|

Türkiye - Rusya: Krizden stratejik işbirliğine

İki ülkenin Suriye üzerinde yaşadıkları sorunlarla ilgili olarak da Moskova ile sıcak ilişkiler Suriye Türkmenlerinin haklarının korunması ve Rusya’nın Türkiye aleyhindeki Kürt politikasının değişmesi gerektiği şeklinde olmalıdır.

Yeni Şafak ve
04:00 - 19/08/2016 Cuma
Güncelleme: 00:13 - 19/08/2016 Cuma
Yeni Şafak
Dr. Elnur İsmayıl

Bilgesam Rusya Uzmanı


9 Ağustos 2016'da Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Rusya ziyareti ve St. Petersburg'da Rusya Devlet Başkanı Putin'le görüşmesi ikili ilişkiler ve bölgesel işbirliği anlamında önemli bir gelişmedir. Kasım 2015 iki bölgesel güç arasındaki uçak krizi Moskova-Ankara arasındaki diplomasi trafiği ile hızlı bir şekilde çözüme kavuşturulmuştur. Krizin her iki ülke çıkarına olmadığı yaşanan süreçte net olarak anlaşılmaktaydı. 2000'li yılların başından itibaren iki ülkenin geliştirdiği ekonomik ve enerji alanında işbirliği kriz döneminden etkilenmiş; Türkiye'ye maliyeti 1 milyar civarında olmuştur. Erdoğan-Putin görüşmesi beklenildiği gibi ilk önce iki ülke arasındaki ekonomik ilişkileri geliştirmek, Rus pazarlarının Türk yatırımcılarına açılması, Türkiye turizm sektöründe Rusya ile ilgili sınırlamaların kaldırılması gibi sorunların çözümüne odaklanmıştır. Bir diğer önemli konu kriz öncesinde konuşulan Türk Akımı ve Akkuyu Nükleer Santrali gibi enerji projelerinin hızlı bir şekilde yeniden faaliyete geçmesinin planlanmasıdır. Rusya'nın içinde bulunduğu ekonomik kriz bu projelerin gerçekleşmesi için maddi açıdan bir sorun teşkil etmesine rağmen; Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın da beyanları üzerine Türkiye'nin katkılarıyla verilen tarihlerde tamamlanacak gibi gözükmektedir. Türk Akımı için 2019 yılı sonu ve Akkuyu nükleer santrali için de 2022 yılı hedeflerine ulaşılması amaçlı taraflar girişimlerde bulunacaklardır.



DENGE POLİTİKASININ İZDÜŞÜMÜ


İkili görüşmelerde dikkat çeken en önemli konu FETÖ darbe girişimi sonrasında Batılı devletlerin tavırlarına Türkiye'nin tepkisinin ne olacağı idi. Darbe girişimi sonrasında iktidarı eleştirerek Türkiye'ye terör örgütü ile çatışmasında destek vermekten yoksun Batılı devletler Erdoğan'ın Rusya ziyaretini Batıya karşı bir Türkiye-Rusya yakınlaşması gibi değerlendirmekteydiler. Fakat Erdoğan-Putin görüşmesini özellikle 2000'li yıllarda dönemin Başbakanı Erdoğan tarafından izlenen denge politikası kapsamında değerlendirmek gerekmektedir. Kriz öncesinde de Rusya'ya uygulanan yaptırımlara taraf olmamakla bir bölgesel güç olduğunu ortaya koyan Türkiye kendi çıkarlarını öne çıkararak, FETÖ'nün kriz yaratma çabalarını önlemiş oldu. Bu anlamda Rusya-Türkiye ilişkileri Batıya karşı iki bölgesel gücün ittifakı gibi okunmamalıdır. Olması gerekeni Cumhurbaşkanı Erdoğan Rusya'ya ilişkin verdiği kararlarıyla ve Haziran 2016 Rusya günü nedeniyle Putin'e ilettiği kutlama mesajıyla rayına oturtmuştur. Türkiye'nin Batılı devletlerle ve kurumlarla ilişkisini devam ettireceğini tahmin etmek zor değildir. Mevcut haliyle Türkiye'nin çıkarları bunu gerektirmektedir.


St. Petersburg görüşmesi bulunduğumuz coğrafyadaki sorunların çözümüne kolay olmasa bile iyimser yaklaşılması gerektiğini ortaya koydu. Rusya-Türkiye işbirliği tek Ortadoğu'daki mevcut sorunların değil; Kafkaslar, Karadeniz ve Akdeniz'deki sorunların da diyalog yoluyla çözümlenebileceği olasılığını artırmaktadır. Özellikle Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Putin'le görüşme sonrasında Türkiye-Rusya-Azerbaycan üçlü mekanizması başlatacağı mesajı bölgenin istikrara ve güvene kavuşması için önemlidir. Bölgedeki İran faktörünü unutmamak gerekiyor ve Türkiye-Rusya-İran üçlü mekanizması da oluşturulması düşünülmelidir. Suriye'de sorunun çözümünde Esed'le ilgili Moskova-Ankara arasındaki farklılıkların giderilmesi amaçlı üst düzey bir komisyon kurulması da gündemde. İlk olarak, Suriye'nin toprak bütünlüğü üzerinde uzlaşma sağlanmalıdır. Bir sonraki aşamada Esed'in iktidardan çekilmesi için alternatif politikalar izlenmelidir.



KREMLİ'NİN BÖLGEYE BAKIŞI


Rusya ile ilişkiler Türkiye için önemli olduğu kadar, Türkiye gibi bölgesel bir güçle işbirliğini devam ettirmek Kremlin için de çok önemlidir. Sorunların çözümü için diyalog mekanizmaları geliştirilmektedir. Fakat bazı gerçekleri de unutmamak gerekiyor. Rusya gibi küresel güç peşinde olan devletler kendi çıkarlarını her zaman ön plana çıkarmaktadırlar. Bu anlamda Türkiye'nin de bölgesel güç olarak olmazsa olmazlarının devam ettirmesi gerekmektedir. Özellikle Rusya tarafından hem Gürcistan hem Ukrayna'daki işgal gerçeğini unutmamak gerekmektedir ve uluslararası hukuk prensipleri doğrultusunda bu ülkelerin toprak bütünlüğünü desteklemeye devam edilmelidir. Enerji alanında Rusya'dan doğal gaz alımını devam ettirmekle birlikte doğal gaz bağımlılığını azaltarak, kaynak çeşitlendirmeye önem verilmelidir. İki ülkenin Suriye üzerinde yaşadıkları sorunlarla ilgili olarak da Moskova ile sıcak ilişkiler Suriye Türkmenlerinin haklarının korunması ve Rusya'nın Türkiye aleyhindeki Kürt politikasının değişmesi gerektiği şeklinde olmalıdır. Zamanında krizden dönülmüş olması bundan sonraki süreçte Ankara-Moskova ilişkilerinin bölgesel sorunların çözümü için ve bölge dışı aktörlerin bölge ülkelerinin iç islerine karışmasının önlenmesi için çok önemlidir. Dış güçlerin Rusya ve Türkiye arasında yeni bir kriz çıkarabilmesi için uğraştığını da göz ardı etmemek gerek ve önlemini almak gerekmektedir.


#Kürt politikası
#Rusya
#Elnur İsmayıl
8 yıl önce