|

Çocuğum şehidimin şerefli adını taşısın

Darbeye karşı korkusuzca direnen ve biri şehit biri gazi olan ikizlerin eniştesi Alper Kaymakçı da, şehadeti Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde tattı. O geceyi köprüde mahsur kalarak geçiren eşi Darüsselam Kaymakçı, "Alper, sürekli şehit olmak istediğini söylerdi. Onunla 8 yıllık evliydik. En büyük isteğimiz bir çocuğumuzun olmasıydı. Fakat çocuğumuz olacağını o şehit olduktan sonra öğrendim. Şimdi kızım dahi olsa adını Mücahide Alper koyacağım" diyor.

Yeni Şafak ve
04:00 - 21/08/2016 Pazar
Güncelleme: 21:30 - 20/08/2016 Cumartesi
Yeni Şafak

Darbe girişiminin yaşandığı o kara gecede Hakk'a yürüyenlerden biri de Alper Kaymakçı idi. Eşini İstanbul'a yolcu etmek için işyerinden izin alıp Kocatepe Camii'nde son Cuma namazını kılan Kaymakçı, şehadet şerbetini Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ni darbecilerden korurken içti. Havadan açılan ateş sonucu ağır şekilde yaralanıp şehit olan Kaymakçı, geride gözü yaşlı bir eş ile 8 yıldır hayalini kurduğu ve dünyaya geleceğinden habersiz olduğu bir evlat bıraktı. Aynı gece biri gazi biri şehit olan Volkan ve Erkan Yiğit ikiz kardeşlerin de eniştesi olan Kaymakçı, her fırsatta Allah'tan şehadeti dilemiş. Kendisi de 15 Temmuz gecesi Boğaziçi Köprüsü'nde şimdiki adıyla 15 Temmuz Şehitler Köprüsü'nde mahsur kalan şehit eşi Darüsselam Kaymakçı ile o gece yaşadıklarını ve Alper Kaymakçı'yı konuştuk.



NAMAZA DEĞİL CENNETE UĞURLADIM


Ankara Sincan'da bulunan geri dönüşüm fabrikasında ustabaşı olarak çalışan Alper Kaymakçı, eşi Darüsselam ile 8 yıllık evli. 15 Temmuz'dan bir hafta sonra evlilik yıldönümleri olacağını dile getiren Darüsselam Kaymakçı,"Eşim hal ve hareketleriyle bir bayanın dahi örnek alabileceği bir insandı. Onu 10 yıldır tanıyorum ama bir kez olsun yalan söylediğine şahit olmadım. Ustabaşı olduğu için işten yarım saat erken gelme hakkı vardı ama o bu hakkını kullanmazdı. Bu hakkını işçilere verirdi. Haram lokma yememeye çok dikkat ederdi" diyor. 15 Temmuz gününü eşiyle birlikte geçirdiğini ve eşinin o gün son kez Cuma namazını kıldığını ifade eden Kaymakçı "Alper, namazdan sonra yanıma gelerek hayatında hiç bu kadar lezzetli bir Cuma namazı kılmadığını söyledi. Demek ki son Cuma namazıydı ki Rabbim öyle lezzetli kılmayı nasip etti. O gün giydiği kıyafetleri adliyeden getirttik ve onları güzelce yıkayıp ütüledim. Bunları 40 bohçaya sarıp kaldıracağım. Onu her Cuma namaza yollarken bu kez cennete uğurladım" ifadelerini kullanıyor.



