|

Altın madalya kadın işi

Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de yapılan İslam Dayanışma Oyunları’nda büyük başarı gösteren Türk judocular, ülkemizin adını tüm dünyaya duyurdu. Takımlarda kadınların birincilik, erkeklerin ise üçüncülük elde ettiği yarışmalarda kadın judocuların hedefi 2020 Olimpiyatları’nda da iyi dereceler elde etmek. Bakü’den altın madalyayla dönen Büşra Katipoğlu, "Şimdi en büyük hedefim olimpiyat şampiyonu olmak" diyor.

Yeni Şafak ve
04:00 - 21/05/2017 Pazar
Güncelleme: 09:11 - 21/05/2017 Pazar
Yeni Şafak
​Altın madalya kadın işi
​Altın madalya kadın işi

Japonların milli sporu olarak bilinen judo, yüzyıllardır popülerliğini koruyan bir dövüş sporu olarak karşımıza çıkıyor. Rakibin yapacağı hamleleri önceden tahmin ederek atağa geçme kuralına dayanan bu sporda zeka da hayli önem taşıyor. Hatta judo çoğu zaman "dövüş sporu" yerine "dövüş sanatı" olarak da tanımlanıyor. Sadece erkeklerin değil kadınların da ilgi gösterdiği bu spor dalında Türkler önemli başarılara imza atıyor. Geçtiğimiz hafta yapılan ve bu yıl dördüncü kez düzenlenen İslam Dayanışma Oyunları'nda Türkler, kazandıkları madalyalarla ülkemizin adını tüm dünyaya duyurdu. Türkiye’nin prestijli ve madalyalı dalları arasında ilk beşte yer alan Judocular, İslam Dayanışma Oyunları’na ilk kez Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de tatamiye çıktı. Ferdi müsabakalarda 3 altın, 4 gümüş ve 3 bronz madalya ile kürsüye çıkan Türkiye, takımlarda kadınlarda birincilik, erkeklerde de üçüncülük ile başarılarını taçlandırdı. Kadın Milli sporculardan Büşra Katipoğlu, İrem Korkmaz, Nazlıcan Özerler ve Çağrı Güzelsoy çok küçük yaşlarda başladıkları bu sporda elde ettikleri başarıdan oldukça memnun. 2020 Olimpiyatları'nda da iyi dereceler elde etmek isteyen sporculardan altın madalya kazanan Büşra Katipoğlu, "Bu sporu yapmak kadınlar için zor olsa da belirlediğim hedefe ulaşmam bana büyük bir sevinç yaşattı. Şimdi en büyük hedefim olimpiyat şampiyonu olmak" diyor.

AHLAKİ AÇIDAN ZENGİN BİR SPOR DALI

Yaklaşık 7-8 yıldır judo sporuyla ilgilenen İrem Korkmaz, “Yeğenlerim ve kuzenlerim judoya başlayınca ben de başladım. Yani onlar vesile oldu diyebilirim. Şu an 19 yaşındayım. Üniversite birinci sınıftayım. Beden eğitimi bölümü okuyorum” şeklinde konuşuyor. Judonun oldukça zor bir spor dalı olduğunu fakat bir kadın olarak bu spora başladığı için büyük mutluluk duyduğunu belirten Korkmaz, “Judo, ahlaki açıdan da çok zengin bir spor o yüzden herkese tavsiye ederim. Ben bu spora 12 yaşımda başladım. Düşe kalka öğrenmiş olduk bu sporu. Azerbaycan'daki maç oldukça zordu. Türkiye'ye altın madalya kazandırdığım için çok mutluyum. İstiklal Marşı'nı okutmak da apayrı bir gurur oldu benim için. Şimdi de 2020 yılında altın madalyayı kazanmak için uğraşıyorum. En büyük hedefim bu” ifadelerini kullanıyor.


BAYRAĞIMIZIN GÖNDERE ÇEKİLMESİ GURUR VERİCİYDİ

Ailece judo sporuyla ilgilendiklerini söyleyen Nazlıcan Özerler ise 19 yıldır bu sporla uğraşıyor. Annesi antrenör babası da asbaşkanlık yapan Özerler, “Kardeşim de aynı benim gibi Milli takımda. Bu spora 5 yaşımda başladım. Ne kadar küçük yaşta başlarsanız o kadar iyi oluyor. Benim başka bir spor dalına yönelme gibi bir seçeneğim yoktu. Minderde takla atarak yuvarlanarak başladım bu spora. Ilk zamanlar o kadar çok idrak edemiyordum ama ailem bu sporu yapmamda epey etkili oldu. Madalyalar kazanınca daha çok ilgi gösterdiler, üzerime düştüler” diyor. Kız kardeşi Hülya Özerler’in de judo sporuyla ilgili dünya şampiyonlukları olduğunu belirten Özerler, “Ben de Azerbaycan’daki olimpiyatlarda bronz madalya kazandım. Gerçekten büyük bir gurur yaşadım. Özellikle Türk bayrağının göndere çekilmesi, maçı aldıktan sonra tribünde bayrağımızın açılması ve herkesin tezahurat etmesi çok güzeldi” ifadelerini kullanıyor.

