|

Zorluklar gözümü korkutamadı

Görme engelli bir anne olan 32 yaşındaki Şeyma Sevim Saleh, Boğaziçi Üniversitesi Eğitim Fakültesi'ni birincilikle bitirdi. Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik bölümünde bir de yüksek lisansa kabul edilen Saleh, bu bölümde yüksek lisans yapan ilk görme engelli olacak. Başarmak için görmemenin engel olmadığını söyleyen Saleh, "Okul birincisi olmak için özel bir çaba harcamadım. Nitelikli biri olmak için çalıştım. Ne yaparsam yapayım en iyi şekilde yapmaya gayret ediyorum" diyor.

Fatma Çelik
04:00 - 23/07/2017 Pazar
Güncelleme: 16:44 - 26/11/2020 Perşembe
Yeni Şafak
Şeyma Sevim Saleh
Şeyma Sevim Saleh

Öğrenciler sınav ve sınıf geçme teleşını atlatmışken mezuniyet törenleri yapılmaya devam ediyor. Boğaziçi Üniversitesi'nin 150. mezuniyet töreninde öyle bir isim vardı ki, herkesin takdirini kazandı. 32 yaşındaki görme engelli Şeyma Sevim Saleh, 4 yıllık emeğinin karşılığını bölüm birincisi olarak aldı. Puan sistemindeki eşitsizlik nedeniyle 28 Şubat döneminde istediği bölüme gidemeyen Saleh, gözleri görmemesine rağmen üniversiteyi kazandı ve Boğaziçi Üniversitesi Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik bölümünü bitirdi. Öğrenci olduğu dönemde evlenip bir de anne olan Saleh, bütün zorluklara inat kafasına koyduğu her şeyi yapmak için çalışıyor. Asıl engelin görmemek değil azmetmemek olduğuna dikkat çeken Saleh, "Okul birincisi olmak için özel bir çaba harcamadım. Nitelikli biri olmak için çalıştım. Ne yaparsam yapayım en iyi şekilde yapmaya gayret ediyorum. Gözlerimi kaybetmeye başladığımda evden çıkmasaydım bir ölüden farkım kalmazdı" diyor. Arapça, İngilizce ve İspanyolca bilen Saleh'in şimdiki hedefiyse akademik kariyer yapmak. Boğaziçi Üniversitesi'nde yüksek lisansa kabul edilen Saleh, Türkiye'de bu bölümde yüksek lisans yapacak olan ilk görme engelli olacak.

YANLIŞ TEŞHİS RENKLERİ YOK ETTİ

Ortaokula giderken yapılan göz taramalarında uzağı göremediği fark edilen Saleh, ilk olarak 1997 senesinde doktora gidiyor ve yanlış bir teşhisle üveit hastası olduğu söyleniyor. Tedavi için ilaç kullanmaya başlayan Saleh, ilerleyen süreçte asıl hastalığının halk arasında tavuk karası olarak bilinen 'Retinis Pigmentoza' olduğunu öğrenir. Görme yetisini zamanla kaybetmesine sebep olan bu hastalığı kullandığı ilaçlar da iyice ilerletir. 2005 yılından itibaren tek başına dışarı çıkamaz olur. 2012 yılında da renkleri kaybeder. O günden sonra hayatı gri ve grinin tonlarıyla ilerler. 3-4 ayda bir görme kaybının yaşandığı zamanların çok sıkıntılı olduğunu söyleyen Saleh, "Her görme kaybı bir krizdi benim için. Dünya yıkılıp tekrardan kuruluyormuş gibi. Zamanla köşeler, renkler gitti. Her defasında dibe çöküp çıktım" diyor.


