnşallah bu seyahatin Urumçi'dekilere bir faydası olur.

Allah izin verirse Pekin'de görüşürüz.
#erdoğan
#çin
#Doğu Türkistan
9 yıl önce
default-profile-img
İmralı uzak, Kandil yakın
İnsaf!
Dağ yürekli adamların büyük seçimine doğru
Demografik dönüşüm
Seçim bitsin, önümüze bakalım!
Yerel seçime ramak kala: DEM, Yeniden Refah ve İYİ Parti