SIRADA AKDENİZ OYUNLARI VAR

Kürsüye gözleri dolu dolu çıktığını ifade eden Özerler, “Bu öyle sıradan bir duygu değil. O an kendimle ve bana destek verenlerle gurur duydum. Önümüzdeki yıl Akdeniz oyunları var. Orada şampiyon olmak istiyorum. Ben de 2020 olimpiyatlarında altın madalya kazanmak istiyorum” diye konuşuyor. Şu an Bülent Ecevit Üniversitesi’nde Beden Eğitimi öğretmenliği okuyan Özerler, “Tüm sosyal hayatım judo camiasındaki kişilerden oluşuyor. Her ilde ve her ülkede bir arkadaşım var. Bu çok güzel bir şey. Kamplar için çoğu zaman ailenizden ve sevdiklerinizden uzak kalmak zorunda kalıyorsunuz. Ama başarılı olduğumuz zaman tüm bunları unutuyoruz” diyerek duygularını paylaşıyor.

KADINLAR İÇİN OLDUKÇA ZOR

Judo sporuna 8 yaşımda başlayan ve 17 senedir de bu sporla ilgilenen Büşra Katipoğlu “Bu spora ilkokul öğretmenimin yönlendirmesiyle başladım. Kadınlar için gerçekten zor bir spor bu. Çünkü bütün vücudunuzu kullanıyorsunuz ve oldukça ağır bir spor. Türkiye’de de bu spor oldukça gelişti ve herkes judoyu rahatlıkla yapabilme imkanı buluyor” diye konuşuyor. Judonun diğer dövüş sporlarından farklı olarak rakibin kuvvetini kullanarak yapıldığını sözlerine ekleyen Katipoğlu, “ Takım maçlarında da ayrı ayrı birinciliklerimiz oldu. 63 kilogramda birinciliğim var. Hedeflerimizi sürekli yüksek tutmuştuk. Bakü’den altın madalyayla dönmek gerçekten belirlediğim hedefe ulaşmış olmam çok büyük bir haz verdi bana. Ailem ve arkadaş çevrem bana her zaman manevi anlamda destek oluyor. Onların bu desteğini her zaman hissediyorum. Şimdi en büyük hedefim olimpiyat şampiyonu olmak” diye konuşuyor.

Kuvvet kadar
zeka da önemli

İlkokul yıllarından beri judo sporuyla ilgilenen Çağrı Güzelsoy, okulundaki judo gösterisinden etkilenerek bu sporu yapmaya karar vermiş. Şu an 22 yaşında olan genç sporcu, "Gaziantep Üniversitesi'nde Beden Eğitimi Spor Meslek Yüksekokulu'nda 3.sınıf öğretmenlik öğrencisiyim. Aynı zamanda çift anadal programında antrenörlük okuyorum. Judo, bağımlılık yapan bir spor. Ve bu sporu gerçekten yapmak isteyenler yapabilir. Zor ama oldukça zevkli" diyerek devam ediyor: "Diğer dövüş sporlarından farklı olarak sporcu, kendi kuvvetinden daha çok karşı tarafın kuvvetinden yararlanıyor. Bu sporda zekanızı çok iyi kullanmanız gerekiyor. Kuvvetli olmak zorundasınız ama zekanız daha çok ön plana çıkıyor.

Madalyasız
dönmediğim
için mutluyum

Bronz madalyayı Türkiye adına kazanınca büyük sevinç yaşadığını dile getiren Çağrı Güzelsoy, "Altın madalyayı kazanamadığım için içimde bir burukluk var ama yine de ülkemi madalyasız bırakmadığımdan dolayı çok mutluyum. Daha öncesinde Avrupa kupalarında, Balkan şampiyonalarında birinciliklerim oldu. Ama hayatımda kazandığım en büyük madalya bu oldu" şeklinde konuşuyor. Gelecekte bu sporu devam ettirmek istediğini de sözlerine ekleyen Güzelsoy, "2020 olimpiyatlarına kadar sporculuğumu devam ettirip, kendi sikletimde ilk kez yarışmayı ve madalya getirmeyi amaçlıyorum. Bundan sonra bu sporu ne kadar daha sürdürebilirim bilmiyorum. Ama sporculuk hayatıma antrenörlük yaparak devam etmek istiyorum" ifadelerini kullanıyor.

#​Altın madalya
#Judo
7 yıl önce