|
‘Ordu göreve’ bitti yenisi daha kötü
Geçen akşam, yani, Perşembe günü. Rus uçağının düşürüldüğü günün akşamı.

Ülke TV'de En Sıradışı'ndayız.

Turgay Güler, Ahmet Hakan'ın CNN'deki röportajından bir bölüm gösterdi.

Ahmet, Paşa'ya soruyor.

“12 saniye, sınıra girse, çıksa ne olur?”

Komutan da münasip bir cevap veriyor.

Mesele Ahmet Mehmet meselesi değil, bir çağrışım. Görüntüyü seyredince, arkadaşım Fuat Susuz'dan işittiğim bir hikayeyi hatırladım.

Malum, bizim memlekette, silah mühim bir şeydir. Ben bizim derelerde, '
canımı veririm tabancamı vermem
' diyene çok rastladım.

Taşıyorsan, vermezsin. Belayı göze alır, vermezsin. O silahı senden almak isteyen de, belayı göze almış demektir. Adet böyledir.

Bazen, asker sıkı tertibat alır. Arama tarama yapar. Belki bir emir gelmiştir, ne yapacaksın?

En iyisi bir müddet silah taşımamak.

Fuat'ın dedesi Çakır Dayı da bölgenin -Köprübaşı tarafları- hatırlı, babayiğit adamlarından. (Babayiğitin anlamı zamanımızda gevşedi. Çakır Dayı onlardan değil.) O günlerde, ihtiyaten silahsız dolaşıyormuş.

Demişler ki Çakır Dayı'ya, “
Sen silahı sakladın, bak Ali'ye, dağlarda mavzerlan gezeyi...

Merak etmiş Çakır Dayı. Bir gün, Ali'nin evinin yakınlarından geçerken seslenmiş.

Ula Ali, dediler, Ali dağlarda mavzerlan gezeyi. Esah midur?

“Esahtur. Gezeyirum. Niye sordun?”

Ee, ya jandarma alursa mavzeruni?

“Aluur... Alursa alsun?”

Haa, o zaman sen her yerde gezersun.

Silah hikayesi hassas.

Egemenlik, daha hassas.

Bunu, en şiddetli şekilde, Kıbrıs'ta, Rum gencin bayrağı indirmek için göndere tırmanırken, keskin nişancı tarafından, bayrağa elini uzatmaya bir kaç metre kala, bir kurşunla yere indirildiğinde anladım.

Bir gerçeklik. Çok katı, çok soğuk bir gerçeklik.

Daha önce de demişimdir, ben sivil taraftayım. Devlet ağzından fazla hazzetmem.

Hamaset de köpürmez benim sakin dünyamda. En azından dışarı doğru püskürmez.

O gün de, palikaryanın öldürülmesinden rahatsız oldum. Öldürülmeden indirilseydi daha iyiydi.

Fakat,
egemenlik hakkının şakası olmaz.

Bayrağa, uluorta el uzatılamaz.

Rus uçağı sınırı geçince de, buna benzer bir şey olur.

Sınırı geçen, riski göze alır.

Sınırı koymuşsan, bir değer veriyorsan, '
sınırım var
' diyorsan, sen de riski göze alırsın.

Hatırlayalım. Bu daha önce de vaki olmuştu. Türkiye, Nato'yu harekete geçirmişti.

Fakat, bizim akl-ı evveller arasında çok kimse, bu ihlaller karşısında devleti gevşek bulmuştu.

Maksat, eleştiri olsun.

İhlal oldu bir şey demedin.
Niye demedin?

İhlal oldu, indirdin uçağı.
Niye indirdin?

Ah, bir de, Rus ordusuna ricalar var. '
Ordu göreve
' teranesi, bizim solcuların genlerine nüfuz etmiş. Twitlerde gösterdiler. Diyorlar ki, '
Rusya, Türkiye'ye bir şey yapmasın, AK Parti'ye yapsın.
'

TSK'dan ümitlerini kesmişler '
Rus ordusu göreve
' diyorlar.

Ne yapacak Rus ordusu? Türkiye'de ihtilal mi yapacak?

Veya Rus yargısı, AK Parti'ye kapatma davası mı açacak?

Ne diyeyim, 60 ihtilalinden beri istikrar bulmuş olan solcu tarifine uygun.

Demek, Rus nostaljisi de biraz depreşiyor. Birdenbire, nerden çıktı bu kadar Rusya avukatı?

Mamafih, Rusya'yla ilişkiler, Türkiye açısından değerli. Bu yüzden, gerilimin, makul yöntemlerle hallolması lazım. Ayran kabartıp durmanın alemi yok.

*

Terörle mücadelede de, bu '
egemenlik meselesi
'ne benzer bir durum var.

PKK, şehirlerde egemen olmak istiyor. Veya en iyimser ihtimalle, bu egemenliği paylaşmak istiyor.

İyi öyleyse. Ne kadar egemenlik istiyorsun? Vereyim. Bana ne kadar vereceksin, ona razı olayım.

Benim askerim, polisim fazla girmesin, senin teröristin buralarda cirit atsın.

Masraflar da benden, genel bütçeden. Üste ne istiyorsun?

Peri masallarında bile, böyle mutluluk bulamayız.

Egemenlik hakkının, şakası olmaz. Hudut ihlalinde de, şehirde de, dağda da...

Devlet, şerik istemiyor. (Bir tane şeriki vardı, -paralel devlet- onu da tasfiye ediyor.)

Devletsiz halledilebilseydi işler iyiydi ama, mümkün olmadı.

Devlet diye bir şey icat etti insanlar.

En siviller bile, konuşurken devlet kadar haşin, devlet kadar şedit konuşuyorsa, demek ki lüzumluymuş.

Biz, yani biz insanlar, devletin adil olmasını umabiliriz.

Müşfik olmasını, hakkaniyetli olmasını, temiz olmasını umabiliriz.

Ummaktan da öte, bunun için uğraşabiliriz, bunun için mücadele edebiliriz.

Yaptığımız bundan ibarettir.

Biliyorum, bunu yapmak da hayli müşkil, hayli meşakkatlidir.
#rusya
#ordu
#uçak
8 yıl önce
default-profile-img
‘Ordu göreve’ bitti yenisi daha kötü
‘Beşikten mezara kadar ilim’
Sarhoştum, hatırlamıyorum
Suçlu kim?
Vergi artışı yerine yapılacaklar
Gazze’deki soykırıma ‘istisnaî’ kılıflar..