TÜRKİYE'DE OKUYAMADIM BOSNA'YA GİTTİM

Şeyma Sevim Saleh, Kartal Anadolu İmam Hatip Lisesi'ni bitirdikten sonra eğitimine ara vermeden okumaya devam etmek istese de sistem nedeniyle yaşadığı zorlukları şu şekilde anlatıyor: "Başörtü sorunu liseye başladığımda baş göstermişti. Bir sene okula giremedik. Sonrasında bazı sınavlara girip bazılarına alınmıyorduk. Kör topal bir şekilde liseyi bitirdim. Bir yandan başörtü problemi diğer yandan puan sistemindeki zorluklar derken bize sadece ilahiyata gitme seçeneği sunuluyordu. Onun da tıp kadar yüksek bir puanı vardı. Ben dayatmaları sevmeyen bir insan olduğum için mezun olduğum sene sınava girmedim. Sonraki sene puan sisteminin değişeceğine dair söylentiler çıktı. Boğaziçi'ne girebilecek kadar puan almama rağmen sistem düzelmediği için o sene yeni açılan Uluslararası Saray Bosna Üniversitesi'ne gittim. Bir sene kadar orada okuduktan sonra hastalığım ilerledi ve Türkiye'ye geri dönmek zorunda kaldım."

SINAVLARA BABAMLA GİRDİK

Tedavisine devam ederken eğitiminden de geri kalmak istemeyen Saleh, Bosna Devlet Üniversitesi'nin açık öğretim bölümüne kayıt yaptırsa da Bosnakça verilen dersler nedeniyle zorlanır ve Hollanda Avrupa İslam Üniversitesi'nin Türkiye'deki şubesine başlar. Burada, Türkiye'de zorla okutulmaya çalışılan ilahiyatı kendi rızasıyla okur ve bölümünü ikincilikle bitiren Saleh, eğitim macerasını şu sözlerle anlatıyor: "Okulu 4 senede tamamladım ama biraz zor oldu. Çünkü sınıftaki tek görme engelliydim ve kimse nasıl ders çalışıp sınavlara gireceğimi bilmiyordu. Ailemin özellikle de babamın çok büyük desteği oldu. Sistemin sunduğu bir asistan olmadığı için bazı sınavlarıma babamla birlikte girdik. Buradan aldığım diplomanın Türkiye'de denkliği yoktu ve bu sefer de Anadolu Üniversitesi'nin ilahiyat programına kaydoldum. Bununla beraber üniversite sınavına tekrar hazırlandım ve Boğaziçi maceram başladı." Okulunu birincilikle bitirmek için özel bir çaba harcamadığına değinen Saleh, "Ben Erasmus yaparak İspanya'ya gitmek istiyordum, İspanyolca ders seçtim. Doğuma kadar her derse gittim. Birinci olmak için değil yaptığım işi en iyi şekilde yapabilmek için çalıştım. Başarı da böyle geldi. Bundan sonraki hedefim mesleğimi icra etmek" diyor.

Kaşıkçı Elması’nı seçemedim
İlkokul yıllarında bir rahatsızlığı olduğunu bilmeden yaşayan Şeyma Sevim Saleh, "Herkes benim gördüğüm gibi görüyor sanıyordum. Sınıfla birlikte Topkapı Sarayı'na gitmiştik. Kutsal emanetleri ziyaret ediyorduk. Hz. Osman'ın kanının üzerine aktığı mushaf var. Ben o mushaftaki kanı fark edemedim. Bir de Kaşıkçı Elması’nı çok net görememiştim. İnsanlar hayret ediyorlardı ama benim için sıradan bir taştı. Bu gibi ayrıntılar hayatımı etkilemediği için hastalığımı belki de umursamadım" ifadelerini kullanıyor.

Kızımın bana baktığını gördüm
Bu yaşına kadar hayatının belli evresinde görüp sonra görme yetisini zamanla kaybeden Saleh, "Artık hayatıma yeni giren insanları göremiyorum. Benim bir çocuğum oldu ve onu görememek çok zor bir duygu. Bu hastalık çok ilginç. Hiçbir şey göremediğim zamanda çocuğumun göz bebeklerini gördüm. Bu Allah'ın bir lütfuydu bana. Bir kere olan bir şeydi ama onun bana baktığını gördüm" şeklinde konuşuyor.

#Şeyma Sevim Saleh
#Kaşıkçı Elması
#Anadolu Üniversitesi
7 yıl önce