|

Prenses 'Nilgün' yeniden aramızda

İnkılâp Kitabevi, bu sıcak yaz günlerinde insanın içini açacak, rahatlatacak, eğlenceli bir romanla karşımıza çıkıyor. Refik Halid Karay'ın Türk prensesi olarak kurguladığı Nilgün, 'Ne okusam?' diyenler için güzel bir tercih oluştururken eserin yeni baskısı, romanı bilenler için de sürprizlerle dolu; çünkü bu baskıda yazarın özgün dili korunmuş ve 3 kitaptan oluşan Nilgün tek ciltte toplanmış.

Şükran Çifci
00:00 - 25/07/2010 Pazar
Güncelleme: 21:02 - 24/07/2010 Cumartesi
Yeni Şafak
Prenses 'Nilgün' yeniden aramızda
Prenses 'Nilgün' yeniden aramızda

İnkılâp Kitabevi, edebiyatımızın önde gelen yazarlarından Refik Halid Karay'ın Nilgün isimli eserini diğer baskılarından farklı olarak tekrar yayımladı. Nilgün'ün bu yeni baskısında yazarın anlatımına dokunulmamış, üslup korunmuş, bazı sözcüklerin gençler tarafından bilinemeyeceği düşünülerek dipnotlarla açıklanmış. Karay Ailesi ve İnkılâp Kitabevi'nin birlikte yürüttüğü projeyle Refik Halid'in tüm eserleri bu yöntemle yeniden çalışılacak. Edebiyat dünyasının ilgiyle takip ettiği proje için Selim İleri de şunları söylüyor: ' İnkılâp Kitabevi, usta yazarın kitaplarını, özgün diline bağlı kalarak, şimdilerde yeniden yayımlıyor. Bir ara, duru Türkçe' ye zaten tutkun olan Refik Halid'in diliyle oynanmıştı. O sakat tutumdan neyse ki vazgeçildi.'


HEM TARİH HEM AŞK ROMANI

Romanın ilk sayfalarından itibaren usta yazar okuyucuyla beraber hikâyesini ilerletiyor ve hikâye şöyle başlıyor : ' İtalyan'ların Habeşistan'a sevkiyat yaptıkları sırada idi; 1936 yılında... Faşist askerle dolu bir İtalyan vapurundayım: Mazotla işleyen 22 bin tonluk, 24 mil süratinde bembeyaz Conte Verdi adındaki bir yolcu vapuru... Şark'a gidiyorum. Niçin? Ben kimim?... Sizlere bunu şimdi söylemeyeceğim... Önceden izahat vermemekle beraber öyle tahmin ediyorum ki hikâyem ilerledikçe şahsiyetim kendiliğinden belirecek. Hüviyetime ait olan bölümü az çok örtülü geçmek istememin sebebi, okuyucuları meraka düşürmek gibi bir roman tekniğine dayanmıyor. Birdenbire açığa vurmak hoşuna gitmiyor. İşime gelmiyor da diyebilirim. Şayet tedricen, yahut sonuna doğru hepsi meydana çıkarsa pekala! Olacağın önüne geçilmez…'

Romanın devamı Nilgün adında ele avuca sığmayan, sürekli karakter değişimleri gösteren, ama her durumda şaşırtıcı, çekici ve güzel bir kadın ile bu karaktere âşık genç bir yazar çevresinde gelişen olaylardan oluşuyor. Genel olarak romanlarını kadınlar ve aşk çerçevesinde kurgulayan yazarın bu yönünü en iyi anlatan eseri Nilgün'de 2. Dünya Savaşı yıllarından maceralı olaylara da yer veriliyor.


MEKTUPLARLA DEVAMI İSTENEN ROMAN

Nilgün, üç kitaptan oluşuyor: Türk Prensesi Nilgün, Mapa Melikesi Nilgün ve Nilgün'ün Sonu. Kolaylık olması açısından üçü bir arada yayımlanan roman perde sayfalarıyla ayrı ayrı gösterilmiş. Bu üç cildin hikâyesi Karay ailesi tarafından şöyle anlatılıyor: 'Hürriyet Gazetesi sahibi Sedat Simavi, Refik Halid'den gazete için roman yazmasını ister. Ismarlama bir roman olarak ortaya çıkan Türk Prensesi Nilgün okur tarafından çok beğenilir. Romanın tefrikası bitince kadın okurlardan ard arda romanın devamını isteyen mektuplar gelir. Sedat Simavi de gazetenin tirajını etkileyebilir diye Refik Halid'den romanın devamını yazmasını ister. Mapa Melikesi ismiyle tefrikaya devam eden Refik Halid, artık bitirmek için Nilgün'ün Sonu'nu yazar ve noktayı koyar.'


NİLGÜN'ÜN İLHAMI NE?

Tam üç romana konu olan Nilgün, kimden ilham alınarak yazılmıştı? Onun hikâyesi de şöyle: Refik Halid, kitabın başında da ithafta bulunduğu arkadaşı M.O. Aykut'tan hikâyeyi dinlemiş: M.O. Aykut, Refik Halid' e yurtdışı seyahatinden dönüşte, bir Osmanlı prensesiyle tanıştığını söylüyor. Bu yazara pek mantıklı gelmemiş olacak ki (yani sahte bir prenses olduğu intibaını edinmiş olacak ki) bunun üzerine Nilgün karakterini yaratıyor (zaten Nilgün de pek yalancı bir karakter ). Osmanlı prensesi yerine ise tefrika edilen gazetenin sahibi Simavi'nin önerisiyle Türk Prensesi deniliyor.


Arka kapak yazısında 'ressam-yazar' olarak nitelendirilen yazar, bu sıfata layık bir şekilde romanında Uzakdoğu'dan Afrika'ya kadar olan coğrafyayı çok güzel tasvir etmiş. Öyle ki bu bölümlerde Uzakdoğu'nun ada ülkeleri bir tablo gibi insanın gözünde canlanıyor. Ayrıca yedi yıl süren bir âşıklık durumu da var ve bütün bunlar romanı sürükleyici hale getiriyor. Kısaca roman, bu sıcak yaz günlerinde okuyarak eğlenceli vakit geçirmek isteyenler için.



14 yıl önce