ÜÇ KEZ HELALLİK İSTEDİ


Darbe girişimi sırasında Ankara'dan İstanbul'a seyahat eden Kaymakçı, saat 22.00'dan itibaren köprü girişinde mahsur kalmış. Sağ tarafından tank konvoylarının geçtiğini ve bir tankın göz göre göre aracı altına aldığını gören Kaymakçı "Otobüsteki erkekler o aracın içindekilere yardım etmek için dışarı çıktı. Ama ambulans yoktu. Araç ve içindeki paramparça olmuştu. Sonra bir an önüme güneş düştü sandım. F-16 uçakları tarafından havadan şiddetli bir alev topu atıldı. Biz de bir yandan yaşlı teyzeleri bir yandan da Suriyelileri sakinleştirmeye çalışıyorduk. Ellerimizdeki tesbihlerle sık sık dua ediyor ve Kur'an okuyorduk" diyor ve ekliyor: "Ortalıkta tam bir can pazarı yaşanıyordu. Ben o gece her 15 dakikada bir eşimle konuşuyordum. Bana darbe olduğunu ve arkadaşlarıyla birlikte Külliye'ye gideceğini söyledi. Hemen o sıra abdest alıp iki rekat namaz kılmış ve koşarak dışarı çıkmış. Onu gören komşulara ölmeye gittiğini söylemiş. O kadar heyecanlıymış ki evin pencerelerini ve ışıklarını kapatmadan gitmiş. Onunla en son 05.40'da konuştum. Benden üç kez helallik istedi ve sabah da şehit olduğu haberini aldım."



UMRE VE KUDÜS'TE ŞEHADETİ DİLEDİ


Eşinin her fırsatta şehit olmak istediğini söyleyen Kaymakçı, onunla 15 Temmuz'dan iki gün önce yaşadığı bir anıyı şöyle anlatıyor: "Alper ile Kudüs'e gitmiştik ve Umre ziyareti yapmıştık. Oralarda da hep şehadeti dilemiş. O geceden iki gün önce evde Kur'an'ı Kerim okuyordu. Okuduğu sayfada cennetteki şerbetlerden bahsediliyordu. 'Şurayı bir tefsir edelim dedi. Tefsiri yaptık ve yüzünü Kur'an'a kapayarak "Allah'ım bana da böyle bir şerbetten içmeyi nasip et" diyerek dua etti. Allah ona iki gün sonra da şehadet şerbetini içmeyi nasip etti." Şehit eşinin baba olmak istediğini ve bu sebeple tedaviye başlama planları yaptıklarını söyleyen Kaymakçı "8 yıldır evliyiz ve Alper bir çocuğumuz olsun istiyordu. Bir çocuğumuz olacağını ben de birkaç gün önce öğrendim. Eşim Peygamber soyundan geliyordu ve oğlu olursa dedesinin ismi olan Harun ismini koymak istiyordu. Kızımız olursa da Elif olacaktı adı. Ama şimdi ben evladım kız olursa ismini Mücahide Alper, erkek olursa Mücahit Alper koyacağım. Evladımın babasının o şerefli ismini taşımasını istiyorum" şeklinde konuşuyor.



Dava aynı, meydanlar farklı


Havanın aydınlanmasıyla birlikte köprüde yaşananların daha net bi şekilde ortaya çıktığını anlatan Darüsselam Kaymakçı, "Herkes perişan bir hale gelmişti. Bir ağabey torbayla simit getirip suyla birlikte dağıttı. Onu nerden bulup getirdi anlamadık. O an aklıma Çanakkale'deki askerlere ayran dağıtılması geldi. Allah sanki o simide farklı bir lezzet katmıştı" diyor. Eşi Alper Kaymakçı'nın da ikiz Yiğit kardeşlerle birlikte Külliye'de darbeye direnirken şehit düştüğünü sözlerin ekleyen Kaymakçı "Bana önce eşimi görebilmem için izin vermediler. Ben de onlara ağlamayacağıma ve kriz geçirmeyeceğime dair söz verdim. Ona dokunmaya kıyamadım. Onu öyle görünce Sahabe-i kiramları düşündüm. Onların da davaları vardı. Davamız aynı sadece meydanlarımız farklı" ifadelerini kullanıyor.


#Alper Kaymakçı
#Cumhurbaşkanlığı Külliyesi
#Darüsselam Kaymakçı
8 yıl önce